Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Borsa İstanbul’da yaptığı konuşmasında, faizde tefecilerle yarışan bankalar olduğundan bahsederek, faiz indirimi yapılması gerektiğini yineledi.

Parayı yastık altına saklamanın sakıncalarından da bahseden Erdoğan, sürekli bahsettiğimiz üretime, istihdama yönelmeyen yatırımlar konusuna dikkat çekti.

Üretime yönelmeyen yatırım sadece yastık altında saklanan mı?

Piyasaları kilitleyen sadece yüksek faizle kredi veren bankalar mı?

Başkaları da var tabi.

Özellikle dünya ile yarışan İstanbul’daki gayrimenkul piyasası, onu takip eden Türkiye’nin büyükşehirlerindeki gayrimenkul rantı ekonomi çarkını işlemez hale getiren önemli bir etken.

Gayrimenkulden elde edilen rant, hızlı nüfus artışına paralel olarak büyümeye devam ediyor.

Yeni konutlar piyasaya arz edilmesine rağmen, bu konutların çok büyük bölümü yine yatırımcı tarafından satın alındığından orta ve dar gelirlinin yaşam savaşında hiçbir şey değişmiyor. Yine kira ödemek, yine rantiyeyi beslemek bu kesime düşüyor.

Öyle bir şehir ki, gayrimenkul satın alarak yatırım yaptığını sananların çok büyük bir kısmı, kira geliri elde etmeyi amaçlıyor. Bir yandan kira geliri, diğer yandan gayrimenkulün yıldan yıla artan fiyatı bu yatırımı cazip hale getirmeye yetiyor.

İnşa edilen bu kadar konuta rağmen kiraların yükselmeye devam etmesi, boş halde aylarca hatta yıllarca kiracı bekleyen konutların olması, tok satıcı ev sahiplerini hiç rahatsız etmiyor. Nasıl olsa gayrimenkulleri durduğu yerde bile değer kazanmaya devam ediyor.

Sanayiye, üretime yatırım yapmak yerine sadece ekonomiyi kilitleyen bir yatırım olan gayrimenkule yatırım yapmaktan vazgeçilmedikçe ne ülkede ne de kentimiz Urfa’da ekonomik iyileşmeden bahsetmek öyle kolay olmayacak.

Urfa’nın ekonomisini işlemez hale getiren en büyük neden muhakkak ki gayrimenkule yapılan yatırımlardır. Kentin bürokratı, siyasetçisi, belediye başkanı, valisi bir bakarsınız gidip bir kebapçı dükkanının açılışına katılmış, bir bakarsınız giyim mağazasının açılışında kurdele kesiyor.

Yapılacak iş bu mudur?

Yatırım bu mudur?

Parasını korumak isteyen, risk almadan kazanmak, az olsun benim olsun demekle bir yere varılamayacağını, toplumun, sosyal yapının, kentin gelişmeyeceğini artık bilmeyen yok.

Urfa’da mal varlığını gizleyerek yaşamına devam eden öyle insan var ki, bildiğim biri en az 200 daire sahibi olmasına rağmen halen inşaatta bekçilik yapmaya devam ediyor. Yine bir başkası yüzlerce gayrimenkulü olmasına rağmen devlet dairesinde mesai doldurur.

Sanayileşmeyen, üretim yapmayan, çoğalmayan, istihdama dönüşmeyen yatırımlar geleceğin bağrına saplanmış hançerdir.

Bu talihsizlik de Türkiye’nin olduğu gibi, Urfa’nın da kaderidir.

Kader değişir mi?

Çabaya bağlı belki de.