Sevdiklerinizle siyaset yapmayın...

Sevdiklerinizle Siyaset Yapmayın

Araçtayım ve kulağımda radyonun sesi...

İstanbul merkezli yayın yapan bir radyoda canlı bağlantıya odaklandım bir iki şarkıdan sonra.

Canlı bağlantıya giren dinleyiciye soruyor radyo sunucusu:

-Efendim, konumuz: “siyaset ortamı”  Bu konudaki düşüncelerinizi alalım.

-“Efendim evvela iyi yayınlar diliyorum, ama sizin programınız kadar neşeli geçmiyor.”

-Neden?

-“Nedeni mi var? Bu ortamda siyaset analizi bile yapılamıyor. Herkes bir tarafta. Ve takım tutar gibi, partisini, liderini destekliyor. Objektif değerlendirmeye kimse yanaşmıyor. Belki doğruları söylese bile mensup olduğu siyasi taraftarlarınca dışlanacak. O açıdan keskin çizgilerle vatandaşlar birbirinden ayrılmış.”

Bir başka kişiden gelen yorum çok ilginçtir, belki de çoğumuzun tanık olduğu bir manzaradır paylaştıkları.

-“Efendim bir ara hastanenin koridorunda sıra bekliyorduk. Yan tarafta iki adam koridordaki televizyona bakarak tartışmaya başladılar:

-Bak, görüyor musun? Elimde olsa bu adamı var ya, boğarım boğarım! Şeklinde sertçe ve sinirlenerek söylemesi şaşırttı.

Öbürü de:

-Bak ben var ya senin savunduğun lideri yanlış buluyorum. Baksana hepimizi gerginleştirdi. Samimi değil.

-Hayır, sen yanılıyorsun

-Ben doğru söylüyorum

-...”

Tartışma alevlendikçe, durun dedim ya. Siz hastaneye iyileşmeye geldiniz, ama görüyorum ki durumunuza doktor da çare olamayacak. Baksanıza bir saattir parti liderlerinin konuşmalarını baz alarak birbirinizle tartışıyorsunuz. Tabii ki tansiyon, şeker, kolesterol olacak. Yapmayın dedim.

Sunucu hakikaten enteresan şeyler bunlar,dedi.

Bir diğer canlı bağlantıya geçildi:

-“Efendim ben karımla her akşam tartışmaktan bıktım. Ben falanı destekliyorum ben filana karşıyım, diye diye evimizde huzur kalmadı.” dedi.

Sunucu da bu ortamları oluşturmayın canım. Evde de siyaset konuşmayın. Hayatınız önemli. Değer mi birbirinize düşmeye? dedi

Bu arada aracımla yolculuk devam ediyor. Düşündüm de bu ortamı yaşamayan var mı diye.

Çarşıda, otobüste, işyerinde, köy odalarında. Bu ve buna benzer manzaralar eksik olmuyor maalesef. Kardeş kardeşle konuşamaz oldu.Değer mi gerçekten?

Hiç unutmam yıllar önce de farklı partili ve ideolojilere sahip dostlarımız, akrabalarımız vardı. Rahmetli Erbakan, Özal, İnönü ve Demirel gibi şahsiyetleri televizyonlardan aynı programdaki tartışmalarını izlerdik. Birbirlerini eleştirirken taraftarları aynı yastığa,koltuğa yaslanıp tebessümlerle seyrederdi.

Böyle manzaraya hasret kaldık.

Çok mu zor demokratikçe tartışmak?

Ha bu arada bugünkü liderlere büyük iş düşüyor. Tansiyonu yükselten de düşüren de onlar. Vebal onların boynundadır.

Toplumu itidale çağırmak ilk vazifeleri olmalı.

Sonra sunucunun yaptığını yapacağım dedim. Siyaset dışı sohbetlere evet, siyaset tartışmamalarına hayır, dedim.

Bunlar radyoda konuşulurken aklıma bir bilginin şu güzel sözü geldi:

“Sevdiklerinizle siyaset yapmayınız. Zira siyaset dostlukları zedeler. Siyasetçiler yollarına devam ederken siz dostlarınızı yitirdiğinizle kalırsınız.

Vesselam…