Ülkede yaşayan ve gelir elde eden tüm bireylerin en önemli sorumluluğu elbette vergidir. Kamu hizmetinin sağlıklı yapılabilmesi, hizmetlerin en ücra köşelere kadar uzayabilmesi için olmazsa olmaz ise vergi tahsilatıdır.
Türkiye’de devlet vergiyi genelde peşin olarak tahsil ettiği için vatandaşın gidip de maliye veznelerine vergi ödemesini pek önemsemez. Çalışanların vergileri zaten maaşlarından otomatikman kesilir ve tahsil edilmiş olur. Akaryakıt alırken, sigara, alkol, beyaz eşya, otomobil alırken vergiyi en kallavi şekilde zaten ödemiş olursunuz. Elektrik bedeli, iletişim giderleri, su bedelleri de yine devletin en rahat tahsilat yaptığı gelir kalemleridir. Kaçarı göçeri yoktur bu işin. Alışveriş merkezlerinden aldığınız bir sakızın bile vergisi otomatikmen tahsil edilmiş olur. Devlet gelirlerinin önemli kısmı da zaten bu kalemlerden oluşur. Bu kesimden tahsil edilen vergiler genellikle bankalar aracılığıyla devlet kasasına girer.
Vergi Dairelerine giderek vergisini ödemek isteyenler ise genelde küçük esnaf ve sanatkarlar olur. Bir de banka gibi aracı bir kurumu işine karıştırmak istemeyen sıradan vatandaşlar Vergi Dairelerinin yolunu tutarlar.
Bugün manşetimize taşıdığımız haberdeki fotoğraf, önceki gün Şanlıurfa Topçu Meydanı Vergi Dairesi'nde çekildi. Vergi gibi kutsal bir görevi yerine getirmek, evine götürdüğü ekmeğin helallık belgesini alabilmek için sıraya girip saatlerce ayakta bekleyen insanlar görüntülendi.
Bu fotoğrafı çekip haberleştirirken haberciliğin kurallarından birini yine çiğnemiş olduk. Haber konusu olan tarafın görüşlerini almadık. Ne Vergi Dairesi Başkanı'nı, ne Maliye'den sorumlu Vali Yardımcısını ne de başka birini ne ziyaret ettik, ne de telefon açarak durum hakkında görüşlerini istedik.
Soracak olsak ne değişir ki; Koskoca vergi dairesinde en büyük alan personelin çalışma alanı olarak ayrılmış olmasına rağmen içeride personel yok denecek kadar azdı. Sorsak da cevap bellidir: “3-5 personel denetime çıkmıştır, ikisi izinli, biri raporludur. Birkaç tanesi taziyeye gitti birazdan gelir” denecektir. İşin mizahı bir yana, vergi dairelerinin de en az emniyetteki nezarethaneler kadar modernleşmeye ihtiyacı olduğu kesin.
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözünden hareketle, vergi dairelerinde görmeye alışkın olduğumuz, insanlık dışı olmasına rağmen sıradan bulduğumuz çağdışı bir tutumu olduğu gibi yansıtmaya çalıştık.
Evet.. Hırsızlık zanlısı, katil, çete, mafya elemanları bile nezarethanelerde son derece insani koşullarda bekletilirken, vergi gibi kutsal bir vazifeyi yerine getirmek için Maliye veznelerine giden insanların karşılaştığı durum bizleri düşündürdü.
Vergisini vermek için buraya giden insanlar kapıda güler yüzle karşılanıp yönlendirilebilir.
Bilgisayar sistemleri modernize edilip, dakikalarca süren işlemlerin önüne geçilebilir.
Sıramatikler konulup, insanlara rahat şekilde bekleme olanağı sağlanabilir. İnsanlar oturup sıranın kendisine beklerken verginin önemini anlatan kısa bir film izleyebilir. Sıra kendisine gelene kadar bir bardak çay içebilir. Vergisini vezneye yatırdıktan sonra küçük de olsa bir hediye ile Vergi Dairesi'nden ayrılabilir.
“ Gel de hırsız olma” derken tabi ki hırsızlığı teşvik etmiyoruz. Nazire yaparak mevcut durumun insanları sosyal olarak etkilediğine işaret ediyor, dikkatleri çekiyoruz.
Vatandaşın hiç biri vergi dairesinden teşekkür ederek ayrılmıyor, ama nezaretten çıkanlar teşekkür ediyor.
Hırsıza, arsıza gösterilen insanlığın birazı da vergisini ödeyen dürüst vatandaşa gösterilse çok mu?
Biz mevcut duruma ayna tuttuk, gerisini Devlet bilir..
BİZ AYNA TUTTUK GERİSİNİ DEVLET BİLİR
İbrahim Halil ŞEKER
Yorumlar