Şöyle bir düşünelim..;
Tarihten Binlerce yıl önce Anadolu topraklarında yaşayan kadim halkların içerisinde Ermenisi, Süryanisi, Yahudisi, islamı ve bunların içerisinde de Kürdü, Zazası, Türkü, türkmeni ve değişik dil guruplarından halk katmaları mevcut ve bu mevcudiyet içerisinde bulunanlar birbirlerine üstünlük taslamak ve hegomonyaları altına alarak hükm etmek amacı ile hertürlü egolarına esir olarak günde belki yüzlerce, ayda belki binlerce ( Kendisinden aykırı düşünen, inanan, konuşan, Yaşama bakışıaçısı değişik olan ) insanların yok edilmelerine göz yumar ve yapılanlardan büyük bir iftiharla söz ederek “ bu gün bu kadar yahudiyi, hıristiyanı öldürdük, bu gün bu kadar müslümanı kırdık, bu gün bu kadar aleviyi, kürdü, türkmeni kılıçtan geçirdik, bunların analarını belledik gibi “ insanlıgın yüz karası olması gereken davranışları hayatın olağan akışı imiş gibi göstererek halka ,topluma kabul ettirme derecesinde yaşam sürerken, Horasan ellerinden gelen sadece ve sadece 100 bilemedin 150 kişilik bir erenler gurubu ile Rum elleri diye anılan şimdiki adı ile İç ana dolu ‘( anadoluya ) gelmişler ve gelirken bu kargaşayı bu katliamları bu zulümleri görüp bu vahşete bu soy kırıma ( insanlığın, doğanın, hayvanların ) soy kırımına dur demek için “ Biz 72 millete bir nazarla bakmak için geldik “ Demişlerdir.
Merkezlerine önce birlikteliği, önce ben yerine biz anlayışını , kavga, öldürme yerine barışı, sevdayı, birlikteliği, erkek eğemen yerine eşit yaşamı, paylaşımı, Kadın-Erkek yerine insan temasını ele alarak Kurt ile kuzunun birlikte otlamasını ,yayılmasını büyümesini sağlayarak, her renkten insanın birlikte yaşama ve yaşatılma hakkının varlık bilinci ile Biz anlayışı, bunun yeşertilmesi içinde Canlılar alemindeki Hayvanların, Denizlerin, Ormanların yani insanın yaşatılabilmesi birlikteliğinin deruhte edilebilmesi için gerekli tüm etmenlerin korunması kollanması gerektiği bilinci ile bir yaşam felsefesi ile kollarını sıvamışlardır.
Yeşertilen ve yüzlerce yılda bu anlayış ve mantık kuralları içerisinde yaşama güvenle bakabilen bizleri oluşturan Horasan erenlerinden, günümüze gelinceye kadar nasıl oldu da Osmanlı katilleri, Türk-Kürt yada alevi-sünni kıyımları, hayvan katliamları, orman ve deniz katliamları doğa katliamlarına gelindi.
Bu işin temelinde hep dünyanın hiç bitmeyeceğini zan eden, eğemen,tanrı kralların yeniden hortlaması ve bunlara yalakalık eden, yağ çeken, çıkarları ugruna analarını babalarını bile gözlerini kırpmadan asıp kesen satan aç gözlüler güruhunun varlığı ve bu varlığın farkında olan bir emperyalist- kapitalist-siyonist güçler ve nihayetinde engizislyonlar, islam şeriat mahkemeleri yada kendi hükmünü yitirmiş sözüm ona hukukçuk ların oluşturulması neticesinde, artık katledilenin , kesilenin bir canlı beden, yaşamaya, yeşermeye, doğaya, fırtınaya, sele karşı diger canlıları koruma görevi olduğunu düşünmeden sadece sayısal ( rakam olarak ) birkaç ağaç olarak bakılmasına, Doğanın dengesinin korunması adına, avcılığında bir ihtiyaç olmaktan çıkartılıp bir spor, zevk ve katliamların zevki yapılmasına gelinerek öldürülen ( avlanan ) Her kekliğin,her yaban tavuğunun, her Tavşanın,her ayının, kurdun kuşun doğal dengenin korunması ve daha çok pekiştirilmesi noktasında gerekliliği göz ardı edilerek ( temel ihtiyaçlar kadarı değil, zevk için, spor için,eğlenmek için ) katliamlara gidilip üç geyik, beş tavşanbilmem kaç ayı vurduk ne olmuşa getirilmesi aşaması ve en önemliside İNSAN KATLİAMI……
Sen-Ben kavgasının perde arkasında bilinç altında, horasan erenlerinin yerleştirdiği “ Bizde öteki olmaz “ anlayışının silinerek tüm insaları birbirlerine karşı öteki hale getirip kırdırarak, patlatarak, bu gün bu kadar teröristi öldürdük, kelle aldık, bu gün şu kadar polisi ,askeri öldürdük, yok ettik, bu gün bu kadar sağcıyı-Solcuyu eşşek cennetine gönderdik , yada bu gün şu kadar kafiri, Aleviyi, kızılbaşı imha ettik, pislikten kurtardık mantığına getirildi.
Öldürülenlerin katledilenlerin, yok edilenlerin imha edilenlerin hepsinin ama hepsinin birer canlı olduğu gerçeğini görmezden gelmek, bunlarında bizler gibi analarının, babalarının, yaşama haklarının, gelecek hayallerinin olduğunu anlamadan birbiri ile empati yapmadan rakamlar boyutunda sadece Matematiksel sayılar ekseninde sanki şu kadarını öldürürsek, bitirirsek her yer güllük gülistanlık olacakmış gibi aptalca bir kin hissi ile kibirlenerek öldürmek, öldürmek öldürmek cinayet makinası haline dönüşmüş, müsvedde caniler, katiller gurühu haline gelmekten öteye bizlere neyi kazadırıyor.
Hangi savaşın kazananı olmuştur, hangi kavganın sonucu barışla bitmemiştir. Hangi savaş ömür billah devam etmiştir. Mutlaka ama mutlaka bir gün her akşamın birsabahı, her dağın üzerinden geçen bir yolun varlığı gibi barışa huzura, birlikteliği gideceğini görerek, Horasan erenlerinin ruhu ile “ Biz-lerde öteki olmaz, Bizler 72 millete bir nazar eyledik, bir nazarla bakarız “ varlığını anlayışını oturtup, canlılalırın rakamsal boyutlara indirgenerek öldürülmesi onların sadece birer rakamlardan ibaret olmadığını anlamamız bize yetmesi gerekmez mi….?
Evet Sevgili insanlık, sevgili Canlılar alemi ve Sevgili “ biz-lerde öteki olmaz “ dilyebilecek kadar hoş görü, duygulu, insancıl, sevgi dolu alem ( Canlılar alemi ) insanların, hayvanların, ormanların, Doğanın katlinden bir an önce vaz geçerek yaşamak için öldürmek gerekir saçmalığından kurtularak ihtiyacımız olanı kırmadan, dökmeden, yakmadan, kesmeden, yok etmeden kullanma anlayışını beyinlerine, ruhumuza, anlayışımıza ve en önemlisi de İNSANLIĞIMIZA yazdırabilmek için çok da geç kalmış sayılmayız .
Bir sorunu bir yarayı iyileştirmek o sorunu anlamaktan o yarayı tedavi etmeye başlamaktan geçer.
Daima 72 millete bir nazarla bakmayı ve Bizde öteki olmaz"ı öğrenmemiz kabullenmemiz, sevmemiz dileği ile
Aşkı niyazlarımı sunarım…….