Yemyeşil Urfa Platformu’nun girişimleriyle bu yıl Ekim ayından itibaren başlatılacak ağaçlandırma kampanyasında hedefin 10 milyon fidan olduğunu ve bunun daha bir başlangıç olduğunu Sayın Valimiz Abdullah Erin duyurmuştu.

10 milyon fidan nasıl temin edilecek, fidan dikilecek alanlar nasıl belirlenecek, 10 yıl boyunca 5 milyon fidan diktiği belirtilen Orman Bölge Müdürlüğü bu ağaçların bakımını nasıl yapacak, diğer kurum kuruluşlarla vatandaşların bu işe sahip çıkması nasıl sağlanacak, heyecan nasıl korunacak diye bir sürü soru kafaları meşgul ederken, kurulan komisyonlar da bu işlerin planlamasını yapmaya devam ediyor.

Malum, konu ağaçlandırma olunca Urfalıların ağacı, yeşili sevmediği Urfa’da görev yapan yabancılarca dile getirilir. Oysa bu yabancıların yaşadığı memleketlerin çoğunda ağaç dikmeye, bakımını yapmaya ihtiyaç yoktur. Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz sahil şeridinde yere düşen tohum kendiliğinden çimlenir ağaç haline gelir de kimsenin ruhu duymaz. Yine Doğu Anadolu’nun bir çok yerinde de ağaç yetiştirmek için insanlar pek bir uğraş vermez, iklim buralarda ağaç yetişmesine elverişlidir ve doğa gereğini yapar.

Ancak Güneydoğu Anadolu’da öyle değildir. Bir yere fidan veya fidanlar dikersiniz. Gözünüz gibi bakar, sular, koklar, seversiniz. Yaz güneşinin 60 derecede kavurduğu iki gün suyunu ihmal edecek olursanız, verdiğiniz tüm emekler heba olur gider. Yıllardır ağaçlandırma kampanyalarıyla tüplü çam fidanları diktiğimiz alanlarda milyonlarca çam fidanımız bu sebeple kuruyup gitti. Şu anda su verilmeden ayakta kalanlar ise ya iyi su tutan toprağa denk gelenler veya kendi kendine yetecek yaşa gelene kadar sulaması yapılan ağaçladır. Tılfındır çamlığı, Şehitlik Çamlığı, Yenişehir Çamlığı, Eyüp Peygamber Çamlığı, Akabe Çamlığı, Atatürk Ormanı gibi ağaçlık alanlarımızın hepsi, bu şekilde üzerine titrenerek sahip çıkılan ve büyük emeklerle yetiştirilen ağaçlık alanlarımızdır. Karaköprü’deki Basın Sitemizin bahçesine iki yıl önce diktiğim 20 zeytin, 10 çam fidanından geriye sadece 3-4 tane çam kaldı. Görevliye sulamasını sıkı sıkıya tembihlediğim fidanlar, yaz sıcağında iki gün su görmeyince kuruyup gitmişti.

Ağaçlandıracak alanlarımızı belirlemeye kalksak, toprağın ve sulamanın uygun olduğu bir karış yer bulamayacağımız kesin. Bugün saydığımız çamlıklarımızın hiçbirinin zemininde iki parmak toprak yoktur. Ağaçlandırmaya heves edenlerin kayalara oyduğu çukurdan çıkan biraz çakıl, fidan dikilirken çukura konan biraz toprak ve ağaç yetişirken dibine düşen bitki artıklarından  başka bir şey yoktur. Ağaç yetişip, havadaki nemle beslenebilecek seviyeye gelene kadar köklerinin gelişmesi için suya ihtiyaç duyar. Sulama ve iklimde son yıllarda meydana gelen değişiklik nedeniyle bu yıllar büyük ağaçlandırma kampanyalarının yürütülmesi için bir fırsat.

Peki bu işi uzun vadede nasıl yürütelim diye sorup duruyoruz.

Ben bu işin, kesinlikle bir vakıf aracılığıyla yapılması önerisinde bulunuyorum.

Nasıl ki 30 yıl önce şehrin kültür sanat potansiyelini korumak ve geliştirmek için kurulan ŞURKAV büyük başarılara imza attıysa, ağaçlandırma için kurulacak ŞURKAV yönetim modelini örnek alan bir vakıf da bu işi hem kısa, hem de uzun vadede mutlak başarıya taşıyacaktır.

Yeşilurfa Vakfı’nın kurulması için şu anda her şey müsaittir.

Sayın Valimiz Abdullah Erin’in bir talimatıyla kısa sürede kurulacak olan bu vakıf için sermaye ve gayrimenkul temini kadar kolay bir şey yoktur. Urfaspor için vatandaştan bağış istediğinizde kimse bir kuruş vermez, çünkü bu memlekete bir hayrı yoktur. Ama Şanlıurfa’nın her tarafını yemyeşil hale getirmekten başka amacı olmayan bir vakfa, ilkokul çocuklarının bile harçlıklarının yarısını seve seve vereceğinden eminim.

Gelin bu vakfın kurulması için Sayın Valimize öneride bulunalım.

Aynı ŞURKAV modelinde olduğu gibi, Valilik nezaretinde iş ve işlemleri yürütülecek bir Yeşilurfa Vakfımız olsun. Bu vakfın yönetiminde Valiliğimiz, Büyükşehir ve tüm ilçe belediyelerimiz ile hayatını yeşillendirmeye adamış vakıf insanlarımız yer alsın. Mütevelli heyetinde yer alacak isimler, şehri tanıyan, iş ve hizmetlerin yürütülmesinde ehil kişilerden seçilsin.

Yeşilurfa Vakfı’na tahsis edilecek ağaçlandırma alanında idare binası, fidanlık, makine parkı gibi alanlar yer alsın. Fidan dikilecek her alan kayıt altınsın ve bu alanlardan sorumlu olanlar belirlensin. Böyle bir iş için çalışacak elemanların yetiştirilmesi ve istihdamı kadar kolay bir şey yok.

Ağaçlandırma işini kamu kuruluşlarının insafına bırakmak bu şehre, bu ülkeye yapılacak en büyük ihanet olur dersem, işini bihakkın yapanlar alınmasın. Urfa’da bugüne kadar oluşturulmuş çam ormancıkları elbette bu kuruluşların marifetidir. Ancak memur zihniyetiyle böyle bir sevda işinin yürütülemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Nasıl ki Kültür ve Turizm Müdürlüğü veya başka kamu kuruluşlarının faaliyet alanına giren konularda ŞURKAV büyük başarılara imza atıyorsa, Yeşilurfa Vakfı da mutlaka amacına yönelik faaliyetleri büyük bir başarıyla gerçekleştirecektir.