“Fakirin dini olmaz” diye bir söz var. Hz. Ali’ye dayandırılan “Aç adamın dini olmaz” sözü ile paralel olan bu ifadeye karşılık, dinlerin zenginleri fakirler ile paylaşmamak için “Aç adam öbür dünya ile kendini teselli ettiği için asıl aç adamın dini olur” derler.
Peki din kimin? Din fakirin mi dini, zenginin mi?
Din fakire mi güzel, zengine mi?
Dünya fakire mi güzel, zengine mi?
Bana göre din ve dünya zengine güzel.
Fakir oruç tutup çalışmak zorunda kalır, zengin çalışmadan oruç tutar.
Fakir el açıp fitre zekat istemekzorunda kalır rencide olur, zengin fakire vererek gurur duyar.
Fakir yiyecek ekmek peşindedir, zengin üst üste hacca gider.
Fakir zaten olmadığı için hayır yapamaz, zengin bol bol sadaka ve hayır hizmetinde bulunur.
Fakir kimseye sofrasını açıp sevap kazanamaz, zengin sofrasını açar bol bol sevap kazanır.
Fakir her anlamda din ve dünyadan yana nasipsizdir.
Öyle ki maddi hiçbir varlığın öneminin kalmadığı ölümde bile fakirin ölüsü bile zenginin ölüsünden değersizdir.
Fakirin ölüsü camiye getirilip teneşire uzatıldığı zaman kışın soğukta, yazın güneşin altında bekletilir. Zenginin ölüsü camiye geldiğinde ise soğukta veya sıcakta bırakılmaz. Caminin içine, hem de en öne getirilip konulur.
Dün bir cenaze namazı için Kadıoğlu Camii’ne gitmiştim.
Cenaze, öğlen namazından yaklaşık yarım saat önce camiye getirilmiş avludaki yerini almıştı.
Cenaze namazı için yaklaşık 20 dakika, yarım saat önce camiye gelen cemaatin çoğu da caminin içinde oturup namaz vaktini bekliyordu. Dikkatimi çekti. Elektriğin camilere bedava olduğu dönemlerde yazın klimaları, kışın petekleri gün boyu çalıştıran cami görevlileri, caminin içi ağzına kadar cemaatle dolmasına rağmen ezan vaktine kadar klima ve vantilatörleri açmamıştı. Benzer durum hemen hemen tüm camiler için artık geçerli. Namaz vaktine kadar camideki odasında klimasını çalıştıran görevli için, caminin içinde ezan vaktini bekleyen cemaatin önemi kalmamış. Amaç fazla elektrik faturası gelmesin, tasarruf edilsinmiş. Cuma namazı vakitlerinde de aynı tutum hemen hemen tüm camilerde devam ediyor. Ezanı okuyup caminin içine giren müezzin veya imam klimaları ancak o zaman çalıştırıyor.
Bunun adı gaddarlıktır.
Caminin elektrik masrafı için kendi cebinden bir kuruş dahi çıkmayacak olan görevliler, zengin ve fakirleri de böylece ayrı tutar haldeler.
Birkaç gün önce ölen eski bir milletvekilinin veya bilmem ne hocaefendinin cenaze namazını hatırlıyor musunuz?
Toplumun kaymak tabakasından olan bu zatların cenazeleri namazdan yaklaşık bir saat önce camiye getirilmiş ve cenazeler caminin içine alınarak klimalar çalıştırılmıştı.
Dün yarım saat cami avlusunda bekletilen fakirin cenazesi ile onları kıyasladım kısa bir aralıkta.
Dinin zengini fakiri olmaz. Din, zengine ayrı fakire ayrı muamele yapmaz, yapamaz.
Ama ne yazık ki bu ayrı gayrılığı din adamları uygular hale gelmiş.
Fakirin dini olmaz sözü ne kadar da doğru söylenmiş. Fakirin dini belki vardır ama kesin olan şu ki, zenginin dininden ayrı bir din.