2015-2016 Eğitim Öğretim yılında velisi olduğunuz filanın yardımcı ders kitabı kullanmasını istiyor musunuz istemiyor musunuz?

Okullar açıldıktan birkaç gün sonra Şanlıurfa’daki okullarda öğrencilere dağıtılan bu bilgi notu, “Derslerimizi yardımcı kitaplardan işleyeceğiz, devletin dağıttığı kitapları kullanmayacağız” tembihi ile velilere iletildi. Öğretmenler de devletin dağıttığı kitapları kullanmaya niyetli olmayacak ki, öğrencilere sıkı sıkıya bu kitapları almaları için 60 TL para getirmelerini telkin etti.

İlkokul 4’üncü sınıfta okuyan oğlumun söylediğine göre, sınıfında kendisiyle birlikte 3 öğrenci yardımcı ders kitabı almadı. Diğer ikisini bilmem ama benim almama nedenim maddi sıkıntı değil.

Çocuğuma yardımcı ders kitabı almamamın nedeni, devletin tüm ders kitaplarını okul açıldığı gün vermesine rağmen, okul idarecilerinin/öğretmenlerinin bu kitapları bir tarafa atıp öğrenciye para karşılığı kitap satmaya çalışmasıdır.

Oysa Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı hem önceki gün yaptığı açıklamalarda hem de 18 Eylül 2014 tarihinde tüm Valiliklere gönderdiği “Yardımcı Ders Materyali” konulu talimatı ile “Bakanlığımızca öğretmen ve öğrencilerimize dağıtımı yapılan ders kitaplarının dışındaki diğer yardımcı materyallerin; okullarda/kurumlarda reklam ve tanıtımının yapılmaması, öğrencilerimize aldırılmaması, kullanımı konusunda zorlayıcı tutum içerisinde bulunulmaması ve velilere maddi sıkıntı yaratacak uygulamalardan kaçınılması, yönetici ve öğretmenlerimizin bilgilendirilmeleri için her türlü tedbirin alınması hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim” ifadelerine yer vermiştir.

Devlet, herkese eğitim öğretim imkanı sunma görevini 2003 yılından bu yana Türkiye’nin her yerinde öğrencilere ücretsiz dağıttığı ders kitaplarıyla ve okullarda yaptığı yatırımlarla layıkıyla yerine getirirken, devletin verdiği yayınları bir tarafa atıp kendi bildiklerini okuyan okul idarecileri ve öğretmenleri devlet düzenine muhalefet etmiş olmuyorlar mı?

Bir dönem kitapçılarda didik didik aranan ders kitapları, ardından okullara dayatılan ünite dergileri ve günümüzde yardımcı ders kitabı olarak sürdürülen vurgunun adı, “Eğitimde Vurgun”dur. Devletin eğitim alanında yaptığı reformlara rağmen Urfa’yı eğitim başarısında Türkiye sıralamasının en sonuna taşıyan eğitimcilerin bu “vurguncu” kafasından bir an önce vazgeçmeleri gerekiyor.

Devlet, eğitimin herşeyden önemli olduğunun farkına varmış ve bu alanda bütçenin ağzını sonuna kadar açmışken, okullarda idareci ve öğretmenler eliyle öğrencilerden ders materyali, sınav ücreti v.s. adlar altında para toplanması kabul edilebilecek bir şey değildir. Akıllı tahtalar, ücretsiz ders kitapları, tablet bilgisayarlarla eğitim materyalinin en iyilerine kavuşan öğrencilerden yardıma muhtaç olanlar için de Milli Eğitim Müdürlükleri kırtasiye desteği verebilmektedir. Özel okullarda okuyan öğrenciler için bile ilkokul ve lise öğrencileri için 3.220 TL, ortaokul öğrencileri için 3.750 TL para ödeyen devlete rağmen, devlet okulunda öğrencisinden yardımcı ders materyali isteyen okul idaresinin/öğretmeninin büyük bir ihanet içersinde olduğu tartışmasızdır.

Bugünden itibaren Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı tüm devlet okullarımızı derin bir mercek altına almaya, devletin yanında paralel bir devlet işlevi üstlenen sistemleri deşifre etmeye başlıyorum.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Şanlıurfa Valiliği’nin ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün talimatına rağmen öğrencilere tüccar ayaklarıyla devletin kitapları harincinde kitap satmaya çalışanları rahatsız edeceğim.

Ticari kuruluşların organize ettiği konser, sirk, sinema gösterisi, tiyatro gibi etkinliklerin reklam broşürlerini, davetiyelerini, indirim biletlerini dağıtan öğretmen ve idarecilere kalemimin batacağını hatırlatıyorum.

Binlerce yardımcı materyalin yer aldığı eba.gov.tr sitesini beğenmeyip, para kazanma amacıyla kurulmuş başka sitelere öğrencileri yönlendiren, bu siteler üzerinden seviye belirleme sınavları, testler için öğrencilerin harçlıklarını ellerinden alan öğretmenlerin de yakasına yapışmaya devam edeceğim.

Bir ayrıntı da okul idarelerinin, tüketim malzemeleri, tamir bakım, hizmetli gideri vesair adlarla belirttikleri harcamaları karşılamak amacıyla öğrencilerden para toplama alışkanlığı üzerine olacak. Öğrencilerden “aidat” adı altında kanunsuz olarak toplanan bu paraya da nokta konulmasının zamanı gelmiştir.

(“Başka işin gücün yok mu, ne oraya buraya sataşıyorsun?” diyen “okumaz okur”larıma bir hatırlatma: Yok kardeş, benim başka işim gücüm yok. Tek işim gücüm gittiğim, gördüğüm, duyduğum, şahit olduğumu yazmaktır. Benim işim yazmak. Yazarak geçiniyorum. Yazabilmek için okudum, iyi yazabilmek için çok hızlı klavye kullanmayı öğrendim. Devlet de yazmam için gereken herşeyi sağlıyor, her desteği veriyor. İyi yazabilmem için defalarca eğitim seminerlerine aldı beni. Her türlü masrafı devlet karşıladı. Yazarak beynimi yorduğum için erken yıpranma hakkım var, kıdem tazminatım, terfim, ikramiyem, ücretli iznim hatta askerlikte bile yarım maaş hakkım var. Evim yoktu devlet cüzi bir taksitle gül gibi ev de yaptı bana. Sıkıntıya düştüğüm anda kimsenin alamadığı basın kredileri benim için açık. Gazeteci olarak geçimimi sağlıyorum, bu işten maaş alıyorum. Görevim de yazmak. Ben yazmasam başkası zaten yazmaz. Camiyi de yazacağım, hastaneyi de. Okulu da yazacağım, belediye hizmetlerini de. Siz gün boyu harıl harıl çalışırken ben gezip tozarım. Siz gece yarısı rüya görürken, ben sabahlara kadar yazarım. Başka işim gücüm yok. Benim işim yazmak.)