Kimi taç ile kimi tokaç ile dünyaya gözünü açıyor. Taç giyenin pabucuda sağlam sırtıda.
Tokaçla hayata gözlerini açanın ise bedeni çıplak, annesinin gözü ise hep yaşlı…
Sınırsız yetkilere sınırsız olanaklara sahip olduğunu tacı ile her işi başaracağını sanan en ufak engelde ilk doğum anında ağlayan bebekler gibi avazı çıktıkça bağıran yoksunluk abideleri oysaki taçlılar…
Gücünü, yetkisini ve cebindeki emtiasını bilabedel kazandığı için insanlığında hazırını arıyor. Tokaç ile büyüyenin üzerinden zevki sefa sürmeyide kendi aklı melekelerine dayandıran taç sahipleri, fukara güzellemesi yapmaktanda beri durmuyor. Haktan ve hukuktan bahsederken de kırık “öz Türkçeden” uzak kıvrımlı lisanıyla fukarayı aşalamayı da es geçmiyor.
Tarihler ilkçağı gösterirkende böyleydi, feodal toprak sistemindeki ortaçağ karanlığında da böyleydi. Sınıfsal ayrımı emtia ve başındaki taça endeksleyen varlık sahipleri kısa süreliğine de olsa çıkarına ters düşen her hususta seslerini ve yumruklarını yükseltmekten gocunmadı. Fakirin ve yoksulun suskun kaldığı öte yandan hoşgörü ve sadakati en büyük varlık olarak gördüğü yerde zengin alaycı bir haykırışlarını asırlardır muhafaza etmekte.
Toprak bende, güç bende, taç bende kudret bende, emtia bende, yetki bende dedi de durdu. İşçilik onda, emir bende, akıl bende, yönetilmek onda, merhamet bende, kin onda dedi durdu….
Zengin her vakit çığlık attı, fakir hep sustu. Sükutun gücünü daha anlayamadı ama taç sahipleri lakin en büyük tokatı ise fakirin balyoz gibi avuçlarından yedi. Hak etti mi? bana sormayın asırlar orada…
Tarih sayfaları hatta don kişottaki yel değirmeni dahi buna şahit.
Fukaranın Irkı, Dini, Dili, Yaşamı, Örfü hep ötekileştirildi. Zengin yine deli kızın hamama gittiği gibi çantasını aldı hamamda benim tarakta benim, demeye devam ediyor. Asırlardır göbek taşında oynamaya devam ediyor. Fukara gözünü dikmedi, hiç bir vakit taç sahibinin azılı makamına. Yemedi hakkı haykırdı her daima hakkı ve hakikatı.
Mezopotamya’daki krallıklar devrinde boynuna takmadı altını, ortaçağda tamah etmedi feodal toprağa. Yakınçağda minnet etmedi demokratik söylevlere.
Taç sahibi tellallık ederken soyunun yüceliği uğruna, fukara öz benliğini gözü gibi muhafaza etti.