Efsanelerle, hurafelerle, batıl inançlar ve geleneklerle iç içe girmiş, özü arı duru ortada durmasına rağmen unutulmuş veya yaşanması engellenmiş bir inanç sistemi, muhakkak sömürü ve suistimallerin en yoğun şekilde yaşandığı bir topluluk oluşturur.

Oysa inanç sistemi, kişinin kendi düşünce dünyasında bir takım prensiplere uyarak topluma zarar vermeden kendisini her alanda geliştirmesine, topluma fayda sağlamasına ve temelde iyi bir insan olmasını öğütler.

Bir Müslüman için inanç sistemi, düzeni tek ve değişmez olarak kabul edilir. İslamiyete göre Allah tarafından peygamberler vasıtasıyla topluma aktarılan inanç sisteminin adı, insanlığın yaratılışından bu yana İslamdır. Adı sonradan değişerek Yahuda ve Nasara yani Yahudilik ve Hristiyanlık olsa bile bu dinlerin özü de aslında İslamın kendisidir. Ancak tahrif edildikleri ve ilahi olmayan hususlarla dolduruldukları için yeni bir din olarak İslam gelmiş ve insanların efsaneler, hurafeler, batıl inanç ve gelenekleriyle bozdukları dinlerini düzeltmiştir. İslam geldikten sonra insanların bazısı bu düzeltmeyi kabul ederek dinlerini yaşamaya devam etmiş, bir kısmı ise bozuk dinlerinde kalmayı tercih etmiştir.

Bugünün İslamlarının büyük çoğunluğunun durumu da İslam öncesi Yahudi ve Hristiyanların durumundan farksızdır. İslamın haram kıldığı helal, helal kıldığı haram olarak değerlendirilebiliyor, kendini Müslüman olarak görenler İslamdaki yasağa rağmen içki, kumar, zina, faiz, cinayet, yalan, iftira, tembellik, dedikodu, hırsızlık gibi her fiili işliyor ve Müslüman olmaya devam ediyor. Haram kazançlarıyla infak etmekten geri kalmıyor, hayırlarına haramı karıştırmaktan çekinmiyorlar.

İslamiyet öncesinin Yahudi ve Hristiyanları gibi kendi hesaplarına geleni yapıyor, hesaplarına gelmeyeni ortadan kaldırıp gizliyorlar. Puttan helva yapıp taptıktan sonra yiyen putperestler gibi paraya tapıyor ve sonra tapındıkları para ile aldıklarını tüketiyorlar.

İnsanlar paraya tapıyorlar mı diye bir soru gelecek şimdi.

O zaman, tapınma konusunu iyi anlamak gerekiyor.

Tapınmayı basit anlamda ifade etmek istersek, gücü ve yardımından emin olunarak ona dönülen olarak tanımlayabiliriz.

Günümüz toplumu “paranın çözemeyeceği sorun yoktur” diyerek fiilen böyle bir tapınmada bulunmakta değiller mi? Yine günümüz toplumu ayakta olduğu saatler boyunca para elde etmekten başka bir iş, uğraş ve düşünce içine girebiliyor mu? Yolda yürürken, çalışırken, misafirlikte, evde, tuvalette, yatarken, kalkarken para kazanma senaryolarından başka bir senaryo yazabiliyor mu?

Genelde hayır.

Adı Müslüman olmasına rağmen tapındığı Allah değil, para olan insanların yaşadığı din de elbette bozuktur, bozulmuştur. Hurafeler girmiştir, yalan, riya, kültür, gelenekle kendine yepyeni bir din oluşturmuştur.

İslama göre Allah, kuluna şah damarından daha yakın iken, bu yeni dinde Allah ile kul arasında aracılar vardır. Kitap ile insan arasında aracılar vardır. İnsanların doğrudan Allah’a ulaşmasını engelleyen yüzlerce engel konulmuştur bu dinde. İnsanlar Allah ile buluşmak için aracılar kullanmakta, doğrudan kendileri Allah’ın huzuruna çıkamamaktadır.

Tıpkı İslam öncesi putperestlerinin söylediği gibi. “Biz de bu putların bize fayda sağlayacağına inanmıyoruz, ama onlar Allah ile aramızda irtibat sağlıyor, aracı oluyor” diyorlardı.

Şimdi Müslümanım diyen herkesin kendi inanç sistemini sorgulaması gerekiyor.

Dinim dediğiniz İslamı ne kadar temiz yaşıyorsunuz?

Dininize ne kadar dinde olmayan husus kattınız?

Allah ile aranızda aracı mı kullanıyorsunuz, yoksa doğrudan Allah’ın huzuruna çıkabiliyor musunuz?

Allah’a yakınlaşmak adına araya koyduğunuz aracıların putlardan farksız olduğunu, Allah’a aracı koymanın adının şirk olduğunu ve şirk içinde bulunanların üzerine pislik yağdığını biliyor musunuz?

İslam aleminin içinden çıkılmaz sorunlarla boğuşmasının nedeni belki de bu gizli şirk içinde bulunmaları değil mi?

Düşünmek lazım.

Mensupları doğrudan Allah’a bağlı olan bir toplumu, Allah yanlış yola yönlendirebilir mi?

Eline silah verip cinayet işletebilir mi?

Doğrudan Allah’a bağlı olan bir Müslüman toplumdan terörist çıkar mı?