POSTMODERN ÇAĞIN VAHİM SORUNU ‘BİREYSELLEŞMEK’

Tekamüller bireyin fertlere ve umuma katkı sağlamasıyla devamlılık gösterir, bu katkı bireyin kendi çıkar ve menfaatinden ziyade topluma kazandırdıkları ile ilintilidir. Geçmiş çağlara baktığımızda insanoğlu kendi dünyasını inşa ederken geriden gelen ferdinde dünyasına katkıda bulundukları elimizdeki envanterler ile sabittir. İnsanlık tarihinin gelişimi ve yeşermesi böyle zuhur etmişken yaşamakta olduğumuz post modern çağda ise ne yazık ki bireyin topluma ve umuma değil de sadece kendisine hizmeti ve yararı doğrultusunda ilerlemekte olduğunu görmek mümkün, hal böyle olunca insanoğlunun hem madde hem de mana boyutundaki tahribi de kaçınılmaz olmaktadır.

Varlık sebebi kendi için yaşamak, sadece kendi çıtası ile ömür sürmek olmayan insanoğlu galiba bu bireyselleşme yolundaki atılımlarla kendi fıtri yapısına savaş açmaktadır. Üretirken ve tüketirken yalnız kendini düşünmeye başlayan birey her cihetle kendini tahrip etmenin yanında hassas dengeler barındıran toplum yapısına da büyük oranda yaralar açmaktadır.
Sorunu tek bir yere bağlamak yanlış olacağı gibi sorunu tek bir aşamaya indirmekte bir o kadar yanlış olacaktır.

Bireyselleşmenin ilk büyük tahrip basamağı içtimai hayatın ana yapısı olan çekirdek aile içindeki bireyin aile fertlerinden kimseye ihtiyaç duymadığını ve kendisine de ihtiyaç duyulmadığını düşünmesi ile filizlenir, bireyin kendi mana zihin yapısındaki ilk bireyselleşme algısının inşasına tamda bu aşamada temel atmaya başlamaktadır. Adeta piramidin en üstündeki taş misali taşın küçüklüğü değil de barındırdığı ve taşıdığı önemi göz önünde tutacak olursak, ilk tahrip ettiği konum piramidin ana taşıysa işte yıkım on an kaçılmazdır. Medeniyetin atomu olarak ta aile yapısını kabul görürsek ki öyledir. Nasıl ki atomun yapısına muhalif hareket etmek büyük maddi ve manevi kayıplar doğuracaksa işte ailede başlayan bireyselleşme maddi ve manevi olay ve olgulara da yansımakla kalmayacak insanoğlunun tamamının yaşantısının çöküşüne sebebiyet verecektir. Yıkımın aniden olması kurtuluşken ufak adımlarla olması da bir o kadar şiddetli ve tehlikeli olacaktır.
Bireyin ve umumun yapısına muhalif olan bu düşünce ve yaşam şekli madde de ve manada çok şey götüreceğini söyledik peki bunlarda biraz çağın dayatmasıyla da ilintili olduğu kanatindeyim sizce de öyle değimlimidir? Bence öyledir ki üretilen ürünlerden tutunda konuştuğumuz lisan bile kişiye ait olma yolundaki devamlılığı gün geçtikçe artıyor, ulus millet anlayışı bile rafa kalkıyor içinde yaşmakta olduğumuz dünyanın bile içindeki coğrafi yapısı bile bireyselleşmeye başlıyor hal böyle olunca da toplum olarak sahiplenilmeyen medeniyet, toprak parçası ve toprağın üzerindeki yaşanmışlıklar her gecen gün kaybolup gidiyor. İnsanoğlu kültüründen, medeni kimliğinden vazgeçmek için mücadele veriyor. Aslı itibari ile vermiş olduğu mücadele kendisini hayatta tutacağını düşündürürken aksine filizlenmekte olan fidanın üzerine bastığını göremeyecek kadar biresel…….