Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Sağlık ve Sosyal Güvenlik Politikaları Merkezi Genel Sekreteri Sinan Satış, içinde yaşadığımız Türkiye üç temel parametreyle şekilleniyor. Bunlar sıklıkla zikrettiğimiz gibi Türkiye’nin doğusu ve batısı arasındaki güç merkezlerinin temel rekabet parametreleri; ‘etnik-yerel kimlik – milliyetçilik’ , ‘entegrasyon’ ve ’öngörülemezlik’ olarak bütün Türkiye’yi baskılayarak şekillendiriyor, dedi.
TÜRKİYE KOZMOPOLİTLEŞİYOR
Bu şekillendirmelerden ‘etnik-yerel kimlik – milliyetçilik ’in Sovyetler Birliği’nin, Yugoslavya’nın ve Sudan’ın dağılmasını tetiklediğini ve önümüzdeki süreçlerde tüm dünyada daha yıkıcı ve daha yıpratıcı bir sürece dönüşeceğini kaydeden Sinan Satış, “Yoğun göçlerle birlikte kozmopolitleşen Türkiye’nin merkezinde bulunduğu bölgenin etnik-yerel-mikro-milliyetçilik açısından taşıdığı riskleri çok iyi analiz etmesi gerekiyor” diye konuştu.
TÜRKİYE OLARAK 4 BİN ÜYELİ BİR BM’YE HAZIR MIYIZ?
Satış şunları kaydetti; bu riski sadece etnik kökene dayanan bir tanımdan ziyade, çatışma potansiyeli taşıyan bütün farklılıkları kapsayan bir saikle anlamak gerekiyor. Hükümet ve muhalefet bu hususu önümüzdeki çeyrek yüzyılı şekillendirecek çok ciddi bir risk olarak nazarı dikkate almalıdır. Kimi Batı ülkelerindeki thing tang kuruluşları nümüzdeki çeyrek yüzyıl içerisinde bin ila 4 bin üyeli bir Birleşmiş Milletler Örgütü olacağı yönünde sağlam verilere dayanan senaryolar öngörmektedirler. Bu anlamda Türkiye’nin kendi riskini derhal ve doğru bir şekilde analiz etmesi ve bu tehlikeyi önleyecek alt yapıyı geliştirmesi için uyarıyor ve hususiyetle dikkat çekmek istiyorum.
ETİK VE AHLAK UNUTULMAMALI
Türkiye ‘sınır güvenliği’, şehir güvenliği’ , ‘insan güvenliği’, ‘gıda güvenliği’ gibi temel alanlarda gerekli önlemleri alarak küresel akstaki geçilen yeni fazlara ve evrime ayak uydurmalıdır. Türkiye ‘bölgesel çatışmalar’ , ‘güvenliğin yönetimi’ , ‘küresel ve yerel stratejiler ve oyuncular’ , ‘ blockchain tabanlı yeni güvenlik teknolojileri’ ve ‘çocuk ve gençlerin etik ve ahlaki gelişimi’ , ‘yetişmiş iş gücü güvenliği’ gibi yeni temel alanları da yapılandırarak konsolidasyonunu sağlamalıdır.
TÜRKİYE’NİN KÜRESEL BİR İMAJ-PİAR ÇALIŞMASI YAPMASI GEREKİYOR
İkinci yüzyılına giren Türkiye’nin her alanda mega savunma projeleri ortaya koyması gerekmektedir. Türkiye’nin Dünya’daki imajı konusunda duayen projelere ve tüm teknolojik araçları profesyonelce kullanarak dev bir piar çalışması yapmasına ivedilikle ihtiyaç bulunmaktadır. Biz DESAM olarak bu konularda bir miktar egzersiz yapıyoruz ancak bu 85 milyonun dahil olacağı bir tefekkür ve desteği hak eden bir çalışma olmalıdır.
TÜRKİYE YÜZÜNCÜ YILINDA YÜZ MİLYONA DOĞRU KOŞUYOR
Bugün küresel güç merkezlerinin yuvalandığı kimi ülkeler yüksek refah ve standartlarını sürdürmek için (kaos ve iç karışıklıklardan beslendikleri için) etnik-yerel-mikro-milliyetçilik ile ilgili riskleri tetikleyebiliyorlar ki ilk önce Türkiye olarak bunu bizim öngörmemiz gerekiyor. Ve Türkiye’nin derhal sıkı bir entegrasyon politikaları oluşturması elzemdir. Yoğun göçlerle birlikte nüfus demografisi değişen Türkiye’nin çok boyutlu politikalar ve sivil-esnek organizasyonlarla 100 milyona yaklaşan insanını özgün bir süreç içerisinde daha da güçlendirmesi için planlı-programlı bir entegrasyon politikası hazırlamasına büyük ihtiyaç vardır. Türkiye’yi bekleyen tehlike babında bahsettiğim diğer parametre olan ’öngörülemezlik’ ise güçlü bir entegrasyon politikası noktasında şekilleniyor. Türkiye bütün dünyayı tehdit eden temel meydan okumalara karşı tek ve yek vücut bir millet olmayı başarmalıdır.
ORTA SINIF CANLANDIRILMALIDIR
Türkiye’de özellikle emek piyasasında ve orta sınıfın şartlarında çok ciddi bir gerileme var. Orta sınıfı olmayan ülkelerin ya kaos ya da otoriter rejimlerle yüzleşmek zorunda olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda ise bu durum, Türkiye’nin güvenliğinin temel alanlarından birisi olarak dikkate alınması gerekiyor. Parametrik olarak zikrettiğim hususlarda Türkiye olarak yaşadığımız sıkıntılar da yine güvenliğin ve yeniden büyük ve güçlü Türkiye hedefinin var olma süreçlerinin temel odağında olmaya devam edecektir.