MÜNKİR ve YEZİT KAVRAMI ÜZERİNE……

Ancak ;   Bu kadarla mı yetinilir hayır, Münkir  inancının eri gibi , savunucusu gibi, kelle koltukta gezdiğini söyler gibi, önderliğini yapar görünür ama,inancını kendi saltanatı için, çıkarı için, egoları için, koltuğu için makam sevdası için  yada kendince “ 72 millete bir nazarla bakanlardanız “ anlayışının  içini doldurduğunu iddia ederek aslında  bu 72 millet kavramının içerisinde sana bugz eden, seni katl eden, seni her mekanda, her zamanda, her fırsatta yerden yere vuran, katl eden, kötüleyen,karalayan yok sayan,bombalayan, öldüren, öldürten  anlayışları ile  iç içe olmuş  kişi veya kişilerin yanında yer almak olmadığını idrak edemeyen MÜNKİERLERDİR.

Bu münkirlerin yezit sofralarında  bulunmakla  yaptıklarının inançları ile ilgili olmayıp sadece ve sadece kendi egolarından kaynaklı düzenbazlıkları sonucu yezitlerin maşası olduklarını görmezden gelerek alet olup kendi inancını başkalarının ayakları altına almaya, ve  inançdaşlarına bunu da barış ve 72 millet hikayesi diye yutturmaya kalkmak işte bu MÜNKİRLİK  in  esas görsel tarafıdır. 

Tarihin çeşitli evrelerinde her inançtan olduğu gibi  kendi inancına aykırı ama inançlı imiş gibi, öndermiş gibi, toplumda yer ve kariyer yapmış zannı ile hareket ederek inançlarını  kirletenler, inançlarına helal getirenler, inançlarını yezitlerin ayakları altına kırmızı halı  niyetine serenler. Vardır  ve olacaktır. 

1350 yıl önce olduğu gibi  1350 yıl sonrada bunlar olacaktır ve vardır. İşte bunun canlı örnekleri, 2015 Türkiyesinde yaşanan canlı kanlı, iftar sofraları.ki inançlarında iftar kavramının hiç ama hiçbir mantığı yeri ve  önemi olmamasına rağmen  sanki bunlar doğal ve normal şeylermiş, rutin miş gibi pişmiş kelle  gibi sırıtarak  kameralar karşısına geçen  Münkirler ile  Yezit soflarında haram lokma yiyerek inançlarını, inançdaşlarını peşkeş çekenler, satanlar; acaba neyin karşılığında hangi makamların ve mevkilerin karılığında bunları yapıyorlardır…? İşte bu Münkirlere Yuh olsun, Lanet olsun. 

İçinde bulunduğumuz yass-ı matem ayı nedeni ile  sadece ve sadece  Hz. Hüseyin ve 72 şühedasının kerbelada şehit edilmesi  olayına endekslenerek niyetlenip, 1350 yıldan bu yana  ve içinde bulunduğumuz yüz yılda yaşadığımız coğrafyada ülkede yaşanılan, yaşatılan zulüm, katliamı  yok saymaları,  görmezden gelmek de esas Hüseyin i duruş olan  “ Dünyanın neresinde olursa olsun Zalimin Karşısında mazlumun yanında ol  “ duruşuna aykırılıktır.. 

Yassı- matemlerin sadece Hüseyin ve şühedası için yapıldığını düşünerek  coğrafyamızda yüzyılımızda yaşananları anmamak işte bu da  Münkiliğin diğer adıdır.

Bu gün yezit sofrasına oturanlar, yezitlerle   kapalı kapılar ardında ne pazarlıklar içerisinde oldukları bilinmeyen  ( ama geçmişte  1990 yıllarda da yapılan pazarlamaları  unutmadık ) işte bunlar kendilerini bilmem hangi inancın temsilcileri  olarak gösterip  inançlarına aykırı olmakla beraber inancına  inançla, sadakatle bağlı olan ve içinde ruhunda, gündelik hayatında yaşatanları ceplerinde çantada keklik olarak gördüklerini zan ediyorlar sa BÜYÜK BİR APTALLIK İÇERİSİNDEDİRLER.

İşte bu minval üzere Yezit ile Münkiri aynı kefeye koyup değerlendirebilirsiniz yani Münkir ile Yezidin yoktur birbirinden farkı….! 

Birinin rengi  kan kırmızı birinin rengi  kırmızı ama sonuçta ikisinde de kan vardır,

 Alevilik inancında meşhur bir laf veya öz deyim vardır. “ yezit sofrasında oturan,  Pir sultanın köpeklerinin bile yemediği lokmayı yiyenler, Yezidin kılıcını çekmek zorunda kalanlardı “ işbu kılıç sana, inançlarına, insanlarına, tarihsel geçmişine, sallanacak ve beraberinde senide kesecektir hemde  kendi ellerinde sallayacaksın bu kılıcı ey Münkir 

Yuh Münkire Lanet yezide  ve  günümüz yezitlerine... 

Aşkı Niyazlarımla