Bursa hakimiyet gazetesi köşe yazarı Namık göz AK Parti'nin başarılı siyasetçisi Artvin milletvekili Faruk Çelik'i kaleme aldı.

2 dönem Şanlıurfa'da milletvekilliği yapan ve o süreçte bakanlık yapan AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik, Bursa'da iftar yemeğine katıldı.

Bursa Kültürpark'ta vefa yemeğinde Bursalılarla bir araya gelen Faruk Çelik, önemli konuşmalar sarf etti.

Bursa hakimiyet gazetesi köşe yazarı Namık Göz, Faruk Çelik ile ilgili şu düşüncelerini makalesinde ifade etti.

İşte o makale...

Parlamenter sistem döneminde Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Devlet, Tarım ve Orman Bakanlığı görevinde bulunan AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik, Türkiye’nin en deneyimli siyasetçilerinden biri.

Çelik, dün akşam Kültürpark’ta birlikte uzun yıllar birlikte görev yaptığı partili arkadaşlarına Kültürpark’ta verdiği vefa iftarında, bizzat tanıklık yaptığı yakın tarih Türk siyasi hayatının iki önemli olayını anlatarak, gün yaşanan gelişmeleri yorumladı. İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası yaşanan olaylara gönderme yaparak bir nevi yol gösterdi.

Çelik’in anlattığı birinci olay, 16 Ocak 1998 yılında Refah Partisi’nin Anayasa Mahkemesi tarafından "laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle kapatılmasıydı. Bu olay 28 Şubat Posmodern darbe sürecinin en önemli sonuçlarından biriydi.

Karar açıklandığı günün akşamı Başbakan Necmettin Erbakan’ın Bursa’da iftar programı olduğu için o günün Bursa yansımalarına Anadolu Ajansı muhabiri olarak ben de tanıklık etmiştim.

Siyaseti derinden etkileyen kapatma kararı sonrası Erbakan, Ankara’da yaptığı ilk açıklamada, kararın hukuki değil siyasi olduğunu savunmuş, "Biz, bu davayı hukuk dışı yollarla değil, demokratik ve hukuki yollardan devam ettireceğiz’ demiş ve açıklaması sonrası uçakla Bursa’ya hareket etmişti.

Gazeteciler olarak saatlerce Çelik Palas’taki iftar için Erbakan’ı beklemiştik. Çoşkulu bir partili grubu tarafından karşılanan Erbakan, burada konuşurken, boncuk boncuk terlemiş ama yine de çok sert mesajlar vermemeyi dikkat etmişti.

Bunun neden kaynaklandığını Faruk Çelik, ‘Türkiye’de son dönemlerde çok ciddi bir kargaşanın yaşandığını hepiniz görüyorsunuz. Bu konuyla ilgili olarak da tecrübeli ve yıllardır siyasette bulunan arkadaşlara bir bakış açısı paylaşmak istiyorum’ hatırlatmasını yaptıktan sonra anlattı.

‘BAĞIRMAK İSTEYEN ORMANA ÇIKABİLİR’

Parti kapatıldığında il başkanı olduğunu belirten Faruk Çelik, şöyle devam etti:

‘O gün saat üç buçukta açıklama yapıldı ve parti kapandı. Karar üzerine Başbakan Erbakan’ın yaptığı konuşma, gençler için bir hayal kırıklığıydı. Açıklamasında bu kararın dünya siyasi tarihinde zerre kadar önemi yoktur diyordu. Toplumsal oluşacak muhalefeti gazını iyice alan bir konuşmaydı ama biz bunu burada hazmedemedik. O gece uçakla havaalanına indi limuzinle Erbakan hocamızı aldık iftar yemeğine götürüyoruz. Ben arabadayım. Yani ne diyeceğimi bilemiyorum. Rahmetli arabada otururken ceketinin iliklerini açmazdı öyle bir nezaket sahibi bir liderdi.

Arabada giderken hocam dedim. İşte yani arkadaşlar memnun olmadılar biraz sert bir açıklama yapsaydınız diye söylemeye çalıştım. Hoca zaten üzüntü havası vermiyor. Dedi ki ‘bağırmak isteyenler ormana çıkabilirler’ Biraz daha ayarımız bozuldu.

Büyük bir olay dört milyon üyesi olan bir parti kapatılıyor. Onun genel başkanı itidal tavsiye ediyor. Onun genel başkanı bağırmayın çağırmayın diyor. Bu devlet, bu millet bizim diyor. İşin özeti bu’

367 KRİZİ VE GECELERİN SABAH OLMADIĞI GÜNLER

Çelik daha sonra Türk siyasi hayatında kara bir leke olarak yer alan 2007 yılındaki 367 krizini anlattı. O dönem AK Parti’nin grup başkanvekiliydi.

2006 yılında Sabih Kanatoğlu adlı hukukçunun bir gazetede makale yazarak 367 konusunu gündeme getirdiğini hatırlatan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘16 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görevi doluyordu. Nisan ayında bu seçimin yapılması ve cumhurbaşkanının seçilmesi gerekiyor. Nerede seçilmesi gerekiyor. O günün anayasasına göre mecliste. Yanılmıyorsam en son mitingi 14 Nisan’da yaptılar. Cumhuriyet mitingleri başladı her yerde. Ayyıldızlı bayraklar elde. Belki komuta kademesinin öncülüğünde yapılan mitingler. 14’ünde baktılar ki mitinglerle bu işi durdurmak mümkün değil. Arkasından ana muhalefet partisi genel başkanı devreye girdi. Şöyle bir cümle kullandı o gün; ‘asker ve genelkurmayın daha doğrusu hoşnut olmadığı memnun olmadığı onlarla uyum içinde olmayacak bir seçim seçim olamaz’ dedi.

27 Nisan’da yapılan seçimlerde 352 milletvekilinin Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması için oy verdiğini hatırlatan Çelik, ‘Aynı anayasaya göre, Demirel’e Özal’a verilen oyların neredeyse bir buçuk katı kadar fazla bir oy verildi. Onlar seçildiler ama bu seçilemez dediler. Ama ortada bir hukuki dayanak yok. Ne yapmaları gerekiyor. Apartopar gece muhtırayı verdiler. Sonra anayasa mahkemesine bu konuyu götürdüler. 352 ile seçilir mi seçilmez mi diye. Anayasa mahkemesi jet hızıyla dedi ki 367 gerekir’ diye konuştu.

‘NE CAM ÇERÇEVE KIRDIK NE DE İSYAN ETTİK’

‘Yahu sen ne anlatıyorsun ey Faruk Çelik diyenler olabilir. Ne anlatıyorum biliyor musunuz? Gecelerin sabah olmayı bilmediği günleri anlatıyorum’ vurgusu yapan Çelik, şöyle devam etti:

‘Zulmün zirve yaptığı anları anlatıyorum. Efendim dün bunları yaşadınız bugün de yaşansın mı öyle bir şey yok. Yargı yanlış karar verebilir mi usulde yanlış yapabilir mi olabilir. Bizimle ilgili usulden başlayarak ne yanlışlar vardı. Hiç zaten yok farz ediyorlardı yok. Bu süreçleri yaşamışız. Bugünlerde de bir süreç yaşanıyor. Arkadaş eleştirebilirsiniz yargı kararı hatalıdır. Doğru değildir diyebilirsiniz ama o zor günlerde biz ne cam kırdık ne çerçeve kırdık ne isyan ettik ne şunu bunu yaptık. Parti kapatılırken de öyle. Devlet normal meşru en üst düzeyde hizmetlerini yürütmeye devam ederken bile önünü kesmek için yapılan eylemlerde bile hiç isyankar bir davranışımız olmadı. Hukuka güvendik. Devletimize inandık milletimize dayandık. Sabrettik sabrettik 25 senedir de iktidardayız’

‘Yaşanan sana göre eksik başkasına göre doğru şeyler olabilir’ diyen Çelik, şöyle devam etti:

‘Yapman gereken meşru zeminde kalarak hele hele ana muhalefetsen hele hele iktidarsan sorumluluk açısından ciddi bir noktadaysanız mutlaka ne yapmanız gerekiyor. Süreçleri ciddi takip ederek hakkın varsa hakkı meşru yollardan alma mücadelesi vereceksin. Bunu söylerken yaptığımızı söylüyorum ben biz bunları yaptık. Sabrettik. Bizi siyasi olarak kabul etmedikleri dönemden geliyoruz. Yani elin hizmetçileri olarak çok şey çektik. Elin efendilere ufak bir şey oluyor isyanlar. Biz kimseye efendilik taslamaya gelmedik. Ama yıllarca evin hizmetkarı, hizmetçisi olduk. Çekmediğimiz şey kalmadı. Bir hukuksuzluk varsa bir eksiklik varsa elbirliği ile çalışmak gerekiyor. Diyalogları kurmak, çözüm bulmak gerekiyor. Yoksa hukukun kararı neyse saygı duymak gerekiyor. Çünkü burası devlet burası kabile değil’

VEFA İFTARINA KİMLER KATILDI, AK PARTİ İL BAŞKANINA HABER VERİLDİ Mİ?

Bursa Hakimiyet Gazetesi Yayın Müdürü Kemal Göz, köşe yazarları Selahattin Adıgüzeller ve Yusuf Kayışoğlu ile birlikte Kültürpark Sadabad Sarayı’ndaki iftar salonuna girdiğimizde 1990 ve 2000 yılına ışınlanmış gibiydi olduk.

O yılların milletvekilleri Mehmet Emin Tutan, Hayrettin Çakmak, Zafer Hıdıroğlu, İsmail Aydın, Yıldırım eski Belediye Başkanı Özgen Keskin, Refah, Fazilet çizgisinden gelip AK Parti ile siyasete devam eden ilçe başkanları, meclis üyeleri ve Faruk Çelik’in dostları salonda yer alıyordu. En yeni diyebileceğimiz isim AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkan Yardımcısı ve 27’inci Dönem AK Parti Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Esgin’di.

Faruk Çelik, birlikte siyaset yaptığı arkadaşlarından gelen talep üzerine iftar programına aniden karar verildiğini belirterek, ‘Bu toplantı uzun yıllar özellikle AK Parti’nin kuruluşundan beri temelde harcı olan arkadaşların ama bugün aktif görevi olmayan arkadaşlarla buluşma toplantısı’ dedi.

Vefa iftarıyla ilgili AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’ı da aradığını davet ettiğini de belirten Çelik, ‘Aktif olarak şu anda görev alan arkadaşlarımızın hepsi iftarlarda. Her akşam iftarlar var ve devam ediyor. Kimse programını bozmasın ama evde oturan ve uzun yıllar da bu işe bu yola alın teri dökmüş olan arkadaşlarla buluşacağız dedim ve bu akşam kısa süre içinde bu güzel atmosfer oluştu’ dedi.

Bunun geleneksel hale getirilebileceğini de ifade eden Çelik, şöyle devam etti:

‘Bunun gerçekleşmesinde yarar var diye düşünüyorum. Çünkü değişen şartlar var değişen olaylar var. Bana göre işin temel taşı olan arkadaşların yaklaşımlarının çok daha önemli olduğu kanaatindeyim.

DSG ile Şam arasındaki yeni ‘Halep-Efrin’ anlaşmasının detayları DSG ile Şam arasındaki yeni ‘Halep-Efrin’ anlaşmasının detayları

Tabii yeni neslin dünyaya ve olaylara bakışlarını biliyoruz. Onların hayata bakışları yaşanan olaylara bakışlarındaki yorumlarını görüyoruz ama tecrübe dediğimiz hadise yaşanmışlıklarla bugün bir araya getirdiğiniz zaman yol gösterici olma özelliği çok daha fazladır. Ama yalnız bugünü yaşayan yakın geçmişi yaşayıp geleceğe bakarsanız güzel şeyler söylersiniz belki ama geleceğe dönük isabet kaydetmekte zorlanırsınız. Görev yapmış arkadaşlarımızın her biri, her birimiz bugün görev yapacağız diye bir arzu, bir hedef bir ihtiras hiç kimsede yok zaten. Ama görev yapan arkadaşların mutlak suretle işin bir halkasında bir yerde olma zarureti vardır. Çünkü dünyadaki genel konjonktür bunu gerekli kılmaktadır.

Bizler hepimiz vefalı insanlarız vefanın işlediği çalıştığı bir yerde dağılmalar dağınıklıklar yaşanmaz. Vefasızlık söz konusu işe dağılma ve çatırdamalar söz konusu olabilir. Onun için biz vefalı olma özelliğimizi kaybetmeme gibi bir sorumluluğu taşımak zorundayız. Kim ne demiş, kim ne yazmış bizim için önemli değil. Biz bir yola inanmışsak inandığımız o yolda üzerimize düşen neyse onu yapmak zorundayız’

Son not: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Bursa İl Kongresi başta olmak üzere son konuşmalarındaki en önemli vurgularından biri partiye hizmet verenlerle ilgiliydi.

Erdoğan, Bursa kongresinde, ‘Görev alsın veya almasın bu çatı altında beraber yol yürüdüğümüz, aynı ideallere inandığımız, aynı büyük hayallerin peşinden koştuğumuz tüm kardeşlerimizi, yol ve dava arkadaşlarımız olarak gördük, önümüzdeki dönemde de bu çizgimizi koruyacağız. Saflarımızı daha da sıklaştıracağız, kırgınlıklar varsa göz ardı etmeyecek, kalpleri tamir etmeye bakacağız. Her ne sebeple olursa olsun teşkilatlarımızdan ayağı kesilenler varsa onları mutlaka bulacak, parti çalışmalarımıza yeniden dahil edeceğiz’ mesajını vermişti.

Faruk Çelik’in vefa iftarı da yapılan tüm spekülasyonlara rağmen Erdoğan’ın bu çağrısı doğrultusunda gerçekleştirilen önemli bir siyasi çalışma olarak görmek gerekir.