Milenyum, hayatımızın her alanında köklü değişiklikler yapan, bilinen kuralları altüst eden değişimlerle geldi. 1990’lardan itibaren hemen her alanda meydana gelen değişim 2000’lerde zirveye çıkarken önce teknoloji, ardından sosyal hareketler ve nihai olarak ekonomide büyük değişiklikler oldu.

2000’li yılların başında bir nar furyası başladı. Medya destekli nar haberleri, cennet meyvesi narı neredeyse ölümden başka her derde deva hale getirdi. Kanserden, bulaşıcı hastalıklara, vücut direncini artırmasından bağışıklık sistemini güçlendirmesine kadar türlü türlü faydaları bastırıla bastırıla topluma empoze edildi. Türkiye’nin hemen her bölgesinde doğal ortamlarında yetişen nar meyvesinin bu kadar önem arzeder hale gelmesi, başta çiftçileri olmak üzere sanayicileri de harekete geçirdi.

Yaklaşık on yıl önce medyanın bilgi bombardımanı ile başlayan nar meyvesinin mucizevi özellikleri hemen her kesimin ilgisini çekti. Türkiye’nin her yerinde biraz para kazanmak isteyen çiftçi, yıllardır uğraşıp didinip para kazanamadığı toprağına bu kez de nar fidanları dikmeye başladı. Çeşitli kuruluşların yabancı ülkelerden aldığı yetkilerle sertifikalandırdığı nar fidanı satışlarında adeta patlamalar yaşandı.

Bugün 2000’li yıllar ve akabinde dikilen fidanlar meyve vermeye başladı. Altı, yedi yaşındaki ağaçlar 10-15 kilo meyve verince, yüzlerce dönüm arazisine nar fidanı diken üretici başta pazarlama sorunları yaşamaya, yaklaşık 10 yıldır emek verdiği narın canını yakmaya başladığını geçen yıl fiyatlar 25 kuruş seviyelerine düşünce gördü.

Evet, Şanlıurfa’da geçen sene hicaz çeşidi narın kilogram fiyatı perakende 25 kuruş olmuştu.

Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü kayıtlarına bakılırsa Urfa’da nar yok denecek kadar azdı. Fakat araziye çıkıp, Siverek’ten Akçakale’ye, Viranşehir’den Birecik’e kadar olan alan tarandığında, nar ağacı sayısının korkunç bir rakama ulaştığı gözleniyordu.

Dünyada büyük rağbet gördüğü medya aracılığıyla duyurulan nar meyvesi ve işlenmiş sanayi ürünleri, Urfa’daki müteşebbisleri de heyecanlandırmış olacak ki, geçen sene elde kalan narı gören bu insanlar kolları sıvayıp, varlarını yoklarını nar ekşisi fabrikalarına yatırdılar. Önümüzdeki günlerde, ikisi Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi’nde, biri de Gıda İmalatçılar Sitesi’nde olmak üzere üç tesis nar alımına başlayacak.

Geçen yıl 25 kuruşa düşen nar fiyatları nedeniyle büyük hayal kırıklığı yaşayan üretici, gözünü bu yıla çevirmiş. Üretici, ürünü en azından 60-70 kuruşa satmanın hesabını yaparken, sanayiciler 25-35 kuruş civarında bir hesap yapıyor. 15-20 gün sonra başlayacak hasat, nar fiyatlarının ortalama bir rakamını verecek. Ancak asıl  tehlike, Urfalı nar üreticisinin hasat sonucu yapacağı hesaba göre kendini gösterecek. 100 dönüm araziye nar ekmiş olan üretici, hasat sonucu 30 kuruşa sattığı nardan eline geçen 36 bin TL’yi görünce şok yaşayacaktır.  Zararın neresinden dönersem kârdır diye düşünecek olan üretici, muhtemelen ağaçları kökten söküp daha kârlı çıkacağı başka bir ürüne yönelecektir.

İşte Urfalı nar üreticisinin, dolaysıyla Urfalının ateşle imtihanını “Azaben Nar” olarak adlandırdık. Medyanın yönlendirmesine ve bilinçsiz tarım politikalarına kurban edilmeye alışık olan üreticinin nar fidanı dikim kararı, hayatında ihracat yapmamış müteşebbisin dünya pazarlarında nar ürünlerine çok talep var diye duyarak gerçekleştirdiği yatırım kararı böyle kritik bir sürece girdi.

Nar üreticisinin ve sanayicinin bilinçsizce girdiği bu macera, dileriz ki en az zararla atlatılır veya işin ehline verilmesi, zarara rağmen istikrar gibi hususların dikkate alınmasıyla faydaya dönüşür.