URFA’NIN KIRSAL POTANSİYELİ VE BELEDİYELER

Bugün Urfa kırsalında gezip tozduğunuzda köylerde yaşlı kadın ve erkeklerden başka çok az sayıda çocuk ve genç görürsünüz. Gençlerin hemen hepsi okuyup memur olma düşüncesiyle şehirlerin yolunu tutmuş, okuyamayanlar ise büyükşehirlere göç ederek hayata tutunma çabası içine girmiştir. Büyükşehirlerde, turistik beldelerde az bir parayla memleket hasreti çekerek ömrünü tüketen bu gençlerin en büyük hayali, refah içinde yaşayacakları köylerinden başkası değildir elbette. Böylece şehirlerde yaşayan hangi gence sorsanız, köyünde kazanacağı 1 lirayı, şehirde kazanacağı 2 liraya tercih eder.

Eğitimden yoksun, mesleki becerilerden uzak olarak büyükşehirlerin kucağına itilen bu gençlerin köylerinde yaşamaları, ürettiklerini pazarlayabilecek imkan bulmaları ve kalkınabilmeleri ise ancak yerel yönetimlerin yapacakları başlıca düzenlemeler ile mümkündür.

Yeni belediye yasası ile köy statüsünden çıkarılarak mahalleye dönüştürülen yerleşim birimlerine belediye hizmetleri, devlet yatırımları ulaştırılmaya çalışılırken ihmal edilen bu husus ivedilikle müdahale beklemektedir.

Kanunen mahalle olmasına rağmen, toprağıyla, havasıyla, doğal imkanlarıyla köy olan bu yerleşim birimlerinde başta tarım ve hayvancılık olmak üzere büyük bir potansiyel bulunmakta ancak bu ekonomik potansiyel değerlendirilememektedir.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, en kısa sürede “Kırsal Şanlıurfa’nın Potansiyelleri”ni ortaya koymalı, bu potansiyelin en kısa sürede hane halklarına dönüşünü sağlayacak tedbirleri almalıdır. Bunun için kurulacak bir komisyon hazırlayacağı proje ile köylü üretici lehine oldukça önemli devlet destekleri edinebilir.

Şehir yaşamındaki kazanç aldatıcıdır. Kazandığınızın yarısını kiraya verirsiniz, diğer kalanını elektrik, su, iletişim, ulaşım giderlerine harcadıktan sonra birikim diye bir şeyi düşünemezsiniz. Oysa köy yaşamında bir çok gider ortadan kalkmış olur. Beton yığınları olmadığı için genelde hava serindir ve ısıtma/soğutma giderleri asgariye iner. Su, şehirdekinden çok ucuz hatta bedavadır. Ulaşım diye bir sorun büyük ölçüde yoktur.

Kırsal kalkınma projeleri ciddiyetle hayata geçirildiği takdirde, şehir yaşamındaki beslenme kalitesi de ister istemez artacaktır. Sırf vatandaşa temiz ve sağlıklı gıda yedirme adına bile bu tür projeler hayata geçirlmeyi hak ediyor.

Şanlıurfa’nın Kırsal Potansiyeli’ni harekete geçirmek, en az 500 bin TL’lik, 1 milyon TL’lik yatırımlara devlet desteği sağlamakla olmuyor. Bu zamana kadar yapılan hibelerin, sağlanan desteklerin kırsaldaki insana dönüşünün ciddi manada olmadığı zaten görülmüştür.

İlk etapta yapılması gereken, küçük toprak sahiplerinin, 5-10 hayvana sahip olan üreticilerin ürünlerini kendi elleriyle pazarlayabilecekleri alanlar oluşturmaktır. Saydığımız bu türdeki üreticiler mevcut durumda ürünlerini komisyoncular aracılığıyla pazarlamakta ve elde ettikleri gelir, çoğu zaman nakliye giderlerini bile karşılamamaktadır. Bu nedenle üreticinin kendi ürününü, kendi eliyle pazarlayabileceği ortamlar bir an önce kurulmalıdır. Artık adına organik pazar mı dersiniz, köylü pazarı mı dersiniz farketmez.

Bu amaçla pazara katılacak üreticiler belirlenip kayıt altına alınabilir. Organik üretimin önü açılır, küçükten başlayan ticaret, büyük hacimler kazanabilir. Üret/sat tekniği Türkiye’de bir çok şehirde hatta ilçede uygulanan bir yöntemdir. Avrupa’nın bir çok şehrinde bu teknik geliştirilmiş ve köylüler kurdukları kooperatifler sayesinde bütün dünyaya ürün pazarlayabilir konuma gelmişlerdir.

Biz de Şanlıurfa’da bu işe biryerden başlamalı, mevcut pazar yerlerimizden birini haftada bir gün de olsa köylü pazarına çevirerek kırsal kalkınmaya örnek oluşturacak projeleri uygulamaya koymalıyız. Bunu yaptığımız takdirde nice bahtsız ananın eli para görecek, nice genç kızımız umutlarına kavuşacak, nice gencin ufku açılarak üretmenin, ticaret yapmanın zevkine varacaktır.

Haydi Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi,

Haydi Eyyübiye, haydi Karaköprü, haydi Haliliye..

Millet sizden çok şey bekliyor..