Türkiye bir seçimden bir seçime gidiyor. Genel seçimler sonrası bu kez gözler yerel seçimlere çevrildi.
Yaklaşan yerel seçimlerin bir hayli renkli geçtiği Şanlıurfa'da başkan adayları sadece yerelde değil ülkenin de gündeminde. Birçok ünlü gazeteci yazarın markajında olan Urfa'yı bu kez Gazeteci Yazar Kemal Öztürk kaleme aldı.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışında seçime giren isimler birbirinden iddialı.
AK Parti, Zeynel Abidin Beyazgül ile yola devam kararı alması sonrası istifa ederek Yeniden Refah Partisi çatısı altında aday olan Mehmet Kasım Gülpınar ülke gündemini fazlasıyla meşgul eden isimlerden oldu. Öte yandan Hüda Par'ın adayı Emin Özaslan ise partisinin adayı olarak bu seçimde yarışan isimlerden birisi.
Gazeteci yazar Kemal Öztürk, 31 martta yapılacak olan yerel seçimler öncesi Şanlıurfa'ya gelerek seçimin nabzını tuttu. Vatandaş ve esnafla bir araya gelerek nabız yoklayan Öztürk, Zeynel Abidin Beyazgül, Mehmet Kasım Gülpınar ve Emin Özaslan ile ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirdi.
Bağımsız ve tarafsız bir şekilde görüşmeleri ve Şanlıurfa kamuoyunda gördükleri ve insanlarla girdiği diyalogları tek tek yazan Kemal Öztürk, 'Urfa siyaset bilimcilerin, siyasal iletişimcilerin ve sosyal bilimcilerin eğitim laboratuvarı olmalı' dedi.
Seçim Yazıları adı altında Şanlıurfa'yı köşesine taşıyan Öztürk, şunları ifade etti;
"AK Parti, AK Parti’ye karşı
Urfa siyaset bilimcilerin, siyasal iletişimcilerin ve sosyal bilimcilerin eğitim laboratuvarı olmalı bence.
Türk, Arap, Kürt etnik kimliklerinin dengesini bilmek yetmiyor, bir de bunların kendine has davranışlarının başka şehirlere benzemediğini de bilmelisiniz.
Mesela bir ülkücü kadar milliyetçi ve devletçi kesimi şehrin Araplardır.
Şeyhlerin, aşiretlerin, toprak ağalarının şehrin en belirleyici siyasi aktörleri olduğunu anlamanız da yeterli değil. Bir şeyh ailesine aşiret gibi muamele yaparsanız baltayı taşa vurursunuz.
Sokakta gördüğünüz insanların beyanlarına, anketlere bakarak siyasi eğilimi çözmekte zorlanabilirsiniz. Çünkü Urfalı seçmen sandıkla baş başa kaldığında kararını değiştirebilir. Elindeki mühür, genelde devletin gücünü arkasında hissettiği adaya otomatik olarak gidebilir.
Fakat bunun da değişebileceğini unutmamalısınız. “Ceketimi assam kazanır.” diye bir söylenti yüzünden, iktidar partisinin en güçlü olduğu dönemde, bağımsız bir adayı başkan seçerek, öyle çantada keklik muamelesi yapılmasından nefret ettiğini gösterir size Urfa seçmeni.
Altın kural: Urfalının damarına basmayacaksınız.
Tüm bunları bildikten sonra her seçimin, her yılın kendine özgü psikolojisi olduğunu da aklınızdan çıkarmamalısınız.
Mesela bu yıl, “siyasi hasmınız bir gün dostunuz, dostunuz da bir gün siyasi hasmınız olabilir” sözü moda şehirde.
Son olarak isota sakın biber muamelesi yapmayın, bir Urfalı için varlık yokluk meselesinin sembolüdür isot!
“Urfa’ya konfeksiyon kıyafet olmaz, terzi lazım.”
Tüm bu karmaşık sosyopolitik durumu göz önüne almazsanız Urfa’da siyaseti anlayamazsınız. Ankara’daki genel merkezlerde siyasi partilerin yöneticileri bu dengeleri ve karmaşık yapıları çözemediği için ciddi sorunlar yaşar her zaman.
Fakat yerel aktörler de kendi aralarında anlaşıp sorunlarına çözüm bulmakta zorlandıkları için işler daha da karmaşık hale geliyor.
Pek nasıl olacak?
“Sakıbın Köşkü” isimli eski bir evden restore edilmiş güzel belediye tesisinde bir grup yerel siyasetçiyle sohbet ederken harika bir çözüm önerdi Cuma Ağaç “Urfa’ya konfeksiyondan elbise göndermeyin, buraya terzinin özel diktiği elbise gerekiyor.”
Bunu AK Parti Urfa İl Başkanı olduğunda, Ankara’dan gelen genel merkez ekibine söylemiş. Fakat dinlediklerini pek sanmıyorum.
Urfa’daki Seçim Ulusal Bir Yarış Havasına Girdi
Bu seçimde şehirde olup bitenler yerel olmaktan çıkıp, ulusal düzeyde, hatta daha da ileri dikkat çeken bir hal aldı. Şehirde halkın nabzını tutmak için dolaşırken BBC’den gelen gazetecilerle selamlaştık. Japonya Büyükelçiliğinden gelen bir heyet de o gün Urfa’da yerel gazetecilerle görüşüp durumu anlamaya çalışıyordu. Onlar için epey zor olsa gerek!
Peki neden böyle oldu?
Çünkü AK Parti’nin çok önemli bir aktörü ve şeyh ailesinin son temsilcisi olan Kasım Gülpınar partisinden kopup Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) başkan adayı oldu. Onunla birlikte onlarca yönetici, başkan, teşkilat üyesi de istifa edip YRP’ye geçince şehirde bir anda şok etkisi yarattı. Bu şok, dalga dalga büyüyüp İstanbul’da biz gazetecilerin dikkatini çekecek kadar derinleşti.
Aslında dünya medyasının bile dikkatini çeken konu, bir yerel aktörün parti değiştirmesi değildi.
AK Parti’yi AK Parti ile Devirmek
Urfa AK Parti’nin kalesi olarak biliniyor değil mi? Yanlış bilgi bence. 2009’da Fakı Baba belediye başkanıyken yeniden aday gösterilmeyince bağımsız aday olarak seçime girip, AK Parti’yi gücünün zirvesindeyken yenmeyi başardı. Genel Merkez Urfalının damarına basılmayacağını o gün anladı.
Urfa AK Parti’nin değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın yıkılmaz kalesidir. İnsanlar Erdoğan’a oy verir, AK Parti’nin adaylarına değil.
3 dönem AK Parti’den milletvekili olan, aileden siyasetçi ve “şıh” diye anılan Kasım Gülpınar’ın bayrak açıp AK Parti’ye meydan okuduğu kampanyasında, Erdoğan’a tek kelime laf etmemesini bırakın, bir de ona övgüler düzemesinin sebebi de Urfalının Erdoğan aşkıdır.
İşte tüm medyanın buraya odaklanmasının sebebi de budur. Erdoğan’ın sarsılmaz kalesinde onu yenme ihtimalinin belirmesi.
Ve bu yenilgiyi AK Parti’nin içinden kopmuş AK Partililer yaşatacak. Zaten Erdoğan’ın kalesi sadece içeriden fethedilebilirdi.
Kasım Gülpınar: “Benim hakkımdı.”
Gülpınar ailesi Urfa’nın on yıllardır siyasetinde, ticaretinde, sosyolojisinde, dini hayatında etkili olmuş bir aile. Nakşi tarikatının Halidiye kolundan gelen köklü bir geleneğin postunda bu aile üyeleri oturuyor. Kasım Gülpınarı’ın babası Eyüp Cenap Gülpınar’ı Mecliste başkan vekilliği yaptığı dönemde tanımıştım. Vefat ettiğinde Urfa’da on binlerce insan uğurlamaya gelmiş, çıkan izdihamda ve kazada 6 kişi hayatını kaybetmişti. Öylesine sevilirdi.
Kasım Gülpınar babasından boşalan ekonomik, dini ve siyasi posta oturup on binlerce müridin, çalışanın ve seçmenin hayatına yön vermeye başladı. Verdiği kararlar tartışmasız bir biçimde uygulanan, “teopolitik bir siyasi” lider artık.
Onlarca insanın odalarda beklediği ve elini öpmek için çaba gösterdiği evinde görüştük. Kafanızda sarıklı şalvarlı bir tipoloji canlanıyorsa yanılıyorsunuz. Ankara Üniversitesi Arap Dili Edebiyatı mezunu. AK Parti’de üç dönem milletvekilliği yaptığı yıllarda AB Uyum Komisyonu, Fransa Dostluk Grubu Başkanlığı başta, çok sayıda yurt dışıyla bağlantılı komisyonda görev yaptı. Fransa Cumhurbaşkanından Legion d’Honneur nişanı aldı.
Fransızca, İngilizce, Kürtçe, Arapça ve Farsça biliyor.
Türkiye’de gündem olan parti değişimini etik açıdan sorun görmemesini şöyle açıkladı: “Başkanlığa aday olmadım. Ancak temayül yoklamalarında ve anketlerde hep benim ismim çıktı. Halkımız benden bir hizmet talebinde bulundu. Ben de bunu Genel Başkan vekillerine, yetkili isimlere ilettim. Başka adayları tercih ettiler. Neden ben değil? Aday olarak düşünülen isimler hangi özelliklerinden dolayı istendi? Ben hangi özelliğimden dolayı istenmedim? Bunun cevabını istemedim alamadım. Benim hakkımdı. Bazıları bana feodal yapı, aşiret ağası muamelesi yaptılar, 3-5 bin oyu var diye küçümsediler. Dışlandım. Bu yüzden de başka partilerden gelen teklifleri değerlendirip aday oldum. Bunda etik bir sorun görmüyorum.”
Kasım Gülpınar 54 yaşında, son derece hırslı, kendine güveni tavan yapmış, eğitimli ve iletişim becerileri yüksek biri. Kazanmasa da AK Parti’ye kaybettirmeyi göze alacak kadar öfkeli buldum kendisini.
AK Parti Panik Yaptı
Kasım Gülpınar’ın parti değiştirmesi ilk başta Urfa siyasetinde bir deprem ve panik etkisi yarattı. Tepki oylarının YRP’ye akacağı görüldü. Konuya Genel Merkez müdahil oldu. Kasım Gülpınarı’ın memleketi Siverek ilçesinde denge kurmak için 20 yıldır iletişim kurulmayan Bucak aşiretiyle ittifak yapılıp, onlardan biri başkan adayı yapıldı.
YRP de Kasım Gülpınar’ın AK Parti’den transfer ettiği eski yeni ilçe belediye başkanları, teşkilat başkanları, meclis üyelerini listeye koydu.
Ortalık bir anda karıştı.
Erdoğan Toparladı
Urfa teşkilatının en büyük kozu Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Erdoğan iki defa şehre geldi, miting yaptı, adayları tanıttı, programlara katıldı ve durumu kısmen toparladı.
Aday gösterilen mevcut Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül aslına bakarsanız son derece şanssız ve zorlu bir başkanlık süreci yaşadı.
Barış Pınarı Harekatı’nda şehirde yaşanan kargaşa, Pandemi süreci, deprem, sel felaketi derken, krizle geçmeyen yılı yok gibiydi.
Özellikle 17 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinde krizi yönetemediği gerekçesiyle çok eleştirildi. Son derece sakin, nezaketli ve sessiz birisi.
Şehirde dolaştığımda vatandaşlardan bazılarının kendisini eleştirdiğini söyledim. İlgilileri arayıp şikayet konusunu sordu ama saha ekiplerinin iyi çalışmadığı anlaşılıyordu diyalogdan.
“Başkanlığı kazanacağız.”
Şehre geldiğimde çok canlı bir tartışma konusu vardı. AK Parti il başkanının “mevsimlik işçiler tatile gidiyor” diye ekranda konuştuğu iddia edilmiş, bu da işçilerin ve siyasi rakiplerin büyük tepkisini çekmişti. İl başkanı ve Belediye Başkanı Beyazgül bunu düzeltmek için epey açıklama yapmış ama sular pek durulmamıştı.
Bu yoğunluk arasında görüştüğüm Beyazgül sakin tavrıyla seçimleri kazanacağını söylüyor. “Yaşadığımız büyük felaketlere ve sıkıntılara rağmen şehrimizin büyük bir sorunu yok çok şükür. Bundan sonra önümüzde 5 yıl olacak. Allah’ın izniyle daha iyi şeyler yapacağız. Bu seçimi içimizden çıkmış birilerinin bütün aleyhte çabasına rağmen de kazanacağız.”
Akşam iftarda Meclis Başkan Vekili ve Urfa’nın ağabeyi konumundaki milletvekili Bekir Bozdağ ve Milli Görüş Hareketi’nin Urfa’dan ilk belediye başkanı Halil İbrahim Çelik’in olduğu masada yer aldım. İkisinin de motivasyonu çok yüksekti. Kazanacaklarına emindiler. Fakat 75 yaşını aşmış Halil İbrahim Çelik’in hala Urfa’ya gelerek seçim çalışmalarına katılması, yüksek enerjisi takdire şayandı doğrusu.
Urfa Hak Ettiği Yerde Değil
Türkiye’de bazı şehirler vardır, potansiyeli, güzelliği ve tarihi ile çok iyi yerlerde olması gerekirken, hak ettiği yerde değildir. Sakarya, Kastamonu, Denizli, Amasra böyle yerlerdir mesela. Bana göre Urfa bunların başında gelir.
Doğası, kültürü, tarihi, renkli yaşamıyla Urfa daha çok bilinen, daha çok turistin geldiği, dünyaca tanınmış bir yer olabilirdi.
Fakat içine kapanık haliyle, iç siyasi çekişmeler ve vizyoner şehir önderlerinin ortaya çıkmaması yüzünden hak ettiği yerde değil kanımca.
Umarım bundan sonra değişir bu talihsiz durum.
AK Parti’nin Teşkilat Sorunları
Tüm deprem şehirlerinde başkan ve ilçe adayları değiştirildiği gibi aslında Urfa’da değiştirilmeliydi. Mevcut durumun büyük çoğunlukla korunması şikayete neden olmuş.
Elazığ’dan sonra gördüğüm en büyük siyasi erozyonun yaşandığı şehir Urfa oldu. Siyasi etik ve ahlak burada fazlasıyla örselenmiş durumda.
AK Parti’nin Elazığ, Malatya, Batman ve Diyarbakır’da gördüğüm teşkilat sorunları, iç çekişmeler, çıkar kavgaları Urfa’da da göze batıyordu. Bir partinin teşkilatında çok önemli görevler almasına rağmen bu denli kolay kopmalar ve parti değişimleri oluyorsa AK Parti’nin liyakat ve ehliyet temelli teşkilatlanma sorunu var demektir.
“Benim adamım ve benim istediğim olsun” diyerek yapılan tüm atamaların, görevlendirmelerin ve seçimlerin sonucunda parti aidiyet duygusu kalmaz ve dağılma kolaylıkla gerçekleşir.
Sonuç
Urfa’da 2019 yerel seçimlerini % 61 oyla AK Parti kazanmıştı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de % 62 oy aldı Erdoğan. Milletvekili seçiminde AK Parti % 42.9 oyla 8 milletvekili, Yeşilsol Parti % 25 oyla 4, MHP %9 ile 1, CHP % 7.5 ile 1 milletvekili çıkardı. AK Parti’nin oyları ve milletvekili sayısı önceki yıllarda daha yüksekti.
Aslında şehirde AK Parti ve DEM iki büyük rakip olarak mücadele ediyordu. Bu yıl YRP tüm dengeleri sarstı ve üçlü bir mücadele başladı.
Bu arada HÜDAPAR’ın adayı Emin Özaslan oldukça gayretli ve ilgi çeken bir kampanya yürütüyor. Ancak dengeleri etkileyecek kadar oy alacağını düşünmüyorum.
Belediye Başkanlığını AK Parti adayı Zeynel Abidin Beyazgül’ün önemli oy kaybıyla da olsa alacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gücünün sandık başında seçmeni etkileyeceğini, devlet/iktidar/yerel yönetim uyumunun öneminin baskın geleceği kanısındayım.
Kasım Gülpınar’ın ciddi bir oy toplayarak şehirde YRP’yi önemli siyasi aktör haline getireceğini söyleyebilirim.
Bazı ilçeleri DEM’in ve YRP’nin AK Parti’den alabileceğini de not etmeliyim.
Tüm bu tahminlerim kampanyaların ve gizli/açık ittifak şeklinin bu şekilde devam etmesi koşuluyla yazıyorum. Seçime yakın zamanlarda partiler arasında önemli değişiklikler olursa durum değişebilir."