Üstad Sezai Karakoç'un ne güzel şiiriydi.
Murat Kapkıner'in yorumuyla yüreğimizi titreten, “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” şiiri. Gün sevgililer günü olunca hatırlamamız gereken birileri ister istemez oluyor. Ne sevgililerimiz olmuştu çoğumuzun.
Ama zamanla sevgili sözünün çok basit ve hafife indirgenmiş şekli sevgililer günü ile kendini gösteriyor. Sevgililer günü, sevgiliye ayrılan bir gün. Bana kalırsa sadece ticaretin canlandırılması için esnafça bir uydurma.
Çoğu kişi de böyle düşünüyor.
Ancak kadın/kız tarafının karşı konulamaz nazı ve surat asışı karşısında uydurma olsa da en kazak erkeklerin bile esnafın yolunu tutmak zorunda kaldığı bir gün.
Sevgili eşim, bu günü bir kutlama havasında geçirmek isteyince ben de kendimce esnafa katkım olsun diye çözümler üretiyordum.
Hiçbir zaman öyle hediyelik eşya türü değil de daha çok işe yarar malzemeler almayı uygun bulduğumdan her sevgililer günü bir tartışma gününe dönüşürdü. Son yıllarda o huyumu terk etsem de aslında esnafa katkı olsun diye devam ettirmem gerekiyor diye düşünüyorum.
Kötü mü, hem esnaf kazanıyor, piyasa hareketleniyor hem de evin ihtiyaçları görülüyor.
Bir sevgililer gününde eşime ihtiyacı olan bir şey alayım dediğimde aklıma güzel bir teflon tava geldi. Tavayı kafaya yeme pahasına güzel bir hediyelik paket yaptırıp götürmüştüm.
Bir sonraki yıl bir bardak takımı, sonraki yıl bir büyük tepsi. Bir sene iki adet iki küçük kapı önü paspası sevgililer günü hediyesi olarak eve gitti. Bir sene ışıldak, bir sene mikrodalga fırın.
Hediye olarak gidenler arasında bazen çizgi de zorlandı. Çiçek yerine yeşil soğan, nane, maydanoz ve tereden oluşan güzel bir yeşillik poşeti, bazen iki kilo kıyma et de sevgililer gününde bizim eve girdi.
Hanım zamanla alıştı bu hediyelere.
Şimdi sevgililer günü olduğunda farklı bir şey beklemiyor. Muhakkak ya lazım olan bir eşya yada güzel bir yiyecek çeşidi geleceğini biliyor.
Eve eli boş gitsek de sıkıntı yok.
Çünkü ihtiyaçları her gün görüyoruz ve her gün sevgiliyiz.
Sevgililer günü evli olanlar için benim açımdan en güzel böyle kutlanır, böyle değerlendirilir.
Ha bekar olan için farklı olabilir.
Ama bekar olana da tavsiyem, iki gün suda durduktan sonra solup atılacak çiçekler hediye edeceklerine bekarlığımdan kalma tekniğime başvurmaları.
Bir defasında saksıda güzel bir çiçek hediye etmiştim.
O çiçek hala yaşıyor. Çok uzun yıllar oldu. Evde ağaca dönüşecekti ki binanın bahçesine ektik.
Şimdi önünden gidip gelirken o çiçeğe bakıp duruyoruz.
Ama iki gün sonra solacak gülleri sevmiyoruz.
Hediyelerimiz de sevgimiz gibi kalıcı olmalı diye düşünüyoruz.
Ama yazının başlığında bahsettiğimiz şiirde bahsedilen sevgili her şeyden önemli.
En sevdiğimiz, en sevgili olan yaratıcı için hangi özel günümüz var?
Beşeri sevgilimiz için nasıl her gün sevgililer günü gibi değerlendirilmesi gerekiyorsa, asıl sevgili için de her anımız o önemde değerlendirilmelidir.
Sevgili, ey sevgili, çok sevgili!
Uzatma dünya sürgünümü.