Ama bir şehrin gelişmesi için bu yetersiz. Çünkü bu şehirde görev yapan idareciler, çoğu zaman zaruretten kaynaklanan bir sebeple göreve gelir. Urfa’ya atanınca evini Urfa’ya getirmeyip, Cuma günü erkenden mesaisini tatil ederek idarecilerimiz var. Liyakati olmadığı halde siyasi sebeplerle idarenin başına geçenler, görevinin öneminin farkında olmayanlar, yetkilerini bilmeyenler, emaneten koltuk işgal edenler ve daha neler...
Neyimiz eksik diye düşünürsek, kavurucu sıcaklar altında serinleyecek yerimiz eksik demek en doğrusu olur. Urfa yaz aylarında cehennem numunesi haline geliyor. İnsanlar gündüz sıcaktan bunalıyor, gece havasızlıktan uyuyamıyor. Yeterince yeşilliğimiz yok. Ağacımız çok az, yeşil alanımız çok az. Belediyelerimiz yol yapımı ve imaret ve sosyal aktivitelerde gösterdiği başarıyı ağaçlandırma, yeşillendirmede ne yazık ki gösteremiyor. Bu işe heves edilmiyor. Oysa Türkiye’nin en bol suyu Urfa’da var. Bugün, filan yere ağaç ekemiyoruz, su olmadığı için tutmuyor diye bir bahanemiz olmamasına rağmen ağaçlandırma yapılmıyor. Genişlemesi gereken orman alanlarımız yıllardır yerinde sayıyor. 40-50 sene önce dikilen ağaçlarla yetinmek zorunda kalıyoruz. Son dönemlerde, 15-20 yıl içinde dikilen ağaçların neşesini ancak bugün alabiliyoruz.
Urfa’yı geleceğe taşımak isteyen idarecilerin en başta yapması gereken, Urfa’nın iklimini değiştirmeye yönelik ağaçlandırma faaliyetidir. Sadece yol güzergahlarına değil, tepelere, yamaçlara, sokaklara, köy yollarına dikilebileceğin kat kat fazlası fidan dikilmeli, bu iş için büyük bütçeler ayrılmalı ve işin sürekliliği sağlanmalıdır. Bir belediye başkanının başlattığı yeşillendirme çalışması, yeni gelenle durmamalı, daha da artmalıdır.
Yaşanabilir bir Urfa için ne pahasına olursa olsun bunu yapmamız şart.