Selçuklu mimari özelliklerini taşıyan ve yüzde 80’i yıkılmış, tahrip olmuş haldeki Millet Hanı, yanıbaşından akan Karakoyun deresinin ıslahından sonra şehrin değişmeyi bekleyen kaderiydi. Harabe olduğu halde uzun yıllar askeri amaçla hizmet vermiş, ardından odun pazarı, itfaiye olarak kullanılmış ve 20 yılı aşkın süredir kaderine terkedilmişti.
Başta gazeteci üstadımız Naci İpek olmak üzere, Yusuf Sabri Dişli, Yrd. Doç. Dr. Cihat Kürkçüoğlu’nun ve ismini burada sayamayacağım kadar çok olan Urfa sevdalılarının, bu yapının kurtarılması için yazıp çizmeleri zaman zaman şehrin yöneticilerinin dikkatini çekmiş, bazen kıt kanaat bütçeler temin edilerek temizlikten öteye gitmeyen çalışmalar yapılmıştı.
Urfa’yı heyecanlandıran gelişme birkaç yıl önce oldu. Bu yapının restorasyonu karşılığı kiraya verilmesi işi gerçekleşti. Bu amaçla işi alan şirket bir süre duvarları yonttuktan sonra daha ileriye gidemeyeceğini anlamış olmalı ki işler bir süre sonra durdu. Yüreği Urfa için atanlar işin durmasına yanarken, Yatırım Danışmanı Mehmet Tuncay bir ekibi ateşlemeyi bildi ve Millet Hanı adını taşıyan şirketi kurarak bu işi tamamlamaya azmetmiş şekilde projeyi devraldı. Yaklaşık 70 milyon TL bütçe öngörülen proje bir yılı aşkın süredir son sürat devam ediyor.
Tamamen insan gücü kullanılarak yürütülen projeyi her incelediğimde yıllar içinde yapılamayacak kadar çalışmanın birkaç ayda tamamlandığına şahit oldum.
Çalışmayı gündeme getirmeye gerek yok, son sürat çalışıyoruz bitirip Urfa’ya sürpriz yapalım dese de gerek Urfa’da yaşayıp bu projenin ilerlemesinden habersiz olan, gerekse Urfa dışında yaşayan Urfalıların bu gergin siyasi ortamda güzel bir haber duymalarını temin etmek için gelişmeleri yazmamın uygun olacağını düşündüm.
Topkapı Sarayı’ndan sonra Türkiye’deki en büyük anıtsal eser olan Millet Hanı, yine Türkiye’nin en büyük restorasyon projesi olarak imar tarihimizde bir ilk olarak yerini alıyor. Tek kuruş devlet desteği olmadan Urfa’ya kazandırılan bu devasa projedeki ilerlemeyi görmek insanı heyecanlandırıyor.
Proje tamamlandığında Balıklıgöl ve Göbeklitepe’den sonra turistik ilgi çekecek başlıca eserlerden biri haline gelecek. Beş yıldızlı otel ve alışveriş merkezi olarak hizmet verecek olan Millet Hanı, yüz yıllık ihmalden sonra insan nefesiyle tanışacak, tabir yerindeyse yok edilip silinmeye mahkum bırakılmış bir eser aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş olacak.
Bu devasa proje hayata geçirilirken her kesimin destek olması, özellikle belediyelerimizin maddi manevi destekleri çok önemli. Bir kere Millet Hanı’nın güney cephesini örten tünelin bir an önce ortadan kaldırılması, Cumhuriyet tarihinin en önemli mimari projelerinden olan bu devasa hanın tüm görkemiyle ortaya çıkarılması şart. Böyle bir şart Fırfırlı Camii için de geçerliydi. Ama gündeme biz yazıp çizdikten kısa süre sonra bu imkânın önü kesildi. Fırfırlı Cami’nin doğusundaki boşluk alana koca koca binalar dikildi. Yüzlerce yıllık tarihi geçmişi olan bu yapı, beton yığınları arasında artık hiç görünmez hale geldi.
Urfa’yı bir tarih ve medeniyet şehri yapan, onu sahiplenen insanlardır. Bu şehir sahip çıktığımız kadar değer kazanacak, yatırımlara destek olduğumuz kadar güzellikle anılacaktır. Millet Hanı restorasyonu bu hızla giderse çok kısa sürede tamamlanacak ve Türkiye’nin restorasyon tarihine altın harflerle yazılan bir çalışma olacaktır.
Bu anlamda şehrin kalkınması için yatırımlara bizzat öncülük ve rehberlik eden Sayın Valimiz İzzettin Küçük’ün ile Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Av. Nihat Çiftçi’nin dikkatini çekmek isterim.
Millet Hanı yeniden imar edilen devasa bir yapı olarak binlerce yıl sonrasına bırakılacak tarihi ve kültürel bir mirastır. Bu mirasa sahip çıkmak, bu projenin hayata geçirilmesine karınca kararınca da olsa katkı sunabilmek, hem şehrin yöneticilerinin hem de tüm Urfalıların maddi manevi boynunun borcudur.
Evimize yapacağımız ufak bir tadilat işinde bile amelesinden ustasına, elektrikçisinden boyacısına kadar onlarca insanın adeta kahrını çekerken yaka silkeleyen bizlere kıyasla, yüzlerce sektörden yüzlerce insanla muhatap olan, yüzlerce insanı büyük bir azimle çalışmaya sevkeden, hem restorasyon işini yüklenen firmaya hem de yatırımcı firmaya insanüstü bir gayretle danışmanlık desteği veren Mehmet Tuncay’a Allah güç kuvvet versin diyorum.