Uzun süredir yazmıyorum açıkçası hiçte yazılacak iyi şeyler yok….
Toplumun temel dinamiği olan aileden tutunda umumun genel yapı taşı dediğimiz her husus birer birer siyasal politik eylemler karşısında eriyor. Küresel dönüşüm içerisinde olan toplum geçmişin izini silmeye uğraşırken günün ve zamanın getirisine ayak uydurmak uğruna bedeller ödüyor. Muhafazakar kesimin siyasi-islamdan yakındığı seküler kesimin ise bağnaz fikir ve eylemlerden şikâyetçi olduğu kurgusal bir dönüşüm içerisindeyiz. Gelecekte yer edinmek için gücü tekelleştirip bunun üzerine projeler inşa edenlerin ve bu projeleri adım adım takıp edip gelecekte bu eyleme karşı koz olarak kullanılacağı bir zaman dilimiyle karşı karşıyayız. Z kuşağının geçmişini tanımadığı bir çağın, tevellütte kalan kesimin ise geçmiş gömleğiyle yakınıp durduğu çağın tamda ikbalindeyiz.
Hiçte iyi şeyler yok açıkçası…
Doğu-batı endeksli faaliyetlerini hayata geçirmek için bölgesel zıtlıkları kendine meze eden kalemşörlerin varlığıyla avunduğumuz bir dönemin tamda malzemesi olarak yaşamaktayız. 80’li yılların yönetmeleri 90’yılların oyuncuları ve 2000 yılının izleyicilerinin var olduğu bir sinema perdesiyle böylelikle başbaşayız.
Kurgu güzel yönetmen akıllı oyuncular aç gözlü seyirciler ise tam bir fiyasko…
Halk haklı, muhalifler halkın simsarcısı lakin patronunun tam bir kölesi. Halk beri durmakta artık ne muhalifine güvenmekte nede muktedirine, Allah kerim bu fasılda geçer dercesine suskun ama öfkeli…
Büyüyüp ama aynı zamanda küçülmenin çelişkisi içerisinde hayat sürmekteyiz. Milleti temsil edenlerin temsilcikleri ise bostan korkuluğu nispetinde ne kargaya gücü yetiyor nede ekini talan edene, tek işi ve gayreti gelene ve gidene karşı dik durmak.
Velhasıl ürkek yüreklerin tenha zihinlerin ve amansız çapların var olduğu kuşaktayız. Gemi büyük kaptan yalnız mürettebat hain yolcular mazlum, teknik servis çelimsiz hava ise kaptan için tam bir kabus…