Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün 57. yılı…
Babıâli’de ‘Dokuz Patrona’ karşı 10 Ocak 1961 günü eylem yaparak “Çalışan Gazeteciler Bayramı” günü hakkını kazanan gazetecileri rahmetle anarak “Çalışan Gazeteciler Günü” kutluyorum.
Değerli okurlarım, ilk yazım da Urfa Medyasının içinde bulunduğu durumu biraz sizlerle paylaşmak istiyorum. 4 Tv yerel kanalı, 8 yerel Gazetesi, ve onlarca internet haberciliğinin yapıldığı Şanlıurfa’da ‘Gazetecilik’ mesleğini yapmak büyük ustalık ve kabiliyet ,cesaret ister…
Şanlıurfa’da Gazeteciliğin amacından saptığını düşünüyorum. Benim bildiğim "halk için gazetecilik" Urfa’da bazıları tarafından ayaklar altına alınmış durumda. Bu meslek kimilerince para kazanmak için, belli çıkar gruplarına yaranmak ve reklam koparmak için yapılıyor. Hiç kimsenin halkın düşündüklerini ve sıkıntılarını yetkililere taşıma gibi bir niyeti olmadığını gözlemliyorum.
Gazeteciliği bu hâle getiren gazetecilerdir, hükümetler ve yöneticiler değildir. Siyasileri, seçilmişleri, atanmışları, STK’lar, iş dünyasını kısacası herkese yalakalık, Gazeteciliği bu hale getirdiler
Türkiye’de olduğu gibi Şanlıurfa’da da Gazetecileri denetleyen bir mekanizmada yok.
Urfa’da çok sayıda Gazetecileri temsilen açılan tabela dernekleri var. Bu Meslek örgütlerinin de herhangi bir faydası olduğunu düşünmüyorum. Sadece Tahir Gülebak Başkanlığında ki Cemiyet aktif. "Ayda bir lokale gidelim, her yılbaşında birbirimize ödül verip alkışlayalım, Valiyi, Belediye Başkanlarını, Siyasiler, abone olan STK’ların" ziyaret faaliyetlerinden başka bir şey yok. Hele bazı Dernek başkanları var, mesleği bitirdiler, birde bugün müftülük eşliğinde Mevlit okutacaklarmış. Gazeteci Mehmet Şansal’ın Facebook’taki yorumu her şeyi özetliyor.
Gazeteciliğin artık meslek olmaktan çıktı.Gazeteciliğe yönelik bir yaptırımın olmamasından, çürük ile sağlamın ayırt edilemez hale gelmesinden herkes yakınıyor. Mesala "yalan haber,İftira atan ‘ dernek Başkanı, Şantaj yapan Paratullahçı Gazeteciye yönelik "özel" bir yaptırım yok. Baro Avukatları, Tabipler odası Doktoru, öyle veya böyle bir şekilde üyelerinin etik olmayan hareketlerine karşılık, yaptırımlara yönlenebiliyorlar... fakat aynı şeyi gazeteci için söylemek mümkün değil. Urfa basını, özellikle son on yılda hızlanmış bir şekilde kamuoyu nezdinde cazibesini ve güvenilirliğini alaşağı etmiş durumda. Kısacası bazıları toplum tarafından bir yok hükmündeler…
Herşeye rağmen Gazetecilik mesleğini şerefiyle ifa etmeye çalışanlarda yok değil, Urfa’da Ajanslar, GTV, Urfanatik, Damga, Yeniurfa, İpekyol, Urfahaber.net,Urfastar gibi İnternet ve Gazetelerin sahip ve çalışanlarının kamuoyunda saygınlıklarını koruduklarını söylemekte yarar var.
Gerçekten gazetecilik mesleği, ‘tetikçilik veya vurucu güç’ olmak kurtulmalıdır. Bu mesleğe saygınlık gerekiyor. Bunun için bazı isimlerde üzerine düşeni fazlasıyla yapmalıdır. Daha düne kadar, Hükümete, seçilmiş siyasilere, Bürokratlara, İş adamlarına elinde ki medya gücünü kullanarak şantaj yapan FETÖ’nün tetikçileri, ‘paratullahçı’ sözde Gazeteciler, son dönemlerde yeninden canlandılar. Geçmişte yaşananları bilmeyen Urfa’nın yöneticileri, O zaman bir ‘ bilenden’ bunları sormalılar.
Urfa’nın en yetkili ismi, Kuşkusuz Vali Abdullah Erin’dir. Vali Erin ,başta olmak üzere,Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Emniyet müdürü Veysel Tipioğlu, ve özellikle siyasiler,
‘FETÖ’CÜ, PARATULLAHÇI, YALAKA, ŞANTAJCI, İFTİRACI,’ Gazetecilere biraz mesafe koymalılar. Bu kişiler OHAL sonrası yine Urfa'nın temel taşlarıyla oynarlar.Urfa'da hakaret etmedikleri, şantaj yapmakdıkları kimseyi bırakmazlar. Siz, bunlarla mesafe koymazsanız, aksi takdirde, bu kutsal mesleği şerefiyle ifa eden Gazetecilerin günahı alırsınız.
Bugün 10 Ocak Çalışan gazeteciler günü, bu anlamlı günde Urfa basının büyük çoğunluğu Çalışan Gazeteciler cemiyeti çatısı altında toplayan Cemiyet Başkanı Tahir Gülebak ve yönetimini düzenleyeceği etkinlik için kutlarım.
Yeniden görüşmek dileğiyle…