Türkiye'nin en büyük sorunu....


Türkiye'nin en büyük sorunu....
7 Haziran seçimlerinin üzerinden bir ay geçti. Geride kalan bir aylık süreçte Mecliste yaşanan hareketlilik  yarından itibaren daha da hızlanacak.  TBMM'de Milletvekillerinin yemin töreni , Meclis Başkanı seçimi ve Meclis divan heyetinin seçilmesinin ardından gözler Koalisyona çevrildi. Anayasa gereği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan  koalisyonu kurmak üzere  seçimlerde 1. parti olarak çıkan AK Parti lideri Ahmet Davutoğlu'na yetkiyi verdi.
Seçimlerde çıkan tablo belli. Yeni Türkiye'de koalisyon hükümeti kurulmak zorunda. Görünen O ki, AK Parti Lideri ve Başbakan Davutoğlu ilk olarak CHP lideri  Kılıçdaroğlu  daha sonra Bahçeli ve Demirtaş ile görüşecek. Tarafların Hükümet kurma çalışmalarında kapalı kapıların ardında pazarlıklar yapılacaktır. Partiler kozlarını ortaya koyacaktır.
Yanı başında devam eden bir Savaşın faturasını ödemeye devam eden Türkiye'nin belli başlı sorunları var.  Bu sorunların başında ise kuşkusuz ' Barış süreci'nin akıbetinin ne olacağıdır. Şanlıurfa cephesinden bakıldığında beklenti 'çözüm sürecinin' mutlu sonla bitmesidir.
İpekyol Gazetesi Yazı-İşleri Müdürü Şahin Öznur, Şanlıurfa'daki çeşitli düşüncelerden ve Sivil Toplum Kuruluşları'ndan (STK) görüş alarak, "Koalisyon görüşmelerinde Çözüm Süreci pazarlık konusu yapılabilir mi, yoksa bu bir devlet politikası haline mi getirilmeli?" sorusuna yanıt aldı. Bu soruları yanıtlayanlardan bazı açıklamaları sizlerle bende paylaşmakta yarar var.
 
Nuri YORULMAZ - Eğitimci
 
Her ne kadar kesin bir sonuca ulaşılamamış olsa da, uzun bir süredir silahların sustuğu ve akan kanın durduğu düşünüldüğünde çözüm süreci kesinlikle bir koalisyon pazarlık konusu olarak düşünülmemelidir... Sonuç elde edilene kadar elbette ülke çıkarları gözetilmeden vatandaş odaklı bir şekilde, sonuna kadar bu süreç desteklenmelidir...
 
Uğur BEYAZGÜL - Yüksek Mimar
 
Erbakan hocam derdi ki 'Siz bir partiye oy veriyorsanız onun tüzüğüne oy veriyorsunuz, eylemine oy veriyorsunuz ve ortak oluyorsunuz'...
 
İlk sorunuza gelince çözüm süreci zaten kilitlenmiştir... Kilitlenme Kandil'in Öcalan'ın çağrısına uymamasıyla başlamıştır...
 
Çözüm süreci koalisyonu hiç bir şekilde etkilemez... Silah bırakma gerçekleşmedikçe de ilerleme kat etmez...
 
Sabri DİŞLİ – Gazeteci Yazar
 
Çözüm Süreci barış süreci adını ne koyarsanız koyun… Yukarı Mezopotamya ve Fırat havzalarından kan akıyor… Bölgede tekrar savaş başlarsa Suriye ve Irak'tan farkımız kalmaz.
 
Süreç Koalisyona pazarlık konusu yapılmayacak kadar önemlidir. Çevresinde olup biteni görmeyenler salaktır.
 
Süreç sadece devletin değil, herkesin her kesimin politikası olmalı.
 
İyi kötü bir demokrasimiz var. Silahtan beslenenlere inat
 
Kürt sorunu mecliste, ovada, şehirde siyasi olarak yürütülmeli.
 
Ali ÇETİNKAYA – Gazeteci
 
Çözüm süreci toplumun hassasiyetleri kapsamına girdiği için pazarlık konusu dahi olmamalı. Yıllarca akan kandan ve öldürülen insanlar toplumu derinden yaraladığı gibi ülkeyi de her anlamda sıkıntıya sokuyor. Bu sebepledir ki tamamen bir devlet politikası olmalı...
 
Metin ŞENAY - Spor Yorumcusu
 
Siyaset çıkar yolu. Koalisyon olması için pazarlık yapan partilerin menfaati ortak olmalı. Türkiye istikrarı için bir devlet politikası izlenmesi daha iyi olur. 45 gün içerisinde çözüm bulunamazsa tekrar seçime gidilebilir.
 
Uğur BUDAK – Gazeteci
 
Çözüm sürecinin pazarlık konusu yapılmasını doğru bulmuyorum. Neticede 'Çözüm Süreci'nden dolayı artık analar ağlamıyor. Anaların gözyaşını yeniden görmemek için 'Çözüm Süreci'nin devam etmesini arzuluyorum. Ayrıca bu süreci partiler koz olarak kullanmamalı, olaya bir devlet meselesi olarak bakılmalıdır. Fakat 'Çözüm Süreci' ile ilgili gelişmelerin de halka aktarılması gerektiğini yani alınan kararların gizli kapılar arkasında kalmamasını istiyoruz.
 
Salih DEMİR – Basın Danışması
 
Bence Koalisyon çözüm süreci pazarlığı yapılmamalı. Zaten Çözüm süreci tek başına devletin bir politikası olmalı... Çözüm süreci koalisyonu kim oluşturacaksa en önemli maddesi olmalıdır. Çünkü son 3 yılda hiç bir anne ağlamadı. Eğer çözüm süreci koalisyona kurban edilirse Türkiye çıkmaza gireceğini düşünüyorum.
 
 
MAZLUMDER Şanlıurfa Şube Başkanı Fatih Kanlıpıçak
 
Çözüm süreci sadece koalisyon görüşmelerinde değil hiçbir mecrada pazarlık konusu yapılmamalıdır. Zira bu süreç en temel insan hakları barındırıyor. Mesela maliye politikasını, maaş zamlarını pazarlık konusu yapabilirsiniz veya hangi bakanlığın kimde olacağını veya sağlık politikasını, ekonomi politikasını tümden değiştirmeyi. Çözüm süreci ekonomik, sağlık, imar ve benzeri politikası değildir ki "Şuradaki oran çok yüksek onu indirin veya 4+4+4 olmadı, 7+5 yapalım veya yanlış yaptık, şu kadar zararımız var ama olsun telafi ederiz" deyip değişiklik yapasınız. Çözüm sürecinde temel insan hakları mevcut bu hakların pazarlık konusu olması en başta muhataplarına hakarettir. Bir de çözüm süreci direk insan yaşamıyla bağlantılıdır. Olası bir çatışma surecini düşünmek bile istemiyoruz. İnsan hayati tek kullanımlıktır, yedeği yoktur ve yeri doldurulamaz. Pazarlık mal veya eşyanın konu olduğu durumlarda olur. İnsan hayati üzerinden pazarlık yapılmaz. İnsan eşya değildir ki bozuldu mu, kırıldı mi yenisini alasınız. MAZLUMDER olarak insanin eşyadan farkının olması için elimizden geleni yapacağız, taraflı tarafsız herkesin ve kesimin bugün barışa sahip çıkması gerekir, aksi halde yarin çok geç olabilir.
 
Şanlıurfa Sivil Toplum İzleme Platformu Başkanı Faruk Akbaş
 
Çözüm süreci kesinlikle hiçbir parti tarafından siyasi rant aracı yapılmamalıdır. Aksine demokratik hakların verilmesi bir vatandaşlık ilkesidir dolayısıyla kurulması muhtemel bir koalisyon hükümetinde kesinlikle çözüm süreci bir pazarlık konusu olmamalıdır. 78 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının asli vazifesi Türkiye Cumhuriyet toprakları üzerinde yaşayan tüm azınlıkların haklarının verilmesi olmalıdır.
 
Şanlıurfa Baro Başkanı Hikmet Delebe
 
Bilindiği üzere 7 Haziran seçimlerinden sonra koalisyon hükümeti bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor. Geçen hafta meclis başkanın seçilmesinin ardından koalisyon süreci fiilen başlamış oldu. Pek tabi kurulacak koalisyon hükümetinin en önemli ana gündemi "Barış Süreci" olacak. Zira bir önceki siyasal iktidar döneminde, ara ara akamete uğrasa da, barış süreci belli bir aşamaya kadar getirildi. Kürt Sorununun demokratik barışçıl yöntemle çözülmesi için başlatılan bu süreç, hiç kuşkusuz cumhuriyet tarihinin en önemli projesidir. 63. Hükümeti oluşturacak koalisyon hangi denklemle kurulursa kurulsun, barış sürecinin mutlak suretle devam etmesi gerekir. Dahası insan odaklı olan bu sürecin hiçbir kısır siyasi çekişmeye ve pazarlığa kurban edilmemesi gerekir. Bu itibarla bu sürecin bir hükümet ya da siyasal iktidar politikası değil, artık bir devlet politikası haline dönüştürülmesi gerekir. Aksi takdirde, örneğin şu an ihtimali belirdiği gibi, bir ırkçı/milliyetçi siyasi partinin hükümet ortağı olması ile birlikte süreç bir anda tehlikeye girebilir.
Evet, Şanlıurfa ve bölge insanı Çözüm sürecinin tamamlanmasını istiyor. Yeni kurulacak olan Koalisyon hükümeti bu sorunu çözmesini arzuluyoruz. Çözüm sürecinin tamamlanması silahların susması Yeni Türkiye'nin olmazsa olmazı olmalıdır.
Yeniden görüşmek dileği ile...