Bugünlerde, tüm gerçeklik sosyal olarak inşa edilebilir demek, entelektüeller arasında neredeyse bir klişedir. 
Akademik dünyada süren inanç budur; fakat sokakların telaşlı dünyası aynı kanıda değildir. 
Ortalama kişi çeşitli etiketleri gerçek, somut, doğuştan, değişmez sayar: örneğin bir insan ya beyazdır ya siyah. Irk genetik kaderdir, dahası ırkların farklı yetenekleri ve güçleri vardır. 
Derecelendirilebilirler; en ileri, en uygar olanlar beyazlardır. Bu düşünüşün arkasındaki bilim, her zaman kuşkuludur; fakat sosyal bakımdan güçlüdür. 
Yinede zekanın ırka göre değişip değişmediği konusunda artçı savaşlar vardır.
Kamuoyunun bir kategoriyi tanımlama şeklinin, büyük siyasal sonuçları vardır. 
Eğer bir şeyin doğuştan olduğu düşünülürse, o zaman değiştirilemez de. 
Bir din tercih edilebilir; ırk ya da cinsiyet tercih edilemez. Pek çok insan için, bu birinin yüzündeki burun kadar alenidir. Açıktır ki, “sosyal inşa” ile “gerçeklik” arasındaki denge, her kimlik kategorisi için aynı değildir. 
Birinin “kör” ya da “dişi” olarak etiketlenmesi, bir kişinin “siyah” olarak etiketlenmesinden daha az bir katışıksız sosyal inşa sorunudur. 
Dahası, gerçekliğin hukuksal ya da resmi inşasını hatırlayabiliriz (ve hatırlamalıyız) –sosyal inşanın özgül ve anlamlı bir biçimi.
Gerçeklik nasıl sosyal olarak inşa edilir? Irk, etnisite ya da cinsiyet sosyal olarak inşa edilirse  (ya da çoğunlukla öyleyse), bu süreç nasıl gerçekleşir? 
Bu, yanıtlanması kolay bir soru değildir; fakat yanıt ne olursa olsun, modern zamanlarda bu yanıt, kamuoyunu oluşturan süreçlere dayanmalıdır. 
Bir kişi bir erkek ya da bir kadın olarak doğar; fakat bir kadın olarak doğmuş olmak, çorap yamamaya ya da bulaşıkları yıkamaya mahkûm olmak anlamına gelmez. 
Özgür tercih, siyah, gay, Çinli, Amerikalı, Yahudi ya da marangozun oğlu olmanın sonuçlarından kurtulma hakkı demektir
İnsanların her zaman kimlikleri vardı; dil ve din insanların yaşamında her zaman önemli –benlik duygularının yaşamsal boyutları- olmuştur. 
Fakat kamuoyunda, kim olduğumuz, beyaz mı yoksa siyah mı olduğumuz, İspanyolca mı yoksa İngilizce mi konuştuğumuz, Katolik mi  Müslüman mı yoksa Pentecost mu olduğumuz giderek daha fazla önemli oldu. 
Bunun nedeni, yerel kimliklerin gerilemiş olması ve siyaset ve kültür dramasının ulusal ya da bölgesel bir sahnede oynanmasıdır. 
Halk ortalamasında, gruplar ışık hızıyla oluşur, harekete geçer ve iletişim kurarlar. 
Köy patlar ve parçaları, kırsal alanın her tarafına sıçrar. 
Fakat tercihin önündeki engelleri kaldırma mücadelesi, çoğunlukla grup eylemleri gerektirir ve bu da hareketlenmeyi ve grup kimliğini gerektirir. 
Birlik ve beraberliğimize tehdit oluşturacak durumları her zaman öteleme sağduyusu ile hareket ederek daha güçlü Türkiye için çalışmamız dileği ile..
Sevgiyle...