METİN İLCİ’YE İTHAFEN..

İbrahim Halil ŞEKER

“Gelenin ağa, gidenin paşa” olduğu memleketimiz Şanlıurfa’ya hoş geldiniz.

İdaresini geçtiğimiz günlerde devraldığınız eğitim camiası, başarı sıralamasında uzun yıllardır ülke ortalamasının en son sıralarında yer alan, bir büyükşehrin kaderini belirlemektedir.

Görevde ne kadar kalacağınız, eğitim öğretim sistemi ile ne kadar ilgileneceğinizi şimdiden kestirmek zor.

Size; zamanında Urfa’ya gelmiş, tayininin çıkacağı güne kadar başını sallayıp, maaşını almış idarecileri mi sayalım. “Bugün yarın bu memleketten gideceğim” diyerek evini bile Urfa’ya taşımadan, idareten bekleyip gidenleri mi? Yıllarca Milli Eğitim Müdürlüğü yapıp, Urfa’daki okulların nerede olduğunu bilmeyenleri mi? En iyisi, eskiyi sayıp yeninin şevkini kırmayalım.

Bugün manşetimize taşıdığımız haber, aslında Urfa’da eğitim sisteminin yaşadığı sorunların en küçüğü ve en fazla tepki toplayanıdır.

Zaman zaman gündeme gelen, ancak bir süre sonra çözülemez denerek hem velilerin hem de basının gündemden düşürdüğü “eğitimde rant” konusu, son zamanlarda yeniden büyük rahatsızlık uyandırmaya başladı.

Bugün gündeme getirdiğimiz konu benzeri uygulamalar, maalesef okullarımızda yıllardır devam etmektedir. Adı ister dergi olsun, ister yardımcı ders kitabı olsun, okul üzerinden, öğretmen-öğrenci üzerinden yapılan bu işin adı rant sağlamadır, haksız kazançtır, soygundur. Bir dönem dergi adıyla dönen rant tezgahı, tüm ders kitaplarının devlet tarafından sağlandığı günümüzde yardımcı ders kitabı, eğitim seti, ilk okuma yazma seti adlarıyla devam ediyor.

Okul idaresi – öğretmen – tüccar üçgeninde dönen öğrenci/veli soygununda kazancın kime gittiğini, kimlerin neyi paylaştığını camiada olan herkes biliyor. Bildiğimiz kadarıyla, alınması zorunlu değil denmesine rağmen, öğrenci-veli duygusu istismar edilerek aldırılan yayınlar yoluyla araklanan para, tüccarların okul idaresi ile anlaşma şekline bağlı olarak paylaşılıyor. Kimi okul idarecileri kendi adına bir şey istemezken, okulun bazı ihtiyaçlarının görülmesini isteyebiliyor. Kimisi ise ne kazansam kârdır diyerek kazancı kendi hanesine kaydırabiliyor. Bu soygundan elde edilen kazancın bir kısmı ile okula katkı yaptığını, bilgisayar, klima v.s. cihazlar edindiğini ifade eden idareciler olmasına rağmen, kazancı kendi hanesine yazdığını söyleyene rastlamak tabii ki imkânsız.

Ülkede eğitim sisteminin bozuk olduğu düşüncesine eğitimciler de veliler de hak veriyor. Ancak eğitim sisteminin bozukluğunu, yardımcı ders kitaplarıyla, eğitim setleriyle çözmeye çalışmak, bu işi yaparken birilerine rant sağlamak hangi mantığa sığar?

Hadi geçelim yardımcı ders kitabını, eğitim setini. Okulda öğrencilere eğlence sirkinin, sinemanın reklamını dağıtarak eğitim sistemine ne katkı sağlanıyor?

Okul idarecileri Sirk Gösterisi’nin el ilanlarını öğrencilere dağıtırken “ortada rant yok” diyorsa, okulların yanı başındaki dönercinin, pastanenin el ilanlarını da öğretmenler eliyle öğrencilere dağıtalım.

Göreve henüz başladığınız bugünlerde okullarda yaşanan bu sıkıntıları çözmeniz, tüm Urfalıların sizden beklentisidir.

Urfalılar nasıl bir Milli Eğitim Müdürü arıyor biliyor musunuz?

Öğrenciler sabah saat 06.00’da kalkıp, henüz hava karanlıkken yollara düşerken, sizin de onlarla birlikte okul yollarında olmanızı istiyor.

Her gün en az 5-10 okulu sınıfından, salonuna, bahçesinden tuvaletine kadar denetlemenizi.

Okul bahçesindeki su birikintisine ayağı batan çocuğun, eve gidene kadar ıslak çoraplarla dolaşmasından duyduğu rahatsızlığı bedeninizde hissetmenizi.

Asgari ücretle çalışan işçinin, ekmek parası kovalayan esnafın, yakası bir araya gelmeyen memurun bin bir zorlukla çocuğunun karnını doyurduğunu ve rant kapısına dönen okullara gönderdiğini bilmenizi.

Urfalılar sizden çok şey istiyor..

Ama unutmayın, “Ağa” olarak geldiğiniz yerden “Paşa” olarak gitmek kolay değil.