Her insanın kendince bir bakış açısı ve haklı yada haksız yanları muhakkak bulunur. Zaten bu farklılıklar olmasa insan olmanın düşünebilmenin, yargılayıp sorgulayabilmenin mantığı kalmaz o zaman  zaten yoksun demektir.
Var olduğumuza göre  bakış açısı farklılıklarımızda doğal olmalı ve saygı duyulmalıdır ama, kıssadan hisse derste alınmalıdır. (  Herkes herkesten. )
 
Bu bağlamda 1.kasım 2015 Milletvekilliği seçimleri öncesi 7.Haziran 2015 seçimleri ile  aralarındaki ayrıştıran etmenlerden ziyade, seçmen bu seçimlerdeki farklılıklar nedeni ile kimlere ne söyledi ne istedi. Önemli olan sayısal çoğunluk değildir önemli olan halkın iradeye ilettiği yada  diğer deyimle iktidara ve muhalefete ilettiği mesajlara bakalım, Bakış açımızdan.

7.Haziran  Seçimlerinde  AKP nin oylarındaki  düşüşüsün ve bu oyların HDP yede yansıma bulmasının ana  sebebi, AKP nin yolsuzluk,Hırsızlık, para kutuları, dini inançları istismar etme,elde kur”an dilde yalan, ayrıştırmalar,  kullanılan dil ve üslup genel hatları ile  bunlar ve en önemliside Türkiye Cumhuriyetine hiç ama hiç uymayacak olan Başkanlık sistemi.

HDP ye oyların ( emanette olsa ) %7.8 yada %8 lerden %13 ve daha yukarılara çıkmasının perde arkası, Birlik ve beraberlik, Hak ve özgürlükler, eşit yurttaşlık,inanç ve dil özgürlükleri, kan ve katliamlara son verilmesi, alın terine ve emeğe yönelik hırsızlık, yolsuzluk ve talanın önüne geçmek için yapılması vaad edilen söylemler ve en güzeli de Kullanılan birleştirici kaynaştırıcı dil, üslup. Kırmadan, dökmeden,ötelemeden. ( Türkiyelileşmek. )

CHP ve MHP kanadında Cumhuriyet tarihinde çok partili sisteme geçiş dönemeci olan 1946 lı yıllardan bu yana değişmeyen, değiştirilemeyen dil, parti merkezi ile tabanı arasındaki uçurum farkı ve  söylemlerinin hep  ulusalcı, etnik kimliğe dayalı, Milliyetçilik ama, milliyetçiliğin vatan severlikle ilgili değil de  ırkçılıkla kafatasçılıkla ilgili  kısmının  milliyetçilik kavramının içinden sıyrılarak tek ırk, tek dil etnik anlayışına büründürmesi ve birbirinden farklı imiş  gibi görünseler de aslında tıpkısının aynısı olmaları. ( Cumhurbaşkanlığı seçimleri örneğinde olduğu gibi..)
Gel gelelim. 1. Kasım 2015 Seçimlerindeki halkın yani iradenin iktidara ve  muhalefete verdiği yada bu sonuçtan alınması gereken mesaj ( bakış açımızdan.)

AKP.. Her ne kadar  son süreçte ki üç aylık zaman dilimi içerisinde  Şehit cenazeleri,din siyaseti ve  etnik ayrım gibi siyasi kavramları  içinde barındırsa da  hatta Başkanlık sistemi gibi  kaldırılamaz bir talebi göz ardı etmese de bunları meydanlarda çok fazla dillendirmeden  Hükumet olmanın verdiği ekonomik kazanımlar. Cumhurbaşkanın da bir siyasi parti gibi  ( kendisi ne kadar ben  tarafsızım dese de ) tarafgir bir anlayışla ve  kendi ismi etrafındaki kendi deyimi ile paralel yapı ile  sorunu olanların, Milliyetçi muhafazakarların, kırgınların, küskünlerin, milletvekilliği sıralamasındaki  bir önceki yersiz aday gösterilmelerin yeniden düzenlenmesi ve  Suruç, Dıyarbakır ve Ankara Katliamlarını kendi lehlerine kullanar8ak yapanların Terörist guruplarca ortaklaşa yapıldığı burada  sütten çıkmış ak kaşık misali IŞİD ve yerli yanaşmaların kendi destekledikleri beslemeleri olmadıklarını ( son süreçte terörist söylemleri ile dışlamaları,..) göstermelikte olsa   son günlerde intihar bombacıları nın fotoğrafları ile birlikte isimlerini  yayınlattırmaları ve birde  WANTED…( aranıyor….! ) el ilanları dağıttırarak suçlu yu bulduklarını kendilerinin kullanıldığını, onlardan  bu hareketi tavrı beklemediklerini(  Nankörlük …! ) söyleyerek ima ederek kendilerini  halkın gözünde temize çıkartmalarını ve dillerini değiştirmelerini, özellikle  Güneydoğu da ( diğer deyimle  Kürt halkının yoğun olarak yaşadığı, onların söylemlerine göre Kürdistan bölgesine ) yapılan çıkartmalar, verilen vaadler, yapılan aşiret,koruyucu, muhtar görüşmeleri, ekonomik kazandırmalar gibi bir çok faktörde ve en önemlisi de Canını, oğlunu, kızını, babasını, kocasını kaybeden  gerilla, asker, polis  ailelerinin artık yeter, bu kan, göz yaşı dursun demelerine zemin hazırlattırılacak olayları   HDP nin bir türlü  ben resmi bir siyasal partiyim mücadelemi  siyasal zeminlerde veriyorum  dili yerine  “ sırtımızı PYD ye dayadık, Gücümüzü onlardan alıyoruz “ kelimelerinin  kendilerine birer büyük malzeme yapılarak  kendilerine gelecek saldırılarda iyi bir kalkan  görevi olması da  halk üzerindeki  bu  politikanın bir  kaybeden- kazandıranı olarak görmekte fayda vardır.

Ama ; AKP nin  % 49.5 oy almış olması  partinin başarılı olduğu anlamını ifade etmez, Önümüzde hızlı geçecek dört yıllık bir süre var…………!

CHP ve MHP yönünden zaten aynı tas aynı tarak misali, sayın bahçelinin Yok”ları oynaması her teklife kapalıyız,  “ kırmızı çizgilerimiz var “ Yahu Allah aşkına   Sizler Milliyetçilik ile ırkçılığı birbirinden ayrıt edemedikten sonra  içinizde bulunan Arap ,Kürt, Türkmen ,Zaza ve Diğer etnik kimlikteki insanlar sizin gibi olmak zorundalar mı, Milliyetçiliğin vatanseverlik olduğunu ırkçılık yönünü bir taraflara bırakma zamanının geldiğini hatta geçtiğini görmezden gelerek nereye varmayı düşünüyorsunuz. Her kes kendince milliyetçidir ama kafatasçı değildir. Yanlış olan bu Sizler-Bizler  Türkümüz ile Kürdümüz ile,Arabamız ile Türkmenimiz ile Zaza mız ile  bu ülkenin Vatandaşları ve gerçekleri değimliyiz ne demek tekçilik ( Böyle devam ederseniz ve %10 barajıda kalırsa   vay halinize ..…?

CHP  kanadı da her ne kadar söylemlerinde eşitlik, özgürlük. Ekonomi, .arış dese de içindeki o paletli Asker ruhunu atamadığı için halka, sivile inemediği için kurucusunun halen daha kendilerini koruyup kolladığını zan ettikleri için, ulusalcılık ( aynı tekçilik mantığı, asker, postal,Darbe mantığı ) olgusunu bir tarafa atamadıkları için Ülkenin rahat içerisinde huzurum bozulmasın kim gelirse gelsin anlayışındaki  belirli bölgeler dışında Son yirmi belki de daha fazla  süreden berri aldıkları oylara bakıyorsunuz en yüksek zamanlarında bile % 30 lar seviyesinde

iken bu gün düştükleri durum % 25 ler seviyesinde dir. Kendilerini göz den geçirmeleri değiştirmeleri, güncellemeleri, yada ne bileyim bilgi teknoloji delyimi ile Formatlandırmaları gerekmiyormu…?
İŞTE GEL GELELİM HDP ye..; 7 Haziran seçimlerindeki  % 5-6 puanlık bir artışın birnden bire gerisin geri düşmesi ve son viraj da Yurt dışından gelen oyların sayesinde Pota altına inmekten kurtularak Meclise Milletvekili sandalyesi bulabilmenin  sebepleri ( Bakış açımızdan..)

Evet  Parti genel başkanı Selahattin Demirtaşın vizyonu, konuşması, uslübu tatlı dili tüm topluma halka kendini sevdirmiş kabullendirmiş olmasına karşılık eş Başkan Figen Yüksekdağ ın bilinçli mi (…? ) bilinçsiz mi söylemleri soğuk duş etkisi yaratarak ayrık düşünmeleri ( düşünmek normal, uygulama farklılıkları ) toplumda acaba..? sorusu sorulmasına neden olmakta,  Bırakın ülkenin batısını kendi Kürt bölgelerinde yaşayan vatandaşlarımızın içerisinde bile  ya bu kadın ne diyor,Bizler ülkenin bölünmesini, kardeş kanının dökülmesini istemez iken  nereden çıktı bu “ biz Sırtımızı PYD ye dayadık, gücümüzü  bilmem kimlerden alıyoruz..! “  biz gücümüzü Demokrasiden oylarımızdan ve halkımızdan almalıyız, kendimize güvenmeliyiz, neden başkaları…? Sorusunu gündeme getirmiştir.

Bu konu taraflarca  çok iyi kullanılmak sureti ile  ters yüz edilerek amacını ve maksadını aşan bir üslup ve dil haline getirilerek eksi hanesine geçmiş  oldu. Türkiyenin Gerek doğusunda gerek batısında  kaç milyon Kürt,Zaza, Türk ve Türkmen ve diğer azınlıklar yaşamakta bunları birbirinden ayrıt etmek, soyutlamak mümkün mü,  bölgesel anlamda belki Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı  Türklerin yoğunlukta yaşadığı bölgeler olarak söylenebilir ama, gerçekte orada  kimlerin ne kadar çoğunlukta olduğunu  nasıl ispatlayabilirsiniz ki…? Hangi kürt ailesinin içerisinde arap,Türkmen, Zaza gelinleri yoktur, yada tersi Hangi Türk ailesinin içerisinde Kürt,.Türkmen,.arap,Zaza gelinleri dolayısı ile çocukları yoktur ki, bunu ayrıştırmak o kadar kolay mı ne zan ediyorsunuz ki..? Haksızlıklar, ötekileştirmeler, kırıp dökmeler, Yok saymalar, inançlarını kabul etmemeler farklı bir mücadele alanı, ama insanları kesin çizgilerle ayrıştırmak, bölmek ve biz bilmem gücümüzü nereden alıyoruz  e karşı taraftakilerde bizde gücümüzü şuradan alıyoruz diyorlarsa..( ki yapılanlar bunun göstergesi gibi..) haydi gelde işin içinden çık.
Bu mücadelenin fikir babası, öncüsü lideri nin 199 larda, 2003 lerde 2005 lerde  söyledikleri, röportajları,yazdığı kitapları, anıları bunları biraz irdeleseniz biraz okusanız ve Newroz mesajlarını biraz derinlemesine düşünseniz bu sözlere ve uygulamalara gerek kalmayacak amma  hani bir laf var “ Kraldan çok kralcı olmak “  yapmayın, Halk size bu kadar güvenmiş ken bu kadar inanmışken, Türkiyelileşmek, Türkiyenin tamamını kucaklamak, etkileşmek, paylaşmak ve kabullenilmişlik varken…!

Siyasi merkez ile Yerel yönetimlerin birbirlerini o kadar hiç tanımıyor olmaları da ayrı bir özellik, merkezden gelenlerin yerellerdeki üç beş  insanla haşır neşir olması ve bunların dışındakilerle yapılan istişarelerin,   anlatımların, yorumların, hiç ama hiçbir değerinin olmaması,. Fikir ve düşüncelerin karşılık bulmaması, sadece ve sadece “ Dar dükkan anlayışı “  lunpen vari takınılan tavır , ama göstermelik “ Proleter “ hareketler hiç de inandırcı olmuyor biliyomusunuz., Merkez idare  sizler gönderdiğiniz  temsilcilerinizi ( sizler adına temsilen hareket edenleri ) demokratik bir olgu ile  irdeleyebiliyormusunuz, Sorgulayabiliyormusunuz, yoksa bunlar ne yapmış ise doğrudur mu diyorsnuz. İşte tamda yanlış burada,Çünkü ; gerkçekler size yansıyanlarla hiç ama hiç ilgili ve alakalı değildir. Yani ahbap çavuş ilişkilei, at gözlüklerinin çıkartılmadan aynı tekçi  ( başka pencereden bakamama hastalığı ) ve  gelinen malum son.

Son olarak da  HDP Türkiye Cumhuriyeti  Anayasasına göre kurulmuş diğer partilerden hiç ama hiçbir farkı olmayan hatta bana göre daha özene bezene, daha itinalı, daha derli toplu ve daha,inançlı, vatansever,halkçı, demokrat bir halk hareketi ( arz-talep nedeni ile oluşmuş olması nedeni  ile ) siyasal zeminlerde mücadelesini Hukuk çerçevesinde yeri geldiğinde haksız ve yanlı hukuka karşı gelerek değiştirme mücadelesi içerisinde ayrımsız birleştirici eşit hak ve özgürlükler noktasında tamamlayıcı bir çizgi anlayışında olması  gereken ve olabildiğinde hareket eden bir siyasal Mekanizma. Ama ; Türkiye halklarının gerçekliğini, ülkenin sadece Batı dan yada Doğu dan ibaret olmadığını bir bütün olduğunu görerek  İllegal oluşumlarla olan görüşmeler ( yapılması gereli ve şarttır. Ama onların sözcüsü olmadan, onların emrine girmeden ) ve sonrasındaki argumanlar, söylemlerde kullanılan dil,  kullanılan dil ile hareketlerdeki inandırıcılık ve  İllegal bir oluşumun  gözü kulağı  olup onların isteklerine göre emirlerine göre değil kendi çizginle onları senin Meşru  mücadele zeminine çekerek sana uymalarını sağlayarak bu  birliktelik, beraberlik ve Türkiyelileşmek temellerinin bu şekilde atılması gerektiğini hiçbir zaman göz ardı etmeden ama, haklı mücadeleden de asla yılmadan vaz geçmeden yapmak.

HDP nin   Güçlü bir muhalefet olması ülkem adına çok ama çok şeyleri değiştirir, ama  barajın altında kalması  da  tersine oluşumları getirir.

Bu saaten sonra herkes şaqkasını önüne koyup, iktidarı ile muhalefeti ile iyi düşünmeli ve  yolunu çizgisini buna göre belirlemelidir, Yukarıda da söylediğim gibi, Hızlı geçen bir zaman ve Dört yıllık bir süreç ya sonrası.........

Lütfen Bakış açımızdan dolayı, sürçü lisan etti isek af ola.    

Aşk-ı  Niyazlarımla….