Gerek dünyada gerekse ülkemizde uygulanan seçim sistemleri gizli oy açık tasnif sistemine dayalı,halkın ,bireyin hür iradesi ile kendisini temsil ettirme noktasında irade beyanını ortaya koyarak oy”unu kullanarak yani seçim sandığına giderek (….! ) gerçekleştirlir.
Ancak seçim sandığına gitmeden önce oy”unu kullanacağı kişi, kurum ve partinin veya STK nın bulunduğu makamda, mecrada kendisini yani halkı ne kadar ve nasıl temsil edeceğini bilmesi en doğal hakkıdır. Dünya konjöktüründe,geri kalmış ve üçüncü dünya ülkeleri hariç ,temsiliyetin engellenmesi noktasında en yüksek baraj ( TEMSİL EDİLMEYE ENGEL.)sistemi anayasa ile seçim yasaları ile Ülkemizde uygulanmaktadır, dünyada en fazla seçim barajı uygulaması % 5-6 lar seviyesinde iken ülkemizde halen %10 larda dır, bütün siyasal partiler en baştada iktidar partileri ( muhalefette oldukları zaman ) bu durumdan şikayetçi iken ne hikmetse bir türlü bu barajı al aşağı edemiyorlar,yada etmiyorlar.
Ülkemiz gerçekleri gös önüne alındığında tüm halkın bu % 10 barajı nedeni ile temsil eşitliği olduğunu düşünebiliyormusunuz…? Gerçekleri görmek ve söylemek gerekiyorsa bu mümkün değil.Çoğu inançsal ve etnik kesimler bu vesile ile temsil noktasında olamamakta ve kendilerini temsil edeceğini söyleyen,seçim meydanlarında bol bol naraa atan,vaadlerde bulunan X partisinin adaylarının “ Ben Seninde de vekilinim “ söylemi “Köprüden geçene kadar” anlayışı ile seçim süreci içerisinde kalmakta ve o benimde temsilim,vekilim olduğunu söyleyen ……ler Meclisin rehavetine,büyüsüne kapılarak Ceylan derisinden koltuklara, kıçtan ısıtmalı makam araçlarına oturuncaya, ömür boyu hayat garantisi, süper emeklilik,tüm aşiretine,ailesine sağlık güvencesi sağlanıncaya kadardır. Sonrası “Geçti bor un pazarı sür eşşeğini niğde ye “ anlayışı ile iş işten geçtiği için öteki inançlar ve halklar yine avuçlarını yalamakta, yine talep ve istemleri başka baharlara kalmaktadır.
Bütün dünyada esen demokratikleşme rüzgarları, halk hareketleri ülkemizde de etkisini göstermekte ve resmi makamlar, ideolojiler iktidarlar ne kadar barajı kendilerine kalkan yaparlarsa yapsınlar, ne kadar bunun arkasına saklanırlarsa saklansınlar “ Korkunun ecele faydasının olamayacağını “ görmezden gelemiyeceklerini anlamalıdırlar. Artık ülkemde insanlar uyanıyor, artık ülkemde feodal ağalar, patronlar, aşiret reisleri,zengin kodamanlar kendi zurnalarını istedikleri gibi öttüremeyeceklerini tüm öteki halklara ve inançlara yayılan özgürlük meşalesinin ateşi herkesi sarmalamış, inanç özgürlüğü, dil özgürlüğü, kadın özgürlüğü, engelli hakları,LGBT hakları, gayrimüslim hakları ve inançları artık sanki el birliği yapmış çasına kendi kimliklerine ve inançlarına sahip çıkarak tüm barajları yıka yıka ortadan kaldırmaya başlamışlardır.( istediğiniz kadar % 10 barajını kaldırmayın.) Bu baraj halkın iradesi karşısında zaten kendiliğinden sökülmüş, yerle bir edilmiştir.
Bir şemsiye altında ama hiç kimsenin tekelinde olmadan kendi özgür kimliklerini bulmaya, inançlarını yaşatabilme, dillerini yaşatabilme mücadelesi ile hem fikir olmuş, resmi ideolojinin köhnemiş, yozlaşmış,yozlaştırılmış uygulamalarına karşı halk uyanmıştır, artık körün gözü açılmış, insanlar kış uykusundan kalkmıştır, yüzyılın gerisinde kalan insanlık dışı anlayışların, yönetimlerin artık insanları durdurma şansı kalmamıştır.İnsanlar, inançlarının,kimliklerinin,dillerinin özgürlüğüne susamış,yaşamına susamıştır.
Kendine, ideolojisine,halkına,inancına güvenen hiçbir halk için barajlar engel değildir.Olamaz,olmamalıdır,olamamıştırda. Halk beyinlerde yaratılan baraj algısını kendi iç dünyasında yıkmalıdır, yıkacaktır. Hiçbir baraj insanın özgürlüğünden,inancından,yaşam hakkından daha önemli değildir.Olmamalıdır.
Bu nedenle; gerek 2009 gerek 2011- gerek 2014 Belediye başkanlığı,milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve en nihayetinde de 2015 milletvekilliği seçimlerinde 2009 öncesi düşünsel yapılanmalar tamamen adres değiştirmiş, ve değiştirecektir.Hiçbir etnik kimlik yada inanç artık hiçbir partinin arka bahçesi, oy deposu, kalesi değildir, tüm duvarlar,engeller aşılmıştır ve aşılacaktır.Burada hiçbir gayrimeşruu fiil yada olayla karşılaşmadan tamamen doğaçlama,deneme yanılma yöntemi ile halklar,inançlar kendi derslerini almışlardır.
Bu nedenle ; 2015 milletvekilliği seçimleri Ülkemiz için bir dönüm noktası bir kader çizgisinin ya özgürlükçü Radikal demokrasiye geçişin yolunu açacak yada 15. Yüzyıl anlayışına haps olunarak Muaviye yönetimi ile ve Meksika vari Başkan-Kral sistemi ile hasbihal olacaktır. “ Ben ne dersem o olur “ yönetimi ile karşı karşıya kalınacaktır.
Bu günden sonra ülkemiz de ki yaşam çizgisi AKP ve HDP çizgileri üzerinde şekillenecektir, ister kabul edelim, ister etmeyelim,gidişat,suskun konuşanlar,düşünenler,sesiz halk herkes bu noktada ortak payda olarak bunu görmekte ve buna görede gardını almaktadır. Bu şu demek değildir, bu iki siyasi akımın dışındakiler olmayacak, tabikii ki olacak tabiki seçilecekler ama esas akım ve yönetim çizgilerini bu iki çizgi belirleyecektir.
Bu bakımdan,Bundan önce siyasi eğilimi ne olursa olsun, inancı,çizgisi, ideolojisi ne olursa olsun hangi parti yada partilere oy vermiş olurlarsa olsunlar 2015 Yılı Millitvekilliği seçimi için sandığa gidecek Oy kullanacak seçmen iyi durumu iyi okumalı,iyi irdelemeli, İNSANLARININ ÇIKAR ve MENFAATLERİNİ,HUZURUNU,BARIŞINI,KENDİNİ TEMSİL EDEBİLECEK BİR SİSTEMİ SEÇECEĞİNİN BİLİNCİ İLE HARAKET ETMELİDİR,
Seçim sandığına gidecek olan her seçmenin önce kendi kendine şunu sorması lazım..; Ben inancımı doğru olarak yaşamak istiyormuyum, Ben kendimi doğru olarak özgür bir birey olarak vatandaş olarak temsil ettirebiliyormuyum, Ben kimliğimi gizlemeden saklamadan özgürce kendim olarak yaşayabiliyormuyum. Sorularının cevabını kendi kendine, ailesi ile, çevresi ile toplumu ile halkı ile inanç önderleri ile toplum liderleri ile sorgulayarak,araştırırak, irdeleyerek cevabını bulacak , bu sorulara bulacağı cevaplar neticesinde sandığa gidecek ve sandığa gittiğinde de ,sandıktan çıkacak olan sonucun kendisinin gelecek yaşam haritası olacağını kabullenerek oy”unu kullanacaktır.
Ülkemizde yeni yüzyıla damgasını vuracak kader çizgisini bu 2015 yılı Milletvekilliği seçimleri belirleyecektir. Gönlümüzden geçen ve herkesimin de hararetle arzuladıkları Yükselen trendler, vizyon,hitabet,halkla kucaklaşma,sorunların çözümü noktasında ortak akıl üretme,radikal demokrasi ,ötekileştirmeden,birbiri ile barış ve huzur içerisinde eşitlikçi,eşit temsiliyetçi, ötekileştirilmelerin olmadığı, hiç kimsenin yek diğerine karşı siyasi düşüncesinden,ideolojisinden, dini inancından, etnik kimliğinden dolayı düşmanca bakmadıgı bir dünya. İşte istenen özlenen bir dünya bu olmalıdır. Bu fikir ve düşüncelerle halkımızın özellikle de reha halkının daha akılcı,daha demokratik,daha özgür düşünceler besleyerek adım atacağını ve OY “unu buna göre kullanacağı inancı ve umudu ile ,,,,, Ozan isyani nin bir Beyiti ile Bitiriyorum. “ Bombaların atılmadığı, İnsanların satılmadığı Bir dünya istiyoruz”
Sevgilerimle ve Aşk ile…….