Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile salgını, savunma sanayindeki millileşmeyi, terörle mücadeleyi, Suriye ve Libya başta olmak üzere bölgesel konuları konuştuk. Bakan Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve 3 Kuvvet Komutanı ile birlikte fişek fabrikasını gezdik...
Yerlilik ve millilik hem salgın döneminde hem de terörle mücadelede büyük önem taşıdı.
Birçok ülke maske gibi hijyen ürünleri bulamazken Türkiye 125 ülkeye yardım etti.
Akdeniz, Suriye ve Libya’da da milli silahlarımızın büyük faydasını gördük.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile MSB’ye bağlı ilaç fabrikası, maske fabrikası ve fişek fabrikasını denetledi. Sadece Milliyet’in olduğu ziyaretlerde Akar ile savunma sanayindeki millileşmeyi ve terörle mücadeleyi konuştuk.
Salgın döneminde yerli üretimin hem Türkiye’nin hem TSK’nın elini rahatlattığını belirten Akar, “Hem ülkemiz hem silahlı kuvvetler için bizi namerde muhtaç etmedi. Haftada 10 milyon maske, 30 ton da dezenfektan üretiyoruz” dedi.
Yüzde 70’a varan savunma sanayindeki yerlilik ve millileşme ile de bölgede dengeleri kökünden değiştirdiklerini belirten Akar, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye uluslararası arenada bir özne oldu. Siz artık Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta Türkiye ile iş birliği yapmadan, Türkiye ile konuşmadan, danışmadan, bilgi alışverişi yapmadan herhangi bir şekilde bir çözüm üretemezsiniz. Türkiye’nin katkısı olmayan bir çözüm yaşamaz. Ve bu çerçevede de Türkiye’nin ve TSK’nın hiçbir oldubittiye izin vermeyeceğini herkesin bilmesi lazım” dedi.
Terörle mücadelenin de kararlılıkla 7 gün 24 saat aralıksız sürdüğünü belirten Akar, bölgede bulanık suda balık avlamak isteyenlere de izin vermeyeceklerini dile getirdi.
FETÖ konusunda da TSK’da hiçbir tavizin söz konusu olmadığını, mücadelenin aynı şiddet ve tempoda devam ettiğini belirten Akar, “bu hainlerin de hiçbir şekilde tarihi şan ve şerefle dolu TSK’nın şanlı üniformasını giymesine müsaade etmeyeceğiz” dedi.
Namerde muhtaç olmadık dengeleri değiştirdik
Akar, Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
MİLLİLEŞME YÜZDE 70
- Savunma sanayinde yerlilik ve millileşme ne durumda?
Son 10-20 yılda yapılan çalışmalarla nereden baksanız yüzde 70’lere varan savunma sanayinde bir yerlilik ve millilik oranı var. Bazı alanlarda bu oran çok daha yukarlarda. Ülkemizin birliği, bütünlüğü, güvenliği, egemenliği, bağımsızlığı için savunma ve güvenlik olmazsa olmaz bir ihtiyaç. Savunma ve güvenlik içinde bu harp araç ve gereçleri yani savunma sanayi hayati bir alan. Bu alanı başka ülkelerin vicdanına, kararına, algılarına bırakmamız mümkün değil. Hayati bir mesele bu. Ayrıca bu yüzde 70’leri daha yukarılara çıkarmamız, mümkünse dışa bağımlılığı sıfıra indirgemeliyiz. Sıfır mümkün olmuyorsa ona yaklaşmamız, hayati ihtiyaçlarımızı yerli ve milli olarak karşılamamız lazım. Özel ve kamuyu entegre edebildiğimizde TSK’nın tüm ihtiyaçlarını çok büyük bir bölümünü karşılayabiliriz. Bu konuda istek de beyin gücü de heyecan da var. Millileşme konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız her türlü desteği sağlıyor. Önderlik ediyor. Savunma meselesi en çok milli ve yerlilik gerektiren konu. Egemenlik ve bağımsızlığımızın en önemli faktörlerinden biri bu. Allah korusun uçak kalkmazsa, tank yürümezse, toplar susarsa halimizi düşünün. Unutmayın, bir alet işler, el övünür.
HAFTADA 10 MİLYON MASKE ÜRETİYORUZ
- Salgın döneminde nasıldı yerli üretim?
Ülkemizin diğer özel ve kamu imkanlarıyla birlikte MKE salgın çıkınca bizim elimizi çok rahatlattı. Hem ülkemiz hem silahlı kuvvetler için bizi namerde muhtaç etmedi. Başka ülkelerde olduğu gibi ‘bize maske, dezenfektan, tulum lazım diye ortalara çıksaydık’ büyük bir prestij kaybı olacaktı. Türkiye’nin yaptığı çalışmalar sonunda 100’den fazla ülkeye yardım gitti. Kimi parayla aldı kimi yardım. Bu konuda ülke ve millet olarak ne kadar gurur duysak azdır. İnşallah durmak yok, devam edeceğiz ve daha iyi noktalara geleceğiz. Bugüne kadar 50 milyon maske ürettik. Bunlar, silahlı kuvvetlerin ihtiyacına, Türk halkının ihtiyacına, dost ve kardeş ülkelere gitti. Haftada 10 milyon maske, 30 ton da dezenfektan üretiyoruz. Kovid ile mücadele merkezi kurduk. MAMET, yani maske, mesafe ve temizlik kuralına daima uyuyoruz. Operasyon ve salgınla mücadelede gevşeme yok rehavet yok aynı ciddiyetle, dikkatle mücadeleye devam diyoruz.
KÖTÜ KOMŞU EV SAHİBİ YAPTI
- Namerde muhtaç olmadık dediniz. Milli silahlarımızla da Libya, Akdeniz ve Suriye’de birçok ülkeye korku saldık değil mi?
Doğru. Millilik ve yerlilik konusunda yoğun bir çalışma içindeyiz. Bugün salgın oluyor maske lazım, yarın keşif için İHA lazım. Ertesi gün teröristlerin yeri için SİHA lazım oluyor. Bu konuda Türkiye’nin, Türk savunma sanayinin tarihi gerçekten çok muhteşem bir tarih. Çünkü 2012’de Genel Kurmay Başkanımızla beraber ‘ya filanca ülke bize kiraladıkları İHA’ların bakım ve onarımını yapmıyor, yapmayacağını söylüyor. Sözleşmemiz olmasına rağmen. Ne yapacağız?’ sıkıntısını yaşadık. Kötü komşu ev sahibi yapar misali. Bu olayın ardından kamuda ve özelde ciddi girişimler ve yatırımlar yapıldı. Şu anda İHA ve SİHA almaya ihtiyacımız yok. Bilakis biz satıyoruz. Bu bizim için gurur kaynağı. İHA ve SİHA terörle mücadelede olmazsa olmaz hale geldi. Sadece teröristlerle mücadelede değil, Barış Kalkanı harekâtı sırasında rejim askerlerine karşı da çok başarılı bir şekilde kullanıldı. SİHA’ların bir üst versiyonu Akıncı da devreye girdikten sonra ordumuza sağlayacağı hava desteğiyle elimiz çok rahatlayacak. İHA’larla özgür bir şekilde planlamalarımızı yapıyoruz. Ege’de, Akdeniz’de hudutlarımızda ne oluyor, sürekli havadalar bunlar. İnşallah bu sayılar arttıkça bütün alanı kapsayacak. Akıncı’nın gelmesiyle seviyemiz bir klas daha yükselecek ve bölgede daha etkili hale geleceğiz.
Namerde muhtaç olmadık dengeleri değiştirdik
TÜRKİYE’YE DANIŞMADAN ÇÖZÜM OLMAZ
- Türkiye’nin bölgedeki rolü nedir?
Şunun artık görülmesi lazım. Türkiye uluslararası alanda bir özne oldu. Siz artık Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Akdeniz’de, Kıbrıs’ta Türkiye ile iş birliği yapmadan, Türkiye ile konuşmadan, danışmadan, bilgi alışverişi yapmadan herhangi bir şekilde bir çözüm üretemezsiniz. Türkiye’nin katkısı olmayan bir çözüm yaşamaz. Ve bu çerçevede de Türkiye’nin ve TSK’nın hiçbir oldubittiye izin vermeyeceğini herkesin bilmesi lazım. Biz savaştan değil, barıştan yanayız. Biz istikrardan, ateşkesten yanayız. Biz insanların rahat, huzur ve barış içinde yaşanmasından yanayız. İyi komşuluk ilişkilerine çok değer veriyoruz. Fakat diğer taraftan da bizim asil milletimizin, Kıbrıslı kardeşlerimizin, Libyalı kardeşlerimizin de hak, hukuk ve menfaatlerini çiğnetmeyeceğimizi, bunun için elimizden gelen neyse bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapacağımızı herkese ifade ediyoruz.
LİBYA’DA DARBECİLER KAYBETTİ
- Libya’da son durum nedir?
Sarrac hükümetinin resmi davetinin ardından biz silahlı kuvvetlerimizin bazı unsurlarını oraya gönderdik. Askeri eğitim, iş birliği ve danışmanlık eğitimi veriyoruz. Milli mutabakat hükümeti mensupları verdikleri mücadele de çok başarılı oldular. Gerçekten destanlar yazdılar orada. Araçları, gereçleri, silahları çok etkili şekilde kullandılar. Bu darbeciler, birliğe bütünlüğe karşı çıkanlar kaybettiler. Hafter’in temsil ettiği taraf kaybetti. Bir günde Trablus’u alacakları hayalindeydiler, kaybettiler. TSK’nın askeri eğitim ve danışmanlık katkısı çok önemliydi. Yol gösterici oldu. Bu da oradaki dengeleri kökünden değiştirdi.
MAĞARALARINI, İNLERİNİ YIKIYORUZ
- Terörle mücadelede durum nedir?
24 Temmuz 2015’te 100’den fazla uçakla Yüksekova’da, İki Yaka Dağları’ndan başladı operasyon. O günden bugüne toplam 16 bin 871 terörist etkisiz hale getirildi. Bu mücadele aynen devam ediyor. 1 Ocak’tan itibaren de 1586 terörist etkisiz hale getirildi. Orada çok ciddi kıran kırana bir mücadele var. Bu konuda TSK duruma hâkim. Bütün tedbirler alındı ve bütün alanı kontrol edecek hale geldi. Karadan ve havadan yaptığı operasyonlarla, silahlı İHA’larımızla, uçaklarımızla, silahlı helikopterlerimizle yapılması gereken neyse hepsi yapılıyor. Bunların inleri de mağaraları da sığınakları da barınakları da başlarına yıkıldı, yıkılmaya devam ediyor. Terörle mücadelede sonuna kadar kararlıyız. Son zamanlarda terör örgütten kaçanlar da çoğaldı. Teslimler çoğaldı, katılımlar azaldı. Bu yolun bir yol olmadığını Mısır’daki sağır sultan anladı buradaki bazı insanlar anlamamakta direniyorlar. Sözde elebaşları, aşağıdakilerin gerçekleri anlamaması için ellerinden gelen her türlü hainliği, fitneyi, fesadı, aldatmayı yapıyorlar.
SONUNA KADAR GİDECEĞİZ
Bazı ülkeler İdlib’de bazı grupları kullanmak suretiyle buradaki ateşkesin ve istikrarın bozulması için, sonuçta ortaya çıkacak kaosta bulanık suda balık avlamak için gayret gösteriyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere her düzeyde, bakanlarla görüşmek suretiyle, askerler arası görüşmelerle bu işin çözümü ve engellenmesi için arazide de Mehmetçik ‘ölürsem şehit kalırsam gazi’ anlayışı içinde mücadelesini amansız sürdürmektedir. Belirli rakamlar var ama biz tatmin olmayacağız ve sonuna kadar gideceğiz. Peygamber ocağı olarak bilinen TSK herhangi bir şekilde önyargı olmaksızın, aklın ve bilimin ışığında, anayasa çerçevesinde, yasalar ve cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda milletinin emrinde görevinin başındadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. TSK 7 gün 24 saat milletimizin güvenliği için ne yapması gerekiyorsa onu yapıyor.
ABD VE RUSYA VERDİĞİ SÖZLERİ TUTMALI
- Suriye’de teröristlerin çıkarılmasıyla ilgili sözler de vardı...
TSK büyük bir azimle büyük bir kararlılıkla terörle mücadelesini sürdürüyor. Burada hiç kimse yanlış hesap yapmasın. TSK en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelesini sürdürecek. Barış Pınarı’nda, Fırat Kalkanı’nda ve Zeytin Dalı’nda harekât alanlarımız var. Orada çeşitli sıkıntılar var mı? Var. Bunları ABD ve Ruslarla konuşuyoruz. Mutabaklar var. Biz verdiğimiz sözlerin hepsinin arkasındayız. ABD ve Rusların da aynı hassasiyetle verdikleri sözleri yerine getirmelerini bekliyoruz. Tamam İdlib’de bazı radikaller sorun çıkarıyor. Ancak diğer taraftan Tel Rıfat’ta, Münbiç’te, Barış Pınarı bölgesinde de hala teröristler var. ABD’nin ve Rusya’nın bunları tamamen buradan çıkaracaklarına dair verdikleri sözlere rağmen. Muhataplarımızın sözlerini yerine getirmelerini bekliyoruz.
SURİYE’DE ATEŞKESİ BOZMAK İSTEYENLER VAR
- Suriye’de bazı oyunlar oynanıyor, İdlib’deki gelişmelerle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Sayın Putin ile yapılan görüşmeler sonucunda 5 Mart’ta Moskova’da bir Mutabakat Muhtırası imzalandı. Bu hala geçerli. Biz buna saygı duyuyoruz. Oradaki sorumluluklarımızı ciddiyetle, hassasiyetle, dikkatle yerine getiriyoruz. Bu konuda bazı farklılıklar ve ufak tefek bazı sıkıntılar olsa da Rusya tarafı da kendi sorumluluklarını yerine getirmeye gayret gösteriyor. Bunlar yapılırken burada ateşkesi sürekli hale getirmek, istikrarı sağlamak, Suriyelilerin evlerine dönmesine gayret gösterirken bazı kişilerin, bazı grupların, bazı milislerin bir şekilde radikallerin buradaki ateşkesi bozmak, istikrarı bozmak, orada bulanık suda balık avlamak gibi arzu ve istekleri olduğunu görüyoruz. Bunları önlemek için de Rusya ile devamlı diyalog halindeyiz. Oradaki sıkıntıları gidermek ve mutabakatı yaşatmak istiyoruz. Evet, bazı sıkıntılar olmakla beraber şu an itibariyle mutabakat devam ediyor. Biz bunun sürmesinden yanayız. Şu ana kadar gelinen noktada sağlanan ateşkesle 300 bin civarında Suriyeli kardeşimiz güvenli ve gönüllü şekilde evlerine, topraklarına döndüler. Bizim temennimiz istikrarın sürmesi ve herkesin evine gelip oturması.
HAİNLERE MÜSADE ETMEYECEĞİZ
- FETÖ ile mücadelede neler yapılıyor?
Biz sadece arazideki teröristlerle uğraşmıyoruz FETÖ ile de uğraşıyoruz. FETÖ konusunda da TSK’da hiçbir taviz söz konusu değildir. 15 Temmuz’dan sonra yaklaşımımız neyse bakanlık olarak Genelkurmay olarak silahlı kuvvetler olarak bir bütün halinde aynı noktadayız. Hem istihbarat birimlerimizle hem adli makamlarla yakın iş birliği halinde mücadelemizi aynı şiddet ve tempoda sürdürüyoruz. Ve bu hainlerinde hiçbir şekilde tarihi şan ve şerefle dolu TSK’nın üniformasını giymesine müsaade etmeyeceğimizi, bunu giydirmemek için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğimizi de buradan ifade etmek istiyorum. Milliyet.com.tr