15 Temmuz darbe girişimi için muhakkak herkesin dilinden dökülecek bir şeyler vardır. En güzel cevabı ise iradeli millet verdi zaten… Bundan sonra oldukça olağandışı günler yaşayacağız.

Darbe gerçeğinin ne kadar dehşet verici ve ne kadar kötü olduğunu o gece sabaha kadar hepimiz yaşadık, tabi ki (tiyatrocular) hariç.

Öncelikle, kimin yaptığına odaklanılmış, zorbalığın asıl sebebini gözlerden kaçırmayalım ve bu doğrultuda, doğru tespit yapalım. Bu, bir darbeli işgaldir. Güce tapmış zihniyetin, düşünsel gücünü kaybetmiş sözde İslamcı kimlikli gözü dönmüş şeytani durumdur.

Tarihten itibaren farklı isimlerin yaptığı darbeleri biliriz, önemli olanın isimler değil fiiliyatı harekete geçiren zihniyettir. Asıl sorulması gereken ise bundan sonra tekrar bir darbe ya da iç işgal olmaması için yasal düzenlemelerin vaktinin geldiğidir. Bu sefer muhakkak bu mesele çözülmeli ve gerçek hakikati düzenlemenin, sistemi kurmanın vakti geldiğidir.

Aslında en önemlisi ise darbe sırasında yaşanan büyük toplum birlikteliği hepimiz için mükemmel bir ders niteliğindeydi. Darbe sırasında yekvücut olan toplum hep bir ağızdan "ALLAHU EKBER" dedi, ancak biz zehirlenmeden bunu iyice idrak edip birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu kavramamız gerektiğidir.

Ezan ile Şeytan arasında ki farkı farkedenler meydanları doldurup, engel oldular zira sadece namaz vakitlerinde duyduğumuz ezanı artık namus ve hakikat için duyduk. Şunu net söyleyebiliriz;  namaz vakti olmadığı halde okunmaya başlayan ezanlar insanımızın yerinden FIRLAMIŞ, ruhunda büyük bir devrim yapmıştır. O esnada meydanları dolduran insanların yüzüne bakmışsanız bunu görmüşsünüzdür. Bunlar fetih ezanlarıydı ve artık gerçek zamanın geldiğini hatırlattı.

 

Ateşin üzerine benzin dökmeden aklıselim bir şekilde hareket ederek: BAŞKOMUTAN emirlerine uyarak, kenetlenerek yeniden büyük halk insicamını kurmalıyız, Bu bir daha gösterdi ki; tecrübe edilen şey tecrübe edilmez, ateşin yakıp yakmaması tecrübe edilmez. Ateş yakar. ABD, NATO,AB ile dostluk kurulmaz, gün gelir bunlar ensene çöker.

Aslında darbenin başarı ihtimali yoktu. Çünkü halk böyle bir şey istemiyordu. Meşru seçimde yenilemeyen bir iktidarı gayrı meşru bir askeri zorbalıkla yenmeye çalışmak ise çok büyük bir hatadır. Darbe iyi ki ilk saatlerde önlendi ve millet el koydu, dur dedi Allah korusun başarıya ulaşsa yine bir ihtimalle büyük bir felaketle karşılaşacaktı ve belki yüzbinlerin ölümü ve maddi manevi büyük bir felaketle sonuçlanacaktı.

Evet sözde din, iman konularını istismar ederek, yıllarca halkın parası ile güçlenen ve gün gelip halkın parası ile halka silah doğrultacak hain ve kindarlaşmış bir FETÖ yapılanması ve bunun özellikle ‘üst katman’ dediğimiz kişilerin ihaneti ve bu insanların uyanmasına vesile olmuştur.  Bunların gözünü Dünya malı o kadar bürümüş ki, yanlışlar konusunda öz eleştiri yerine hatadan geri dönmeyerek hemen darbeye girişti ve intihar etti.

FETÖ hareketinin ŞEYTAN olarak böylesine bir görüntü alması, darbe ile deşifre olması Allah'ın bu ümmete çok büyük bir lütfudur.  İnanın ki milyarlar harcasaydık hiç kimseye inandıramazdık.

 

Şunu unutmayalım zamanında bu hainlerin önünde makam için el pençe duranlar, şimdi sözde bunların karşısında durmaktalar ama millet bunları da çok iyi tanıyor. Eğer siz ne kadar, bir orada, bir burada durursanız. Gün gelir sizlerin de yüzü çıkar ortaya…ALLAH VAR GAM YOK…

Tabi ki şöyle bir söz var ki: ‘bir darbe ancak bir dahaki darbe olana kadar önlenmiştir.’ Zira hainler her zaman mevcut olacaktırlar ve bunlar hem de en yakınımız olanlar olabilirler. Önemli olan bizim bundan sonra neler yapacağımızdır. Bir daha, güçlü nerede, biz ora da değil, hakikat nerede biz orada olmalıyız. Yoksa besleyip büyüttüklerimiz gün gelir bizleri de çarpar…

Artık  tüm toplum bir daha darbe olmayacak bir yönetim esasını nasıl oluşturabileceğine odaklanmalı ve taraftar duygusuna daha çok kapılmak yerine daha çok sorunlarımızı halledileceğimize inanmalıyız.