Ne zaman yeni bir işe kalkışırsanız, başarının yollarında yürümek isterseniz, ne zaman aşılması imkânsız gibi görünen yolları aşmak için bir çaba sarf etmeye kalkarsanız ya da etrafınızdaki en yakınlarınıza bile ben şu işi yapmaya karar verdim gibi ifadeler kullanmaya başlarsanız bilin ki hemen etrafınızda bazı insanlar size bunları yapamayacağınızı söyleyeceklerdir.

Bunun bir hayal olduğunu, asla üstesinden gelemeyeceğiniz gibi ifadeler kullanacaklardır. Hatta bazen işin uzmanları bile sizin o işin üstesinden gelebilecek güce, enerjiye ve potansiyele sahip olamadığınızı, onun bir imkânsızlık içerisinde imkânsız olduğunu asla başarılı olamayacağınızı söyleyeceklerdir. Ama unutmayın ki, yürekten arzulamak her başarının başlangıç noktasıdır.

Herkesin bir şeyleri başarmakla ilgili duygu ve düşünceleri var ama bilin ki istemek dil ucuyla ve kalpten geçirmekle değildir. Sadece onu arzulamak, istemek yetmiyor. Yürekten arzulamak gerekiyor. Eğer gerçekten yürekten arzuladıklarınız varsa, başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Bilmiyorsanız öğrenirsiniz. Yürekten arzuladınız, ben üniversitede falanca fakülteyi falanca bölümü mutlaka kazanmalıyım. Belki korkutucu belki zor bir yol. Aşılması çok zor engeller görülür. Ama hiç merak etmeyin cesurca ilerlersiniz.

Engeller varsa parçalarsınız. Yürekten arzuluyorsanız, yürekten istedikleriniz varsa o karşınıza çıkan engellerin hepsini parçalarsınız. Çıkmazlarsa yıkar geçersiniz. Arzu imkânsızı mümkün yapar. Arzu imkânsız diye bir şey tanımaz ki. İmkânsız diye bir şey yoktur onun için. Arzu imkânsızlığı kabul etmez. Bir doping etkisi yapar. Size inanılmaz enerji, inanılmaz heyecan ve inanılmaz bir güç verir, gözünüzden yaş getirir. Arzu sizi kalabalığın arasından çıkarır yükseltir ve istediğiniz yere çok kısa bir sürede ulaştırır. İsteme duysusunu, o yürekten istemeyi güçlendirir. Bilin ki o her türlü engeli aşacaktır.

Bakın, üç bin kişiye karşı atmış yedi kişi… Çanakkale’de tabur komutanı şehit olunca görev yirmi sekiz yaşındaki Yahya Çavuşa kalıyor. Ve kendisiyle beraber atmış altı arkadaşıyla düşmanla tam kırk sekiz saat çarpışıyor. Bulundukları nokta çok önemli ve burada düşmanı bir saniye oyalamak bile yüzlerce askerin ölmesini, şehit olmasını önleyebiliyor. Düşman mevzileri o kadar yakın ki düşmanların yerlerini tespit etmemeleri için yaralandıklarında bacakları koptuğunda bağırmalara bile izin yok. Yaralananların ağızlarına keçe veriliyor. Dayanılması imkânsız acıyı onları ısırarak geçiriyorlar. Atmış yedi kişi, üç bin kişiye karşı tam kırk sekiz saat direniyor. Teker teker hepsi şehit olana kadar. Yahya Çavuş’un bedeni, kopan bacağına silahına sarılmış şekilde bulunuyor. Düşman büyük bir ordunun olduğunu sanıyor o cephede ama o son askerde şehit olup tepeye çıktıklarında atmış yedi kişiyi görünce büyük bir şok yaşıyorlar. Üç bin kişi onların üzerine geldiğinde onlar da pes edebilirlerdi. Ama bunu yapmıyorlar. Onlar zor olanı seçiyorlar.

Çünkü kahraman olmak zor olanı seçmek demektir. Destanları yazdıran şey imkânsızlıklardır. Onun içindir ki hâlâ biz bu destanları, Çanakkale kahramanlarını burada anıyoruz. Tarih yazmak ya da yazılan tarihi okumak… Bu size kalmış. Sizin tercihiniz hangisi? Yazılan tarihleri okumak mı, ileride okunacak bir tarihi yazmak mı? İnsanların yapamazsın dedikleri, kimseden destek görmediğiniz, mücadelenizde yalnız kaldığınız, dayanmanın sonuç getiremeyeceğini düşündüğünüz zamanlar elbette olacak. Tükendiğinizi hissettiğiniz, canınızın yandığı günler ve gözyaşları içerisinde uyuduğunuz geceler de olacak. Ama unutmayın ki hayatın yükünü omuzlarınızda hissettiğiniz iyi bir anne ya da baba olamamaktan korktuğunuz zamanlar da gelecek. Hatalar yapacaksınız Güvendiğiniz dağlara karlar yağacak. Bütün veriler aleyhinizdeyken ve elinizde durumun daha iyiye gideceği yönünde hiçbir kanıt yokken siz ilerlemeye devam edeceksiniz.

İşte bu kadar imkânsızlıklar, sıkıntılar, engeller varken, her şey kötü görünürken hâlâ ilerleyebiliyor, pes etmiyor ve geri adım atmıyorsanız, karanlığın içinde yürürken, karanlık gittikçe daha da derinleşiyorsa ve siz bir saat sonra güneşin doğacağını biliyorsanız, o en karanlık, en zifiri anında bile karanlığı değil doğacak olan güneşi hissedebiliyorsanız, önünüze engeller çıktığında, düşüp kafanızı gözünüzü yarmayı bile göze alıp yolunuza devam ediyorsanız bilin ki o yolun sonunda güneş sizi bekliyor.

" Üstelemek başarının temel unsurudur. Kapıyı yeterince uzun süre ve yüksek sesle çalarsanız, birilerini uyandıracağınızdan emin olabilirsiniz."

‘Henry Wadsworth Longfellow