Kanaat en büyük hazinedir.

Varlığa kanaat, yokluğa idare etmesini bilmeyen bir nesille nereye varacağız?

Kanaattan, idareden haberi olmayan bir nesil yetişti.

Evin tek erkek çocuğu diye bir dediği iki edilmeyen, yediği önünde, yemediği çöpte olan bir nesil yetiştirdik. Ne mutlu bize!

Dün yine bir tanıdığın çocuğunun kolay yoldan zengin olmak hayaliyle gayrimeşru bir işe giriştiğini, yakayı ele verip, kendini dört duvar arasında bulduğunu duyunca “insanlara daha çok ulaşmalı, daha çok eğriyi, doğruyu anlatmak için çaba göstermeliyiz” diye düşündüm kendi kendime.

Çocukluk yıllarımızda birkaç görüşmemizin dışında görüşmemiştik. Bazen bir düğünde, bazen bir taziyede bir araya gelir, yolda görünce merhabalaşır geçerdik.

Ailenin tek erkek çocuğuydu. Emekli babası yemeyip yedirmiş, giymeyip giydirmiş, okutmuş, adam etmişti kendince. Bir işin ucunu tutamayınca önce evlendirip, sonra da bir işe yerleştirmişlerdi. Asgari ücretin biraz üstünde taşeron işçisi olarak çalışıp, geçinip gidiyordu. Kayınpederi kol kanat germiş, böylece bir ev sahibi de olmuştu.

Evi var, hanımı çocuğu var ama adam mutlu değilmiş.

Gözü dışarıdaymış. Dışarıda gezen lüks arabalar, lüks evler, paranın peşinden koşan genç ve güzel kızlar aklını başından almış. Girişmiş bir hırsızlık işine.

Hayatı boyunca çalışarak kazanamayacağı bir parayı bir iki operasyonla edineceğini, bundan sonra sıkıntı çekmeyeceğini düşünmüş.

Yakayı eleverince de tüm ümitleri yıkılmış. Birkaç aydır mapustaymış.

Ana baba perişan olmuş. Avukat tutacak tek kuruşları da yok. Duydum ki biricik evladını mapustan kurtarmak için adam evini satmaya karar vermiş.

Nedir bu aç gözlülük, doymazlık.

Şimdiye kadar bu çocukla karşılaştığımda niye “gel bir çay içimi sohbet edelim” deyip de abilik yapmadım diye kendimi yiyorum. Yaptığımız her iyiliğe karşılık kötülük bulmuş olsak da, “iyilik yap, denize at, balık bilmezse Hâlık bilir” diyemediğime üzüldüm.

Aynı duruma düşen belki beşinci yakın tanıdığım insandı bu.

Aylık 1500 lira alması, sigortasının, tazminatının, yıllık izninin olması yetmemiş genç adama. Kanaat edememiş buna.

Yazık ki ne yazık.

Ailesi her istediğini yapacağına, kanaat etmesini öğretseydi belki de bugün aldığı 1500 lira, onun ve ailesinin bu durumlara düşmesine engel olmaya yetecekti.

Kanaat en büyük hazinedir.

Ama mahkumluk da inşallah insanı islah eden, aklını başına devşireceği bir süreç olacaktır.

Aileler olarak, arkadaşlar, kardeşler, komşular olarak birbirimize ne kadar az tavsiyede bulunuyoruz.

Ne kadar az birbirimizin derdiyle dertleniyor, ne kadar az bir birimizin imdadına koşuyoruz?

Başımızı elimizin arasına alıp, uzun uzun bu durumları düşünmemiz gerekiyor.

Nasihatten yoksun bırakılan gençler her türlü pisliğin içine adeta çekiliyor. Uyuşturucu kullanımı, fuhuş, hırsızlık, kapkaç vesair türlü kötülük, gençlerin başıboş bırakılmasından başka bir işin sonucu değil.

Çoluk çocuğumuza, ailemize, çevremize kanaat hakkında örneklerle öğüt verecek çok şey biliyoruz aslında.

Kimsenin okuduğu yok, konuşmak lazım.