Her şey olması gerektiği gibi;
Doğa olması gerektiği gibi, hayvanlar olması gerektiği gibi,
Dağlar, denizler, okyanuslar olması gerektiği gibi dünyayı bir kararda tutuyor.
Bir kararda olamayan tek varlık insanlık…
Yalanlarla avutur kendini.
Gün gibi aşikar gerçekler kör gözlere, sağır kulaklara, tutmayan ellere haykırır da gerçeği,
Gören gözlerin, duyan kulakların kayıp gider ellerinden tutamazlar Hak olanı,
Aldatır beynini, bu dünya da hep kalacakmış gibi..
Koca bir hiç uğruna savaştığını öğrenmek için,
Ölümü mü beklemeli insanoğlu?
Oysa ölüm yanı başımızda.
Korkuyorum dünyanın sonunu getirecek kin, nefret, kibir, öfke
İnsanlığı tek tek ele geçirecek, dünyanın hakimi olma hırsı,
Kimini para ile, kimini mal, mülk ile ve kimini görünüşte güzellik telaşı ile..
Dünyanın yaratılış gayesi sevginin, boş bir inanç olduğunu insanların beynine titizlikle işleyerek.
Bazen en sevdiğimiz şey elimizden alınır ve hayat imtihan eder insanoğlunu,
İnsanın kendi ile savaşıdır bu.
Fikirlerdir insanı yaşatan, yalanlarla çevrelenmiş bir zihin,
Sonunda yine kendi yalanlarının zincirleri ile bağlar ellerini, ayaklarını
Ve bedenini yokluğa sürükler.
İnsanın görünüşü kalkanıdır, eğer bunu sahte bakışlara hapsedersen ,
Anlamı kalmaz savunduğun dünyanın ve hayata karşı yenilgini
Henüz yaşamadan kabullendirirsin beynine.
Hayatta korktuğu şeyi, insan kendi elleri ile sunar yaşamına çoğu kez,
Gerçekleri görmezden gelmek;
Zihnine oynanan oyunlara boyun eğmektir.
Yalansız bir dünyanın varlığıdır, bedenini huzura erdiren.
Sevgiyle…