Hayatımız, yaptığımız hatalardan ders çıkarmak, yaşananlardan ibret almakla geçip gidiyor. Kısacık bir ömürde ne çok şey görüyor, nelere tanık oluyor, nelere şahit oluyoruz.
Daha dün gibiydi..
Okuduğu bir şiir nedeniyle mahkum olan, hapse atılan, hakkında artık “Muhtar bile olamaz” manşetleri atılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu. Hani muhtar bile olamayacaktı? Kurduğu parti 14 yıldır iktidarda. Ülkede olmaz, değişmez, böyle gelmiş böyle gider denen her şey onunla değişti. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez böyle bir hükümet gördü.
Ülkede insanların hakkında konuşup, sonradan pişman olanlar öyle çok ki.
Merhum Adnan Menderes’ten asıldıktan sonra özür dilendi.
Ergenekon davası kapsamında terör örgütü yöneticisi, darbe müteşebbisi iddiasıyla müebbet hapse çarptırılan, terörist denilerek sosyal medyada afişe edilip edilmedik hakaret bırakılmayan Orgeneral İlker Başbuğ bugün serbesttir ve suçsuz olduğu anlaşılmıştır.
Tarih tekerrürden ibaret.
15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi sonrası gözaltına alınan generaller için de bugün çok şey söyleniyor. Sadece generaller değil, memurlar, işadamları, gazeteciler kısacası suça katılma oranı henüz kesin tespit edilmemiş yüzlerce, binlerce insan hakkında da konuşup duruyoruz. Başkalarının ifadesiyle de kendi ifadesiyle de suçsuz olduğu görülen ancak şüphe nedeniyle henüz soruşturması devam eden belki binlerce insan var.
Neticede ortada bir darbe girişimi var ve bu ihanete destek verenlerin kimler olduğu, kimlerin bilmeden karıştığı henüz kesinlik kazanmış değil. Ülkede olağanüstü hal ilan edilmiş ve olağanüstü tedbirler alınmış. Şüpheli görünen durumlara bile müdahale söz konusu iken elbette suçsuz olanlar da bu durumdan rahatsız oluyor. En azından kapatılan sağlık kuruluşlarında ekmek parası için çalışan insanların işsiz kalması bile toplumsal bir acı olarak yetiyor.
İnsanlar bir ihanete aldanmış. Elbette FETO’ya zamanında destek veren herkes bugün çok pişman haldedir.
Toplum olarak üzerimize düşen bir sorumluluk da, çevremizde, şehrimizde, ülkemizde bu olay sebebiyle gözaltına alınan, tutuklanan kişiler hakkında fazla konuşmamız, kişilik haklarını, şahsiyetini, ailesini rencide edici tavırlardan kaçınmamızdır.
Şu anda gözaltına alınan iki eski Urfa Valisi, iki Urfalı gazeteci, işadamları, polisler, askerler var.
Bugün bu insanlar hakkında hakarete varan ithamlarda bulunursak, yarın suçsuz oldukları anlaşılıp dışarı çıkarlarsa bakacak yüzümüz olsun.
Unutmayalım.
Recep Tayyip Erdoğan da Orgeneral İlker Başbuğ da ve daha başka yüzlerce isim de suçlu denilerek, terörist denilerek hapse atılmış, millete yuhalattırılmıştı. Bugün durum ne?
Elbette darbe suçu gibi bir halt yiyenlerin idama kadar yolu var diyebiliriz. Ama öyle bir hassas dönem ki, en iyisi kimseye hakaret etmeden ülkemizin, bayrağımızın, devletimizin, namusumuzun bekçiliğini yapmaya devam etmek.