Şu Fırat'ın suyu

Şu Fırat’ın suyu…

İdlb’de resmi olarak ateşkes sağlanmasına rağmen silah bırakma işini herkes yavaştan alıyor. Çünkü sahadaki aktörler için İdlib dışında başka bir sürü baş ağrısı var ve herkesin çelişen/çakışan menfaatleri…

On günü aşkın süre İdlib’deydim. Geçtiğimiz Cumartesi günü muhaliflerin bu son kalesi için ilan edilen ateşkesin ardından Şam rejimine bağlı birliklerin hava saldırıları ve füze atışları hala devam ediyordu.

İdlib’deki radikal bazı grupların eğitim kampına Amerikalılar tarafından düzenlenen bir füze saldırısı da ilaveten gerginliğe neden oldu. Böylece ABD güçleri Suriye’de Türkiye ve Rusların etkili olduğu bir bölgenin göbeğine doğrudan müdahale etmiş oldu.

Bu olaylar, Suriye’den yeni bir büyük mülteci akınına neden olabilecek İdlib’de istikrarı sağlama çabalarını zorlaştırıyor. Zira hala somut bir çözüm önerisi dahi ortada yokken işleri daha da zorlaşması en fazla Türkiye’yi zora sokabilir.

Suriye hükümet birlikleri Rusların desteğiyle nisan ayından bu yana ılımlı muhalifler ve radikal gruplar karşısında ilerleme gösteriyor. Yaşanan şiddet, yüz binlerce insanı hali hazırda kapalı olan Türkiye sınırına doğru kaçmaya zorluyor. Şehrin kuzeyindeki mülteci kampları tıka basa dolu; sığınmacıların çoğu sokakta yatmak zorunda, su ve yiyecek kıtlığı yaşanıyor. Hijyen yok, salgın hastalıklar var. Önümüzdeki haftalarda görülmesi beklenen sonbahar yağmurları, bu insanların durumlarını daha da zorlaştırabilir.

Amerika’nın füze saldırısı durumu daha da kötüleştirdi. İdlib’in birkaç kilometre kuzeydoğusundaki el Kaide’ye yakın Huraseddin adlı grubun eğitim kampının vurulduğu saldırıda 40’ı aşkın radikal cihatçı öldü.

Rusya, söz konusu eylemi anlaşmaya aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirdi. Rus Savunma Bakanlığı, saldırı hakkında ne Rus ordusuna ne de Türkiye’ye önceden haber verildiğini açıkladı. Evet, ABD hiç kimseyi bilgilendirmeden bu hamleyi yapmıştı.
ABD ve Rusya, Suriye’de çoğu zaman birbirlerinden uzak durmaya çalışıyor. Fırat’ın suyu, iki dünya gücünün etki alanını ayıran çizgi olarak hizmet ediyor. Pek görmek istemesek de, Fırat’ın batısında Rusların, doğusunda ise ABD’nin sözü geçiyor. 
Bu fiili paylaşım, Amerikan ve Rus ordusunun, Rusların 2015’te savaşa müdahalesinden kısa bir süre sonra, iki ülkenin hava kuvvetleri arasında ihtilaf yaşanmasının engellenmesi amacıyla yaptıkları bir anlaşmada yer alıyor. Görüştüğüm bir Amerikalı diplomat, anlaşma metninin, özel telsiz frekansları kullanımı ve doğrudan telefon bağlantısı kurulması gibi detayları kapsayacak kadar net olduğunu söyledi!

Washington için Beşar Esad bir diktatör. Toprak bütünlüğünün önemine ilişkin bütün açıklamalarına rağmen ABD’nin programının en alt sınırı rejimi değiştirmek, en üst sınırı ise ülkeyi bölüp yönetimi kontrol edilemez hale getirmektir. 
Diğer taraftan İran’ın hedefinin ise Sünni İslamcılık ile mücadelede Suriye’nin yönetimini desteklemek olduğunu görüyoruz.
Peki ya Rusya? Rusya’nın amacı ise, bölgede istikrarın sağlanmasının yanı sıra ülkenin toprak bütünlüğünü korumak. En azından resmi açıklamalar bu yönde. Görüştüğüm bir Rus diplomat Esad’ın iktidarda kalmasının Rusya için bir öncelik olmadığına vurgu yapıyor.

Kaynağım, Moskova’nın, ülkede kimin tam olarak iktidarda olduğunu umursamadığını, asıl meselenin Şam’ın laik bir politika izlemeye, bütün dinlerin eşitliğini tanımaya ve ülkenin radikal İslamlaşmasını önlemeye yönelik bir yol olduğunu savunuyor.
Rusya ne Türkiye’ye ne de Washington’a katı kural koyabilir, bölgesel ve küresel güçlerin çıkarları Moskova’nın tutumunu etkiliyor. Bu yüzden Rusya’nın geleceğe dair net bir plana sahip olduğunu söylemek zor.

Diğer taraftan sahada süreç zannedilenin aksine çok farklı ilerliyor. Öyle ki; Rus ordusu, Rus devlet Başkanı Vladimir Putin’in zengin müttefiklerinden olan ve “Putin’in şefi” olarak bilinen iş adamı Yevgeny Prigozhin’in tuttuğu paralı askerleri, Suriye ordusunun İdlib’i geri almasına yardım etmek için planlanan taarruza dahil ediyor.

Bu kişilere göre Prigozhin’e bağlı yüzlerce paralı asker, haftalar içerisinde başlaması beklenen geniş çaplı bir saldırı için İdlib yakınlarında toplanıyor.

Aldığım bilgilere göre, bu paramiliter askerlerin, elli kişilik tanklı birlikler halinde ve Rus hava kuvvetlerinin desteğiyle önce siviller için kaçış koridoru açmak amacıyla Suriyeli güçlerle birlikte çalışması planlanıyor.

Paralı askerler, İdlib’i el Kaide bağlantılı HTŞ, El Nusra, Huraseddin ve diğer ılımlı muhalifleri temizlemek için sokak sokak çatışacak.

Türk kaynaklarımdan alığım bilgiler ise daha dikkat çekici. Rusya, Türkiye ve İran, yeni anayasa taslağını hazırlamakla görevli komiteyi oluşturacak 150 Suriyeliden biri hariç hepsinin isimlerini belirledi ve 16 Eylül’de Ankara’da düzenlenecek toplantıda nihai listenin oluşturulması bekleniyor.