YAS-I MATEM ve TÜRKİYE…..

Yas-ı matem denilince akla ilk gelenlerden birisi, Hz. Muhammedin torunu  ve Hz. Ali nin oğlu Hz. Hüseyin in  lanet olası  Muaviye nin oğlu Yezit tarafından Irak da kerbela denilen bölgede susuç ve aç bi aç şekilde  içinde bebeklerinve yaşlılarında olduğu  72 şüheda yı katletmesi gelir. Bu durum olaya  Özel bakış açısıdır.

Genel bakış açısı ile baktığımızda Yas her insanın  kendine has yakınını, eşini, dostunu, arkadaşını, yoldaşını, akrabasını, komşusunu, sevdiklerini kaybetmesi nedeni ile içine girdiği bunalım ve travmalar sonucunda kendi iç dünyasında kendi kendini  dünyadaki fiziki yaşamdan ayrık tutması çekinceli olması ve içine kapanması dır. 

Ülkemiz yani Türkiye Cumhuriyetine baktığımız zaman ( Cumhuriyet öncesini  yazmaya gerek bile görmüyorum, Çünkü her yaşam dilimi kendi içinde sorgulanması ve anılması gereken olmalıdır. ) Yeni  kurulmuş olan  Cumhuriyetin temel  felsefelerinden ve toplumsal yaklaşımlarının başında, ötekileştirilen ve biri birine düşman kılınan ve bunun bizzat  Devletin, padişahlığın, Hükümet eden yönetenleri eli ile yapılması sonucunda toplumda derin yarala bırakın  katliam ve soy kırımların artık son bulması ve türkieye halklarının barış ve huzurda içinde yaşamasını sağlamaktı.

Ancak ;  Yeni kurulan cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yine o baskıcı, totaliter, diktatör ve Hükm etme egoları sonucunda da   tüm yaşam alanlarında bi ayrıştırma ve katliamlar zinciri furyasının genel müsebbibi olan Ülke yönetim erklerinin duyarsız, kabilyetsiz,yetersiz ve Benden olmayanın, Benim gibi inanmayanın, Benim gibi düşünmeyenin Canı Cehenneme  mantığı ile  hareket alanlarını ,toplumun uzlaşma noktalarını körelterek biri birlerine karşı Düşmanca bakışlar fırlatan bir dizayn ile tek tip, robot ve duygusallıktan,insanlıktan ve Maneviyattan bi haber toplumlara dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan hazin son ; YAS-I MATEM…. uygulamaları olmuştur ve halende devam emektedir. 

İşte bu Yas-ı matem de bile insanların birbirlerinin acılarını paylaşmaları sonucu acıların azalacağı, Sevinçlerin paylaşılması sonucu Sevinçlerin çoğalacağı anlayışını ortadan kaldırmak noktasındaki dikta meavcudiyeti tüm hızı ile  son süraat yürütülmektedir. 

Yas hiçbir inancın, hiçbir ırkın,hiçbir gurubun yada guruhun tekelinde olmaması gereken tüm  halk katmanlarının bu acı da ortak olması gereken bir duygu seli bir yaşamın  durağanlaşması, acının paylaşılması  olması gerekirken yine yönetenler, yine erkler, yine gözü dönmüş, kanlı katiller insanlığın varlığından berli süregelen bu tezgaha alet olmakta ve devamlılığında kazanç  gütmekte ve ayrıştırmaların acıları bile paylaşmaya müsaade etmeyeceği bir  acı ve hazin bir tabloya doğru götürmektedir. 

Biz Alevi-Kızılbaş toplumu olarak Türkümüz, Türkmenimiz, Kürdümüz, Zazamız Arabamız ile  acının en büyüğünü geçmişimizden, inancımızdan aldığımız ortak değerlerle çok iyi bilmekte ve bu acının bir daha yaşatılmaması için kendi acımızı içimize gömerek, Davullu, Zurnalı, görsellerden, Kamera önlerindeki Şowlardan,   Kuş sütünün eksik olmadığı sofralardan uzak ama aynı zamanda, Nerede katledilen bir insan varsa, bunun adının Kürt olması, Türk olması, Asker olması, Polis olması, Sivil olması, Gerilla olması çok da önemli olmadan sadece ve Sadece İNSAN KİMLİĞİ ile  görmekteyiz.

Onlarında bir Yarınlardan UMUT BEKLEYENLERİNİN olabileceğini, Beklentiler içerisinde bir yarın özlemlerinin olabileceğini düşünerek tüm acıları acımız olarak görerek, kendi acımız ile birlikte içimizde yaşatmasını bilen bir inanç ve Halk topluluguyuz.

Dersimde,Sivasta, Çorumda, Maraşta. Roboski de, Suruç da,Diyarbakır da, Cizrede,  Keruboranda,Ankara da, İstanbul da,. Hatay da   Hakkari de, Kızıltepede , Kırşehirde meydana gelen olaylar nedeni ile   canını kaybedenlerin anısını,  kendi inancımızın özü ile birleştirerek taa 1450 yıldan berri gelen acı ile bütünleştirip  bir daha bir daha Yaşanmaması dileği ile  İNSAN  KATLİAMLARA, KIYIMLARA, KERBELA LARA DUR DİYEBİLECEK kadar  içimizde Yaşatabilmekte ve onların acısı ile  inancımızın üzerindeki 1450 yıllık hatta insanlık tarihi kadar eski olan YAS ACISINI YAŞATIYORUZ.  " Acılar Paylaşıldıkça azalar " 

Artık Ülkemizin Kerbelalar la anılmasını, istemiyoruz, Barış ile insanlık ile, umut ile, Kardeşlik ile, paylaşmak ile Acıların ve Sevinçlerin  bölüşülmesi ile  beraber yaşamak istiyoruz. 

ÜLKEMİZDE KERBELA ların BİR DAHA YAŞANMAMASI, YAŞATILMAMASI DİLEĞİ İLE   Yas-ı Matem ruhu ile Katliamlara maruz bırakılarak, katledilen, ve bu vesile ile HAKKA YÜRÜYEN. İNSANLARIN ANISINI YÜREĞİMİZE GÖMEREK PAYLAŞIP, ACILARIN AZALMASI, AZALTILMASI  Dileğimiz ile 

                     Aşk ile  Sevgili Canlar