İş yapmak, çalışmak, çalıştırmak, üretmek, pazarlamak.

Kalkınmanın ve gelişmenin en önemli hususu üretmek.

Lise ikinci sınıftan itibaren staja başladığımda memurların çok iyi analizini yapmıştım. Memur adam maaşlı adamdı. Ay sonu gelip maaşını alıp borçlarına dağıtmaktan başka bildiği iktisat yoktu. Bazısı sınava girip torpille işe girmiş, bazısı babası emekli olunca babasının yerine işe koyulmuştu. Adamlar, geçim yolu olarak memur olmaktan başka bir şey gerçekten de bilmiyorlardı. Bazısının işi başından aşkın, bazısı ise yapılacak işten nasıl kaytarırım diye hesap ederdi. Babadan kalma evi olanlar dışında evi olan hemen hiç yoktu. Arabası olan ise pek nadirdi.

Her kesimde olduğu gibi memur kesiminde de göz açıklar vardı tabi. İşinin dışında iş yapanlar, emlakçılıkla uğraşanlar, çiftçilik yapanlar, minibüs çalıştıranlar, esnaflığı memurlukla birlikte götürenler de vardı. Zaten onları memur sınıfından saymak da doğru değildi. Memurluğu daha çok sosyal güvencesi için tercih ediyorlardı bir de ek gelir kaynağıydı.

Babam da bir memur olduğu için iki yakamız bir araya yetişmezdi. Babam, birinci sınıf memurlardandı. Yani memurluktan aldığı maaştan gayri tek kuruş kazanacak işi yoktu. Evimiz yoktu, üzerimize yeni elbise alamaz, kış günü naylon ayakkabı, naylon çizme giyerdik su çekmemesi için. Yokluğun biri bin para. Hepsini saymaya gerek yok.

Böylece memur olma düşüncesinden uzaklaştıkça uzaklaştım. Hayatımın hiçbir döneminde memur olmak için tek bir sınava bile girmedim. Memurluk bana göre değildi. Benim işim üretmek, pazarlamak olmalıydı diye düşünürdüm. Onun için ise sermaye şarttı ki, o da olmayan bir şeydi.

Çeşitli işler yaptıktan sonra gazetecilikte karar kıldım. Ama gazetecilik sadece haber üretme, fikir üretme üzerine gidiyordu. Yanına üretim olarak katabileceğimiz en uygun iş ise matbaa işleriydi  ve öyle oldu. Ama aklım her zaman mal üretmeden yanaydı. Fikir üretmek daha farklı uğraş.

İş fikri üretmenin başlarında, kimsenin yapmadığı bir iş düşünmüştüm. Fikri arkadaşlarla paylaştım, herkes çok iyi işler dedi. Araştırmasını yaptığımda günlük kazancı, aylık ortalaması da hayli iyiydi. Birkaç yıl bu iş fikri üzerine düşünüp bir yandan da gazeteciliği yapmaya devam ederken vatandaşın biri hastanenin karşısında bu fikrimi hayata geçirdi: Cenaze hizmetleri..

Vay canına.. Adam nasıl da fikrimizi hayata geçirdi dedim. Yaklaşık 15 yıl önceki bu fikrin fizibilitesini yaptığımda Urfa’da günde ortalama 5-6 cenaze vardı. Kefeniydi, kafuruydu, sabunuydu derken cenaze başına 50 TL para bırakıyordu. Yarısı müşteri olsa bile iş çok iyiydi.

İş fikri çok soğuk gelse bile ihtiyaçtı ve hayata geçirilmeye değerdi. Vatandaş da böyle düşünmüş olacak. Hayat Cenaze Hizmetleri demiş adına. Ama ismi uymamış. Ben olsaydım Memat Cenaze Hizmetleri yapardım. İkinciyi açacak olana fikir olsun.

Son günlerde yine iş fikirleri üretirken ev ekmeği konusunu düşündüm. Birlikte çalıştığımız arkadaşlara işin nasıl yapılacağını, nasıl ambalajlanıp pazarlanacağını, müşteri potansiyelini anlattım. Yenişehir’deki dükkanımızı bu iş için kullanabiliriz dedim. Fikir oturdu. Hepsi tamam, muhteşem dedi. Un fabrikasını arayıp ev ekmeklik unun fiyatını sorduk, maliyetler çıkarıldı. İş kârlıydı. Aradan bir hafta geçti geçmedi değerli bir arkadaşımız olan Av. Ömer Sinikan’ın bu iş fikrini hayata geçirdiğini, pazarlamaya başladığını duyduk. Tebrik ettik. Demek ki düşünen insanlar ortak ihtiyaçları biliyorlar ve doğruyu buluyorlar.

Mutlaka ticari üretim faaliyetine geçeceğim diyorum ya. Şimdi fikirler yine beynimde uçuşmaya başladı. Cenaze hizmetleri yapıldı, ev ekmeği yapıldı.

Ne yapayım? İkinci bir ev ekmeği tesisi mi açayım?

Hayır, onu yapmayacağım. Başkası yapar yapmaz ben bilemem ama Ömer Sinikan’ın girişimciliğini takdir ederek saygı duyuyorum.

Çok iyi bir iş fikri daha buldum. Cirosu yüksek, hammaddesi Urfa’dan.

Tüketimi rekor kıracak düzeyde bir gıda maddesi. Ayrıca şimdiye kadar ticari olarak hiç yapılmamış. Rakibi yok. İlk yapan başta Urfa’ya, Türkiye’nin her şehrine hatta dünyanın çeşitli ülkelerine rahatlıkla pazarlayabilir.

Ama bu kez iş fikrimi kimseyle konuşmayacağım. Konuştuğum fikirler ben yapmadan uygulanıyor.

Param olunca yapacağım.

Param biraz zor olur da.. Parası olup iş yapmak isteyenlerle de görüşebiliriz.