Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Şayet ülkede bir kesim çok zenginleşirken diğer kesimler yerinde sayıyor veya fakirleşiyorsa, orada adalet yok demektir. Adaletin olmadığı bir yerde zulüm vardır. Zulüm ise bizim inancımızda küfre eşdeğerdir.” (1 Mayıs 2019 açıklaması)

Ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde birkesim çok zenginleşirken, diğerkesimler yerinde sayıyar veya fakirleşiyor. Bakın devletlerin global ekonomik sistem içindeki politikası ve toplumun din anlayışı nasıl zulme sebep oluyor, milleti nasıl küfre götürüyor.

Faiz haram olduğu için kredi çekip ev almayan Mustafa Yıldız, 21 yıldır kiracı.

Mustafa'nın ev sahibi Hacı Hasan ise, zamanında aldığı bir evde oturuyor. Bir evini Mustafa’ya kiraya vermiş ve emekli maaşıyla da geçinip gidiyor. 21 yılda Mustafa'dan aldığı kiraları değerlendirip 2 ev daha aldı, onları da kiraya veriyor. 21 yılın sonunda oturduğu evin dışında üç ev ve 250 bin TL kira gelirinin sahibi oluyor.

Mustafa kredi kullanıp ev alsaydı, en fazla 12 yılda borcunu bitirmiş olacaktı. Ama Mustafa, faizin haram olduğuna inandığı için 21 yıldır kira ödüyor. Mustafa 21 yılda sürekli fakirleşirken, ev sahibi Hacı Hasan çok zenginleşiyor.

Buradaki sorunun sebebi, devletin ekonomi politikası olduğu kadar, toplumun din anlayışından başka ne olabilir ki?

Bu durum resmen zulümdür, “Zulüm ise bizim inancımızda küfre eşdeğerdir.”

Bu nasıl bir dehşet durum!

İnsanları küfre düşüren bir sistemi nasıl düzeltebilirsiniz?

Tüm dünyanın aynı ekonomi sistemiyle döndüğü günümüzde, ülke ekonomisini mevcut durumun dışına taşıyabilmemiz mümkün mü?

Değil.

Peki küfre düşmek yerine bir farzdan vazgeçebilmek mümkün mü?

Onu da böylece vicdanlara bırakalım.

Sonuç olarak ortada insanları küfre götüren bir zulüm var ve bir şekilde bu zulmün ortadan kaldırılması gerekiyor.