Bir şehri kalkındıran, geliştiren, geleceğe taşıyacak olanlar o şehrin idarecileri ile o idarecilerden aldıkları güven ve destekle ekonomik alanlara yatırım yapan insanlarıdır.
Devlet işinde süreklik esastır ancak her devlet görevlisi değiştiğinde, Urfa her alanda 3-5 yıl rötar yapmak zorunda kalır.
Bu Urfa’nın kaderidir.
Urfa’nın bu geri adımlarında siyasilerin payı olduğu kadar aydınların, gazetecilerin, yazarların, sivil toplum kuruluşlarının da payı vardır.
Şu anda görevde olan ve henüz Urfa’da birinci yılını doldurmayan Vali Abdullah Erin’in “Yaz kararnamesi” ile görevden alınacağı “dedikodu”su dillenmeye başladı. Bu dedikodu öyle bir sakızdır ki, olmayacağı oldurur. Sanki bu dedikoduyu ortaya atanlar müneccim dışkısı yemiştir. Ne zaman bu dedikodu ortaya atılsa, ardından “acı gerçek” ortaya çıkar.
Vali Abdullah Erin’den önce görevde olan ve merkeze alınan Güngör Azim Tuna da Urfa’da bir yılı tamamlamadan görevden alınmıştı.
Vali Göngür Azim Tuna’nın sürpriz şekilde görevden alınması Urfa’da “sessiz tepki”lere neden oldu. “Vali’nin neyini gördüler de aldılar” diye söylendi. Ortaya çıkan tek cevap, “birilerinin rantını kestiği” oldu. Bu konuda Urfa’nın idaresi, siyaseti ile ilgili olan herkes “rantı kesilenler, Vali’nin biletini kesti”iddiasını dile getirdi.
Sayın Vali Abdullah Erin’in Urfa’ya geldiğinde ilk mesajı, gece gündüz demeden memleketin ve ülkenin kalkınması, insanının refah seviyesinin yükselmesi için gece gündüz demeden çalışacağı, devlet ve millet arasındaki bağı en kuvvetli hale getireceği, kısacası insanlara devletin varlığını her alanda hissettireceği olmuştu.
Mardinli bir Vali Urfa’ya atanmıştı. Urfa’da yaşayan Türk, Kürt, Arap her kesimle rahatlıkla anlaşan, bölge insanının sosyal yapısını çok iyi bilen, hangi durum karşısında ne düşüneceklerini hesap edebilen ferasete sahip bir Vali, Urfa’nın geleceği için büyük bir şans olarak kabul edildi.
Öyle de oldu.
Vali Erin göreve başlar başlamaz Urfa’nın her alandaki durumunu masaya yatırdı. Bekleyen işlerin en önemlisi tarıma dayalı sanayi yatırımlarının önünün açılması ve Urfa’nın uzun vadeli gelecek planlamasını yapmak oldu. “Ben göreve geldiğimde Urfa’nın gelecek vizyonuna dair bir plan masamda bulamadım ancak giderken Urfa’nın 10 yıl belki 20 yıl sonrasının planlamasını bırakarak gitmek isterim” diyordu.
Bu hedefi doğrultusunda planlamalar yapılmaya devam ederken, kesinlikle ihmal edilemeyecek bir konuya öncelik verdi. “Hangi alana ne kadar yatırım yaparsanız yapın, eğitime yatırım yapmazsanız hepsi boşa gider” diyerek, Urfa’nın eğitim sorunlarını çözmek için büyük bir hamle başlattı. Urfa’da 2019 yılında tüm okullarda tek dönem eğitim sistemine geçilmesi için gerekli olan yatırım miktarını ve nüfus artışına paralel inşa edilmesi gereken derslik sayısını ortaya koyarak ilgili bakanlıklara doğru şekilde aktardı ve Urfa, tarihinde görülmemiş eğitim yatırımını bu dönemde alarak Türkiye’de eğitim yatırımlarında ilk sıraya yerleşti.
Kalkınma ajansı tecrübesi olan ve ekonomiden çok iyi anlayan bir Vali olarak, Urfa’nın bir sanayi kenti olması yönünde ortaya koyduğu çaba da unutulmaması gerekenler arasında olan Vali Erin, şehrin hızla gelişen sanayi alanlarına yatırım gelmesi için oldukça önemli adımlar attı.
Şehrin eğitim, sanayi, turizm ve benzeri yatırım alanlarına kattığı artıların yanında devlet otoritesini bihakkın yerine getirmesiyle de Vali Erin Urfalıların gönlünde taht kurdu. Yaşanan doğal afetlerde anında milletin yanında olması, bayram arefesi 14 Haziran 2018 günü Suruç’ta yaşanan ve dört kişinin hayatını kaybettiği olaylarda duruma bizzat müdahale ederek olayların büyümesini önlemesi, 24 Haziran 2018 seçim günü yine Suruç’ta yaşanan gerginliği bizzat Suruç’ta bulunarak anında kontrol altına alması da sadece yakınında olanlar tarafından bilinen durumlar. Suruç deyip geçilmemeli. Suruç’ta yapılmak istenen, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim zaferinin ardından tüm ülkeyi kapsayacak şekilde bir kaos çıkarma girişimiydi. Bugün ülkede seçim sonuçları demokrasi gereği olgunlukla kabul edilmişse, bunun yegane sebebi Suruç’ta çıkarılmak istenen kaosun ülkeye yayılmasının engellenmiş olmasıdır. Bu durumu gazeteci Mustafa Arısüt, “Ülke genelinde oynanmak istenen bir oyun, sinir uçları farklı ve hassas olan Şanlıurfa’dan sahnelenmeye başlayacaktı. Sağduyu ve kardeşlik kazandı. Basiretli idareciler sayesinde kazanan Şanlıurfa oldu” diyerek çok güzel özetlemiş.
Bu kısa yazıya, görevde henüz bir yılını doldurmadan Urfalıların yıllardır beklediği çalışmaları hayata geçiren, Urfa’nın gelecek planlamasını hazırlayan, Urfalıların potansiyellerinin farkına varmalarını sağlayan bir Vali olan Abdullah Erin’i sığdırmak mümkün değil.
Hadi konuyu kapatalım.
Urfalılar olarak iş işten geçmeden sesimizi duyuralım.
Valimizden razıyız, gitmesini istemiyoruz diyen her vatandaş, sivil toplum kuruluşu, kanaat önderi kim varsa başta doğrudan doğruya milletvekillerine, siyasetçilere, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, henüz görevi devretmemiş olan Bakan Ahmet Eşref Fakıbaba’ya, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bu dileklerini iletsinler.
“Bir Vali gider, biri gelir” ama her Vali değişikliği Urfa’nın en az beş yılını kaybettirir.
Bırakın Vali Erin en az bir beş yıl Urfa’da kalsın. Öyle inanıyoruz ki bu beş yıl, Urfa’ya çok büyük faydalar sağlayacaktır.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin henüz yapıldığı, resmi sonuçların henüz açıklanmadığı, İçişleri Bakanlığı dahil tüm bakanlıkların yarı tatil durumda olduğu bir dönemde “Vali gidiyor” dedikodusunu kim çıkarır?
Dileriz ki müneccim dışkısı yemişlerin her seferinde doğru çıkan dedikoduları bu sefer doğru çıkmaz.
Urfa’da herkes Valisinden razı iken, yediden yetmişe herkes Vali Erin’i bağrına basarken bekleyip göreceğiz. Vali Erin gider mi kalır mı?
Eğer giderse...
Urfa’ya, Urfalının geleceğine çok ama çok yazık olur.