Şöyle bir maziye dönüp baktım. Tam 16 yıl olmuş maarif sahasında koşuşturmayı. Dile kolay. İnanın her eğitim öğretim yılının başında aynı heyecan ve duygularla yeni bir öğrenci yeni bir veliyle tanışmayı bekliyorum. İlk haftada tanışmalar, tebrikler, alışverişler gerçekleşir. Sonrasında tamamen öğretmen ve öğrenci arasında kalan bir dönem başlıyor.

İşte bu minval üzere eğitim öğretimde gaye ne olmalı, nasıl olmalı üzerinde gerek on altı yıllık tecrübe gerekse bu alanda yaptığım araştırmalara veya okuduğum kaynaklara istinaden eğitimde maksat ne olmalı üzerine birkaç kelam arz etme ihtiyacını duydum.

Yeni neslin öğretim ve eğitimini üstlenen kim ise anlattıkları ve davranışları toplumun idealindeki örnek rol modeline ma’tuf olmalıdır. Talim ve terbiye kavramlarının içi iyi okunarak, terbiyeyi(eğitimi) verirken öğretimi (talimi) ihmal etmemenin yanında öğretime ağırlık verirken de eğitimi(terbiyeyi) ihmal etmemek gerekir. Gaye öğrencilere olumlu davranış kazandırmaktır. Bunun yanında çalışma metotlarını ona sunup hedefine doğru gitmesini sağlamaktır.

Uzmanlar çocukların dimağını boş bir levhaya benzetirler. Ne yazılırsa çizilirse onu gösterirler. Öyleyse bize emanet edilen öğrencileri fen bilimlerinin yanında ruhen birer abid(kul) olduklarının bilincini de vermeliyiz. Eğer annesine babasına, çevresine karşı sorumlulukların yanında evrad ve ezkar konusunda da yetiştirilmezse Allah muhafaza enaniyetler ve kontrolsüz davranışlar hortlar. Ardından nereye doğru gittiği bilmeyen başıboş bir nesil karşımıza çıkar.

Hem inancımızda hem eğitim sistemimizde eğitim ve öğretimin ilk amacı iyi insan yetişmek var. Yoksa öğrencileri sadece bilgi deposu haline getirip ve robot gibi hareket eden bir nesil yetiştirmek değildir.

Günümüzde bazı gençlerin bozulması ve kötü alışkanlığa bulaşması ruhen ve fikren birer ideal insan tipine sokamamamızdandır. Gençlerimizi yıllar yılı kaybettiği iman gücüne kazandıracak fedakâr ve emin ellere çok muhtacız. Bu şuurla hareket edecek öğretmenlerimizin çoğalmasını diliyoruz. Zira maddiyatı hedefleyen ve makam peşinde olanların bunu başaramayacağını bilmeli, Peygamber mesleği olarak nitelenen kutsi bir vazifeyi icra ettiğini idrak edenler başaracaktır. Sabırlı, müsamahalı, kabiliyetli, olan; çevreye faydalı, yüzünde pırıltı, fıtratında tatlılık konuşmasında çekicilik, davranışlarında uygunluk olanların yeni nesli istenilen düzeye getirecektir.

Öğretmenlikte yanlış olan katılık duruşuyla öğrenciye bir şey verilemeyeceğini unutmamalıyız. Yüzünde tebessüm olmayan bir öğretmen bir şey yapamaz. Karşısındakine bilgiyi veremez, nasihati veremez. Şu yaşanılan hikâyeye bakıp güler yüzlülüğün önemini anlayabiliriz:

Açtığı bal dükkânına kimsenin gelmediğini, müşterilerin sirke satan yan taraftaki komşusuna çok geldiğini ve bunun nedenini öğrenmek isteyen kişiye dostu şu cevabı vermiş:
“Sen bal satıyorsun ama yüzün sirke satıyor. Komşun ise dükkânda sirke satsa da yüzü bal satıyor”

Öğretmen daima ümit vermeli, az konuşup karşısındakine kapsamlı vermeli. Karşısındakinin karakter ve anlayış seviyesine göre yaklaşmalı, ona göre ilgi göstermeli.

Unutmayalım, “her alanda olduğu gibi eğitim öğretim faaliyetlerinde de ana unsur ihlâs olmalı”

Yeni eğitim öğretim yılı hepimize hayırlı olsun.