TEMİZ İSOT

Urfa’nın harman zamanı, isot mevsimi. Bugünlerde eski Urfa evleri, bağlar, bahçeler, alanlar kızıla boyanır. Kimi isot, kimi salça, kimi kışlık kurutmalık için harıl harıl çalışır.

İsot başlı başına bir meseledir. Her yıl olduğu gibi yüksek fiyattan yakınmalar olur. Bu yıl 1,5-2 TL arası seyreden fiyatlara rağmen vatandaşlar çaresiz isoda sarıldı. Elbette üreticinin de kazanması lazım. Bu nedenle fiyatın ne olacağı konusunda pek bir söz söyleyemeyiz. Yalnız söylenmesi gereken, üreticinin tüccarın oyununa gelmemesini temenni etmek olur.

Konuşmamız gereken, yıl boyu soframızdan eksik etmediğimiz isodun temizliğidir. Evlerde ailelerin kendi yiyecekleri isodun dışında yapılan tüm üretimlerin bırakın hijyeni, temizlik şartlarından bile fersah fersah uzak olduğunu ne yazık ki seyrediyoruz. İsottaki aflatoksin tehlikesini konuşuyor ama mikrobik konuları nedense gündeme getirmiyoruz.

Satış amaçlı üretilen isotların temiz olmadığını iddia ediyoruz. Tarladaki ilacıyla, toplama aracılığıyla bulaşan kirleriyle, ayıklama aşamasında ürüne bulaşan o kadar bakteriyle üretilip satışa sunulan isodun kalitesinin muhayyer olduğunu iddia edenlerle nereye varılabilir.

Ne kadar kirli, bakterili olsa da isodun tadı köfteyi, lahmacunu güzelleştiriyorsa tamamdır diyoruz. Rengi vermişse, acılığı tamamsa muhayyerliğine laf yok.

Her türlü hastalığın mikroplardan bulaştığını bildiğimiz halde, hemen her gün tükettiğimiz isottan aldığımız bakteriden haberimiz yok gibi davranmak doğru bir tutum değil.

Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nü, üretimi denetlemeye davet etmeyeceğim. Çünkü bu iş insanların kendisinde bitiyor. Devlet kurumu evlerin içine girip, isot usulüne uygun üretiliyor mu diye kontrol edecek hali yok.

İş tüketicide bitiyor. Biz evimizde tüketeceğimiz ürünün temizliğinden emin olmayız. Üretime girmeden önce yıkama işleminin yapılıp yapılmadığını mutlaka denetlemeliyiz.

Aksi takdirde hastalıklara davetiye çıkaran bir ürünü yemeye devam ederiz.