Son yılların en moda söylemi olan marka şehirler konusunu düşündüğünüzde Urfa’yla ilgili aklınıza gelen ilk ne oluyor?
Çiğköfte, isot, lahmacun, sıra gecesi..
Marka olmanın yolu mükemmel olmasa da tanınan, bilinen bir özellik taşımaktan geçiyor.
Ürününüz, hizmetiniz çok sıradan olabilir. Hiçbir özel işlem gerektirmiyor olabilir ancak herkes tarafından bilinir olması onu marka yapmaya yetecektir.
Bilinir olmak ise kuvvetlice yapılan bir reklamdan sonra, o ürün hizmetin mümkün olduğunca rahat ulaşılabilir olmasından geçiyor.
Size bugün Urfa’nın öz değerlerinden bir marka üretmeyi başaran girişimden bahsedeceğim.
2000’li yılların başında Avrupa Birliği kırsal kalkınma desteklerinin dağıtıldığı dönemde kurduğu dernek ve hazırladığı projelerle yüzlerce insanın hayatını değiştiren GAP Ekolojik Tarımsal Kalkınma Derneği ve bu derneğin başkanı Eczacı Medet Abbasoğlu..
Abbasoğlu bugünlerde çok heyecanlı.
Önce Granar, ardından Naring ve şimdi de Katine adlı nar ekşisi markalarıyla durmadan koşuşturuyor. Bir yandan ürün geliştirme, bir yandan ar-ge çalışmaları, diğer yandan fuarlar, tanıtım organizasyonları gecesini gündüzüne katmış durumda.
Sık sık görüş alışverişinde bulunduğumuz Sayın Abbasoğlu, Şanlıurfa’da çok sayıda çiftçinin tarlasını nar bahçeleriyle donatmasına vesile olan bir isim.
Bir ara nar üreticileri sitem ettiler. Her tarafa nar ektik, kimse narımızı almıyor diyerek kendisine çatar olmuşlardı. O da “gelecek yıl narınızı alacağız” dediğinde, Urfa’da girişimci ruha sahip eczacı meslektaşlarıyla ortak kurduğu bir şirket bünyesinde nar ekşisi ve pekmez işleme tesisini kurmakla uğraşıyordu. Biogap Ltd. adını verdikleri nar ekşisi tesisi kurulup işlemeye başladığında, üreticinin elinde fabrikaya verilecek nar kalmadığına da şahit olduk.
Abbasoğlu, fabrikadan sonra kendi pazarlama şirketini kurarak Urfa’ya özgü nar ekşilerini markalaştırdı. Üç ayrı markayı, brix denen farklı katılık değerlerinde şişeleyerek başta Şanlıurfa olmak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerinde pazarlamaya başladı.
Siverek’in meşhur katır başı narlarının yetiştiği Katine köyünün adını da son ürettiği nar ekşisine marka bir isim olarak belirledi. Tasarımı aşamasında biz de bir fikir vererek, etiket üzerinde “Urfa nar ekşisi” ibaresi olmasını sağladık.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu’nun, “Nar denince akıllara Urfa gelmeli, nar ekşisi denince Urfa hatırlanmalı” diyerek desteklediği nar üreticilerinin faaliyetlerinin bir parçası olan bu çalışmalar sonucu, Urfa artık kendi değerlerinden marka üreten bir şehir olmaya başlamıştır diyebiliriz.
Urfa’nın değerlerinden oluşturacağımız markalar sadece nar ile sınırlı değil elbette. Urfa’nın sade yağı, peyniri, susamı, buğdayı, mercimeği, nohutu her biri birer marka değeri taşıyacak endüstriyel ürün olarak değerlendirilmeyi bekliyor.
Urfa’nın değerlerinden marka üretip pazarlama düşüncesinde olan her girişimciye destek olacak, yol gösterecek başta Karacadağ Kalkınma Ajansı, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü gibi kuruluşlar var.
KOSGEB destekleri ise küçük bir sermaye ile girişimci ruhunu harekete geçirmeyi bekleyen küçük müteşebbislere destek vermek için her an hazır.
Peki bir ürünü alıp, marka yapmaya başlarken önünüzde bekleyen riskler ve fırsatlar neler? Nereden başlamalısınız, yol haritanız ne olmalı.
Ben size küçük bir tüyo vereyim.
İşe, yaptığınız işi en azından bir kez denemiş birinden akıl alarak ve işin başına ciddi bir yönetici tayin ederek başlamanız gerekir. Hepsi bu kadar mı? Elbette değil. Daha fazlasını öğrenmek istiyorsanız GAPEKODER Başkanı Ecz. Medet Abbasoğlu’nun bir mini konferansını dinlemenizi tavsiye ederim.
Urfa’dan marka çıkmıyor, Urfa’da iş yapılmaz diyenlere Abbasoğlu’nun söyleyecek çok sözü var.