İnsanların birlikte yaşadığı halk guruplarının birleşme ve bir arada yaşayabilmesi iki şekilde olur, birincisi;  Gerçekçi,doğru gerçeklerinden soyutlaştırılmamış inanç ekseninde birlikte yaşama ikincisi ise ; Yönetim kadrosunda bulunan yönetenin,baskı anlayışına karşı sessiz kalarak, yağcılık ederek, yalaka olarak “ PADİŞAHIM ÇOK YAŞA…” anlayışı ile  herkesin birbirinin kuyusunu kazmaya, jurnallemeye,gününü ve kendini kurtarmaya yönelik bir sistemsiz,sistem ile zorbalığa dayalı,biat anlayışını dayatarak yaşamaya zorlama sonucunda birlikte yaşam, tabi buna yaşamak denirse…!

İnançların özüne,ruhuna dokunmadan,gerçekçi,olduğu gibi,dokusunu bozmadan yaşanılan İnançlar insanların birbirlerine yaklaşımları,yardımlaşmaları,sevgiyi.saygıyı,hoş görüyü,kutsallığı, maneviyatı öğretir.

Ama …; Maalesef gerek ülkemizde,gerekse dünyanın hiçbir ülkesinde inançların devlet yöneticilerinin elinde malzeme olmadığı bir ülke kalmamıştır, bu nedenle inançların içi devleti,halkı yönetenlerin leyhlerine boşaltılarak yozlaştırılmıştır.

Yozlaştırılmış İnanç eksenli yaşam ; Bu inançlar devlet yönetim anlayışlarında kullanılan silahlar olmaya başlayıncaya kadar, ne zamanki maneviyat, devlet yönetme aracı, malzemesi yapılmaya başlandı, işte o zaman, inancın ( adı ne olursa olsun…) içi boşaltılmaya, yozlaştırılmaya,başlanırki buda gerçekteki asıl inancın yerine,devlet yönetimini üstlenin kitlenin,kişinin ( padişahın,kralın, Patronun,vs….) kendi arzu ve istemleri doğrultusunda sahte fetvalar, sahte rivayetler,sahte hikayeler anlatılarak, bu anlatılan sahtelerin tamamıda, inançlı insanların beyinlerine kazınırcasına, günlerce, haftalarca gerek TV proğramları ile, gerek Görsel basın aracılığı ile, gerek ibadet merkezlerinde ( ibadethanenin ismi çokda önemli değildir..)yönetim erkinde bulunan kişi yada kurumların istemleri doğrultusunda inançla ilgisi alakası olmayan uydurma,yalan yanlış fetvalar söylenerek, hatipler tarafından topluma bu kanıksattırılır ve yanlış olan,yalan olan bu tür anlatımların dayanağını da inançların kutsallarına dayanak yaparak yada o inancın inanç temsilcileri ( prof.,imam,şeyh, Dede,baba,papaz vb.) kişiler aracılığı ile konuşturulur, anlattırılır, ve bunlara da belli bir dayatma sonucu, ya astronimik rakamlarla, yada baskılar,tehditler aracılığı ile bu işler yaptırılırsa,toplum asıl ve gerçek inançtan soyutlandırılarak gerçek inancını,maneviyatını unutup/ unutturulup,yalan yanlış anlatımlara ,söylemlere itibar etmek zorunda bırakılır….

Çünkü ; Eğer bir toplumda eğitim,araştırma,sorğulama,yazım, özgür basın,medya kurumları yada yönetim erklerinin istemleri dışındaki bilgilendirme araçlarının önü tıkanır,yasaklanır,ve tek tip haber,basın,eğitim uygulanmaya başlanır ise işte o zaman bu toplumda kokuşmuşluk,çürümüşlük, baş göstermeye başlar, kendisinin dışındaki anlayış,inanç,yönetimlerin hepsinin yalan ve yanlış olduğunu düşünür,tek doğrunun kendi doğrusu olduğunu zanneder,ve bunun sonucunda da yönetenlere karşı,bir söylem,beyan,haber vs. oluşumlar olduğunda da otomatik olarak koruma güdüsü ile haraket ederek “ PADİŞAHIM ÇOK YAŞA..” noktasında, padişahın çıplaklığını görmez,göremez,hatasını, eksiğini,yanlışını idrak edemez, körü körüne,biat etmek zorunda kalır,yada bırakılır.

“ Padişahım Çok yaşa “ nın sonucunda, padişahın yalan,yanlış ifadeleri,yaşam tarzı,yönetim biçimi, arzu ve istekleri, talepleri gün geçtikte toplumlarda bir baskı aracı, bir korkutma ve yıldırma aracı ve nihayetinde de toplumda patlama noktasına kadar gelen davranış bozuklukları ortaya çıkar ki bu durum hiçbir toplum açısından istenmeyecek bir durumdur.

Her iki yönetimsel ve birlikte yaşama araçları doğru,vicdanlı,adaletli,ellerde olmadığı,olamadığı için insanlar öldürülmekte,             faili meçhuller olmakta.,kadın cinayetleri,olmakta,halk yararına, insan yararına,kanunların olmadığı, yapılamadığı yerlerde kanunsuzluklar kanun sayılmaktadır.

Bu duruma gelmeden önce  halkların, insanların,ne kadar yasaklayıcı uygulamalar olursa olsun, okuma, öğrenme,araştırma,sorğulama ve beyinsel yargılama ile  ( Bizlere anlatılan  Doğruların ne kadar yalan yanlış olduğu, yada yine bize gösterilen yalan yanlış beyanların,yaşamların,olayların ne kadar perde arkasındaki doğrularını ) olayların gerçek yüzünü,yaşamın gerçek olanını görmemizi sağlayacaktır.

Çağımız da eğitim hayatın olmazsa olmazlarıdır,bu nedenle, en zor durumdaki insanlar bile eğitim ile yeni bir dünya ,yeni bir yaşam ve yaşanılası bir dünya özgürlüğünü,duygusunu,yaşamak istemektedirler. Eğitimler sonucu,yargılayan,sorğulayan,olayların perde arkasını niçinini nedeni ni araştıran bir bilinç düzeyine erişen insanların, kadın cinayetlerinin sağ-sol çatışmalarının faşist-sosyalist ,müslim-gayrimüslim, çatışmalarının insanoğluna neler kazandırdığını yada kaybettirdiğini görme şansı doğmakta ve her insan kendi çizgisini ,anlayışını konuşarak,söyleyerek ,paylaşarak ve en nihayetinde de ORTAK AKILDA BULUŞARAK, çözmede bulacaktır.

Bunun içinde Eğitimde Fırsat eşitliğinin olması gerekmekte ve EĞİTİM ŞART OLMAKTADIR.

Böylece Padişahım çok yaşa anlayışının yerini Padişah Çıplak anlayışı alacak ,toplumdaki eğitimin semereleri,toplumsal yaşamda,toplumsal barışta ve huzurda ne denli etkili olduğu ortaya çıkacaktır.

Hiçbir Padişah Benden Değerli değildir. “ EN DEĞERLİ OLAN ŞEY İNSANDIR,ve İNSANIN YAŞAMA,YAŞATILMA HAKKIDIR.”

İnsanlar ölmesin,öldürülmesin,kimse Şapşal,hırsız,yalancı Padişahların arkasından biat etmesin,kendi özgür yaşam iradesini başkasının eline teslim etmesin, okusun,araştırsın,sorğulasın,yargılasın ve ortak akılda buluşsun… 

                               Sevgilerimle ve Aşk ile………