Sanat adına birilerinin ıkınmalarını gördükçe sanattan soğuyorum. Elime kalem alasım, kağıdı tutasım gelmiyor. Soruyorlar, “Yapılan sanatı beğenmiyorsun, sen de sanatla uğraşmıyorsun” diye.
Sanatla uğraşmak özel bir zaman istemez bana göre. Oturur yazını yazarsın, şiir olur. Resim yapıyorsan bu iş için özel bir boş zaman ayırmana gerek yoktur. Bir vaktin vardır ve o vakitte resim sanatıyla uğraşıyorsundur. Yani sanat, boş vakitleri değerlendirecek bir zaman öldürme uğraşısı değildir.
Sanat, büyük bir bilgi, birikim, deneyim, tecrübe, gözlem, kulak, his taşıyan kişilerin uğraşacağı iştir. Şimdi ben üç beş kelime bilmiyorsam, oturup şiir yazamam. Hangi rengi hangi renkle karıştırırsan ortaya ne renk çıkar diye bilmiyorsan resim yapamazsın. Renklerin tılsımını bilmiyorsan resim yapıyorum diyemezsin.
Şimdiye kadar resim yapmayı denemedim, ama bolca şiir yazdım. Şiirlerimin hiç biri için de öyle uzun uzun zaman ayırmadım, aklıma gelince yazdım çıktı. Esince esiyor. Rahat rahat yazıyorsun. Ama şiir için özel bir vakit ancak şöyle olur. Şiir için ortamın, kafan, moralin müsait olacak. Şiir yazmak için vakit ayırmak diye bir şey olamaz zaten. Şiir yazarken kelime aranmaz, kafiye uysun diye kelime söylenmez. Kelime aranmış, kafiye uysun diye uyduruk bir kelime konmuş şiir ıkınmadan başka bir şey değildir.
Ramazanı, orucu, iftarı, fitreyi filan aklımdan geçirirken hızlıca bir şiir yazayım dersem, ortaya böyle bir şey çıkar. Sonunu da kestiremem. Nerede biter, bilemem.
Herkese hayırlı ramazanlar…
İftar topu atarken
Damların tepesinde
Seyretmeyi unuttuk,
Saatler bize kaldı
Harrahmandan su alıp
Şıh Maksut tepesinde
İnzivayı unuttuk,
Teşkele bize kaldı
İbrahim yalan oldu
Efsanesine daldık
İsmail’i unuttuk
Balıklar bize kaldı
Talan ettik malları
Mor salkımlı bağları
Zekatını unuttuk
Sadaka bize kaldı
Sabah oruç var diye
Sahura kadar yedik
Farz namazı unuttuk
Teravih bize kaldı
Çok işimiz var diye
Din imandan soğuduk
Cumaya gitmez olduk
Tebriği bize kaldı
Hava sıcak gün uzun
Orucu tutmaz olduk
Maneviyattan yana
Temsili iftar kaldı