Velaket savaşlarından çete savaşlarına

Vekalet savaşlarından çete savaşlarına
Suriye lideri Beşar Esad, Rus medyasına verdiği son iki röportajda da, ülkenin kuzeyindeki petrol kaynaklarından vazgeçmeyeceği mesajını verdi. Esad bunu yaparken çete savaşlarından faydalanmayı planlıyor.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, iki hafta önce İngilizce yayın yapan Rusya el Yevm kanalına verdiği uzun bir röportajın hemen ardından Rusça yayın yapan Rusya 24 kanalında başka bir konuşma daha yaptı.
Her iki röportajda da, başta ABD ve Türkiye olmak üzere, Suriye’deki savaşın açık tarafı olan ülkelere yaptığı göndermeler önemliydi.
Bugüne kadar Suriye’de vekalet savaşlarından bahsettik. Ancak Esad’ın sözlerinden anlaşılıyor ki artık ‘çete savaşlarından’ bahsedeceğiz. Kaldı ki bu mesajları Suriye devlet televizyonu üzerinden değil de Rus basını üzerinden vermesi de Esad’ın yeni yol haritasına dair ipuçları veriyor.
ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda, Fırat’ın doğusundaki petrol bölgelerini, kuyularını ve rezervlerinin bulunduğu yerleri işgal etmesi Şam yönetiminin şimdilik sessiz kalsa dahi cevapsız bırakmayacağı bir durum.
Yakın gelecekte bu işgale karşı şu veya bu şekilde karşı koymak için resmi bir şekilde bir Suriye-Rusya planını yansıtan bir kürsü olarak Rus medyasının seçilmesi ise önemli.
Şam’ın Suriye’nin kuzeybatısındaki terörle mücadele kapsamında yer alan Türk askeri mevcudiyetini de çok benimsediği söylenemez. Ancak şimdilik öncelik sıralamasında petrol zirvede yer alıyor.
Rusya’nın siyasi ve askeri desteği ile ayakta kalabilen Esad, Rusya el Yevm kanalına verdiği ilk mülakatta önemli bir detayı, altını çizerek paylaştı. Şam yönetimi, Suriye toprakları üzerinden Akdeniz’e İran petrol ve gazını nakledecek boruların döşenmesi için gerekli onayı vermişti. Zira Hürmüz Boğazı artık İran petrol ve doğalgazı için çok da güvenli bir rota değil.
Bunun üzerine ABD ve Arap ortak yapımı komplo için, Suriye'ye askeri ve güvenlik bahane edilerek düğmeye basıldı.
Esad, hükümetinin ABD’nin Suriye petrolünü çalması konusunda resmi olarak BM Güvenlik Konseyi'ne şikâyette bulunacağını vurguladı. Esad bu şikâyetinin sumen altı edileceğini, sonuçsuz kalacağını bilmesine rağmen "Şikâyetçi olacağım" dedi.
Esad, “yarı devlet” olarak nitelediği Amerika’ya Suriye sahasında çetelerin hâkim olduğunu ve onlar güç prensibinden hareket ettiğini, bu hırsız çeteler kâr üzerinden çekiştiklerini ifade ediyor. Burada çeteden kastı, ABD’ye akıl hocalığı yapan PKK’yı işaret ediyor.
ABD Başkanı Donald Trump, "Biz petrolü koruyoruz… Petrolümüz var… Petrolümüz güvende… Güçlerimizi orada petrol karşılığında bıraktık” ifadelerini kullanmaktan utanmadı. Önde gelen Cumhuriyetçi senatörlerden Lindsey Graham ise Fırat’ın doğusuna gitmeleri ve orada yeni petrol altyapısı inşa etmeleri için Amerikan petrol şirketleriyle çalıştıklarını, bunu da terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG’nin petrollerini ihraç etmesi, böylelikle kendini finanse etmesi için yaptığını açıkladı.
Bu açıklamalar, Amerikan yönetiminin Fırat’ın doğusundaki bölgeleri ve oranın petrol ve zirai zenginliklerini Suriye devletinden alma planını uygulamaya, oraları işgal edip şu veya bu şekilde bölgedeki ayrılıkçı PKK varlığını beslemeye çalıştığını gösteriyor.
Esad, bu röportajlarda petrol kuyularını geri almak konusunda kararlı gözüküyor.
Bunun dışında Rusya’nın desteklediği iki cephede çete savaşı yürütmek şeklinde yeni bir Suriye stratejisinden bahsediyor Beşar Esad. İlki, Suriye’nin kuzeyinde Türk askeri varlığına karşı. Fakat bu bir taraftan Esad için ateşle oynamak gibi bir şey olacaktır.
Türkiye her ne kadar Suriye’nin toprak bütünlüğünü dilinden düşürmese de, Esad Türkiye’yi demografik değişim yapmayı hedefleyen bir işgal gücü olarak tanımlıyor.
Oysaki daha düne kadar Şam’a dahi hakim değilken ülkesinin toprak bütünlüğünü savunan tek ülke yine Türkiye oldu.
Kuzey Suriye’de en kritik nokta Rusya ve İran ile yapılan Astana anlaşması gereği çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib… Esad, kentte bulunan silahlı gruplara ve ailelerine işaret ediyor ki bu planı da bölgesel dengelere ciddi zarar verecek boyutta. Zira 3 milyon 700 bin insanın yaşadığı İdlib’den sınırımıza yönelebilecek bir göç dalgasına Ankara sessiz kalmaz.
İkinci cephe ise işgalci Amerikan güçlerine ve müttefiklerine karşı Fırat’ın doğusu cephesi oluyor. Ancak Esad bu konuda hedefler koysa da daha nazik ve ince mesajlarla konuşuyor.
Suriye ordusunun şu anda İdlib ve Halep kırsalında girdiği ve bütün bu bölgeleri Suriye egemenliğine yeniden katacağı klasik savaştan çete savaşlarına intikal, önümüzdeki aylarda ve yıllarda göreceğimiz Suriye manzarasının adıdır. Zira konuşmaların özünde bu mesaj çıkıyor.
Suriye yönetimi bu çerçevede çete savaşlarında üç tecrübeden yararlanacaktır.
Birincisi güneyde güvenlik kuşağını oluşturmada ve İsrail güçlerini tek taraflı olarak hiçbir şart koşmaksızın çekilmeye mecbur bırakan “Lübnan Hizbullah’ı” tecrübesi.
İkincisi Amerikan güçlerini yorgun düşüren ve terk etmeye zorlayan “Irak direniş güçleri“ tecrübesi.
Üçüncüsü de Afganistan’da Afgan topraklarının büyük çoğunluğunu kurtaran ve 14 bini Amerikan askeri olmak üzere NATO bünyesindeki güçlere büyük zararlar verdiren ve şimdiye kadar Amerikan hazinesine bir trilyon dolardan fazla maliyeti olan “Taliban” tecrübesi.
Şam’ın Taliban tecrübesine pek ihtiyaç duymaması muhtemeldir. Çünkü Suriye Irak ve Lübnan’daki tecrübenin mühendisi ve destekçisi olup bu çerçevede derinliğe sahiptir. Suriye’nin klasik güçlerinin yaklaşık dokuz sene boyunca Amerika ve Araplar tarafından eğitilen silahlı terör grupları karşısında kazandığı tecrübeyi saymıyorum bile.
Eğer Esad bu röportajlarda verdiği mesajları hayata geçirmeyi planlıyorsa ve çete savaşına intikal olursa, hem Türkiye’yi hem de Amerikan güçlerini Suriye'de zor günler bekliyor demektir.
Elbette bu noktada Rusya’nın nasıl pozisyon alacağı önemli olacaktır. Sonuçta Soğuk Savaş’a rağmen hiç savaşmamış olan Rusya ve ABD’nin Suriye’de adı konmamış bir ittifak yaptığı da bir gerçek.
Gün ola, harman ola.