Çocuklarımız ilgi ister, şefkat ister, huzur ister.
Çocuklarımız bir hamur misali şekillenmeye muhtaçtır. Mahir ellerde güzel bir şekle bürünebilmedirler.
Çocuklar ihmale gelmez, boşluğu gördüler mi kontrolsüz dalarlar.
Biçimde göz alıcı ama içerikte berbat olan mekân ve atmosfere hemen kapılırlar.
Hele büyük kentlerde bu durum küçümsenmeyecek kadar vahim bir hal alıyor.
Gelin görün ki her çocuk sıcak bir eve ve yuvaya sahip olmayabilir. Her ne sebeple olursa olsun “çocuk” sokakta kalmayı hakketmiyor.
Bir bakıyorsunuz trafik ışıklarının olduğu yerde camı silenler, bir bakıyorsunuz mendil satanlar…
Bu açıdan şehrin büyümesiyle birlikte beraberinde getirdiği problemlerin başında sokak çocuklarıdır. Başıboş ve gayesiz gezen çocuklar…
Bir de bunları zehirlemeye çalışan zihniyet…Ya dillendirilmeye zorlanmış ya da zararlı maddeleri kullandırmaya itilmiş.
Haberlere bakıyoruz; uyuşturucu ve madde bağımlığından birçok çocuğun hayatı zehir olmuş.
Bu illetten kurtulamayan çocukların anne be babalarından feryatlar hep yükseliyor.
Madde bağımlılığıyla ilgili istatistiki açıklamalara bakınca ürkmemek elde değil.
Hatta bu madde bağımlılığından hayatını kaybeden genç fidanlarımıza şahidiz.
Oysa her çocuğun gözüne baktığınızda çok şeyi ifade ettiğini göreceksiniz: “Benim de güzel ve düzenli hayata ihtiyacım var dercesine gözyaşı döküyor müptela olanlar.Kurtarın!diyor.”
“Elimden tutun, terk etmeyin beni, bana imkân verin. Göreceksiniz ne yeteneğe sahibim. Fırında çalışabilirim, sanayide çalışabilirim, okul okuyabilirim, büyük adam olabilirim…”
Geç olmadan bu feryada kulak verilmeli, bu yaraya el atılmalı.
Sivil ve kamu kuruluşları el ele bu problemin teşhisini ortaya koyup tedaviye geçmeleri gerekir.
Gençlerimiz giderse geleceğimiz de gider Allah muhafaza.
Haydi, başlayalım güzel günleri çizmeye.