Yalın’ın şarkısında söylediği gibi, “Olmasa da olur” dediğimiz öyle çok şey var ki.

Evimiz olmasa kiracı oluruz, spor salonumuz olmasa olan yere gideriz, kaldırımımız olmasa yoldan yürürüz, suyumuz akmasa idare ederiz.

Olmasa da bir şekilde olur.

Ama eğitim olmazsa olmaz.

Herkes, yaşam hakkına sahip olduğu gibi eğitim hakkına da sahiptir.

Yaşam hakkı nasıl kutsal ise, eğitim hakkı da o kadar kutsaldır.

Bir insanın yaşama hakkını elinden almak nasıl ki cinayet ise eğitim hakkının gaspı da bir cinayet değil midir?

Şehir imar planları yapılırken, yerleşim yerlerine ve oluşacak nüfusa göre resmi kurum yerleri, ibadethane, okul, park, sosyal tesis alanları tespit edilir ve bu plana uyulmadığı takdirde düzenin bozulacağına hükmedilir.

Bu nedenle imar planlarının değiştirilmesi, revize edilmesi belirli standartların dışına çıkılmadığı takdirde bile çok zordur.

Ama iş, belediyelerin vatandaşla olan diyaloguna gelince planlar bir şekilde inceden inceye değiştirilir. Okul alanı, ticarethaneye, park alanı yola, yollar konutlara terk edilir.

Bu plan değişiklikleri halka, o bölgenin insanına danışılmadan, görüşleri alınmadan sadece “askı” usulü ile yapıldığından ve vatandaşların da böyle bir durumdan haberi olmadığı için sıkıntısız şekilde gerçekleşir.

Son günlerde, mevcut imar planında Karaköprü Akbayır mahallesindeki ilköğretim okulu alanının amacı dışında kullanımı amacıyla bazı düzenlemelerin yapıldığı konuşuluyor. Arsa sahipleri ile belediye arasındaki görüşmelerin devam ettiği duyumlarını alıyoruz.

Akbayır mahallesi ki, şu anda içinde bir tek ilkokul veya ortaokul bulunmayan koca bir mahalle. Bu mahallenin nüfusu günden güne artarken, her yeni taşınan evin çocuğu evlerinden çok çok uzaktaki bir okula ancak servisle gidip gelmek zorunda kalıyor.

Şimdiden 3 bin kadar konutun bulunduğu, 20-30 bin konuta doğru ilerleyen koca bir mahallenin çocuklarının eğitim hakkını kim koruyup kollayacak?

İmar düzenlemelerini büyükşehir belediyeleri yaptığı için ilçe belediyesi zaten üzerine bir sorumluluk almıyor. Peki İl Milli Eğitim Müdürlüğü bu konuya ne kadar müdahil?

Mahallelerde eğitim için tahsis edilmiş alanları başka amaçlara tahsis ederken Milli Eğitim’in görüşü alınır mı?

Alınmaz!

Peki Milli Eğitim’in bu arsaların eğitim alanı olarak kendilerine tahsis edildiğinden haberi var mıdır, tapu devirleri yapılmış mıdır?

Hayır.

Yarın mahalle halkı okul istediğinde, Milli Eğitim okul alanı oluşturmak için vatandaşa yapışır arsa bağışlamalarını ister!

Peki nerede kaldı devlet?

Birkaç gün önceki yazımda belirttiğim gibi, sorunu üretenle çözüm arayan aynı merci.

Yani devletin kendi kurumları.

Karaköprü zaten uzun zamandan beri çarpık bir yapılaşmaya meydan olmuş ilçemiz.

İl Müftüsü bile bu konuda uyarmıştı. “Karaköprü’de mabedsiz bir şehir oluşuyor” demişti.

İmar düzenlemelerinde ibadethane olarak ayrılan yerlerin sayısı zaten az iken, arsa sahiplerinin haklı rantları uğruna “bu cami yerini alıp, filan yerde daha büyüğünü vereyim” demesi de kabul edilemez.

Eğitim ve belediyecilik dediğimizde yetmeyen zihinler karışacak.

Belediyeciliğin eğitimle ne işi olur denecek.

İşte bu düzenlemelerle belediyeler de eğitimle doğrudan veya dolaylı alakalıdır.

Belediyecilik yapıyorum diye yanlış bir düzenleme yaparak eğitim hakkı gaspedilebilir.

İster ilçe belediyeleri, ister büyükşehir belediyesi olsun, insanların temel hakkı olan eğitim hakkını ve imkanlarını ellerinden alan düzenlemelerden kaçınmalıdır.

Unutulmamalı ki, yaşam hakkı nasıl kutsal ise eğitim hakkı da o derece kutsaldır.

İkisinin de ihlali cinayettir!