MİLLET CAMİİ

Ankara’nın yeşilinden başka bir de camisi vardı. Millet Camii. Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin girişinde yer alan Millet Camii, henüz inşaatı devam eden kültür merkezi ile birlikte düşünülmüştü.
Kocatepe’yi görmüştük, Ankara’ya gelmişken bir de Millet Camii’ni görelim dedik. Camiye giden araçlar dışında aracın bırakılmadığı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne giden yolda polisler nöbetteydi, cami önüne geldiğimizde park yeri gösterip, araç bağajını kontrol ettikten sonra buyurun dediler. Son derece saygılı ve hürmetkâr insanlardı. Cami avlusuna girdiğimizde muhteşem bir mimari güzelliği yakından izleme fırsatımız oldu. Her biri iki şerefeli dört minaresiyle Beştepe’nin zirvesine konmuş bir taç gibi duruyordu.
Bir süre dıştan seyrettikten sonra içeriye girmek için sabırsızlandık. Abdest mahalini sorduk, o da içeride dediler. Caminin kuzey cephesindeki tüm kapılar genişçe bir koridora açılıyor. Koridorun sağında ve solunda iki ayrı abdest mahali yapılmış. Abdest mahalinin orta yerinde tuvaletler, çevresinde ise abdest alma yerleri vardı. Musluklar en modern bataryalardan seçilmiş, öyle kafasına esenin söküp götüremeyeceği şekilde estetik olarak monte edilmiş. Musluklardan sıcak, soğuk su akıyor. Abdest alırken ayak konacak yerler çelik konstrüksiyondan özel olarak imal edilmiş. Suyun döküldüğü yerden bir damlası dışarıya sıçramayacak şekilde titizlikle yapılmış. Her musluğun üstünde kağıt havlu yeri, yan taraflarda kullanılmış havluların atılacağı çöp kovaları, her abdest yeri arasını diğerinden ayıran mermer panelleriyle insanı mutlu eden bir arınma yeriydi.
Abdest mahalindeki temizlik görevlileri sürekli iş başında. Ellerinde temizlik malzemesi, vatandaşlar girip çıktıkta onlar da dolaşıp mekanı sürekli temiz tutuyorlardı. Abdest mahali her iki tarafta bayanlar için de ayrılmıştı.
Abdestimizi alıp, öğlen namazını kılmak için içeriye geçelim dedik. Ortadaki büyük kapıya yöneldiğimizde ayakkabılarımı soyup adımımızı attık. Duvarlar çepeçevre kapaklı ve numaralandırılmış ayakkabılıkla donatılmıştı. Ayakkabınızı koyup içeriye gidip çıktığınızda hangi kutuya koyduğunuzu unutmamanız için bir de kapakların üzerine farklı renkte noktalar konmuş. Rengi hatırlarsanız kutunuzu bulmanız da kolaylaşıyor.
Caminin içine girişinizde mis gibi bir kokuyla karşılaşıyorsunuz. Mihrabın olduğu karşı cephede Ayetel Kürsi, Alak Suresi’nin “İkra” diyerek başlayan ilk ayetleri mükemmel bir hat ile duvara nakşedilmiş. İçeride çini yok, ama mermer, ahşap ve ışık unsurları çok titiz bir mimari ile en güzel şeklini almış.
Ana kubbeyi taşıyan her biri iki kare sütundan oluşan sekiz adet yüksekçe sütunun düz çizgisi, mihrapta, diğer duvarlarda ve yerdeki halılarda bile birbiri ile uyum içinde. Duvarlarda kullanılan mermerler koyudan açık yeşile ve krem rengine dönerken, yerdeki halı da aynı tonlarda.
Camideki minberin tamamı ahşaptan imal edilmişti. İç kısmı belki metal veya betonarme malzeme olabilir, o kadarını incelemedim ama dıştan bakınca kıble duvarından ayrık duran, şöyle istenince başka yere taşınabilecek minberler gibi duruyordu.
Millet Camisi’ne gitmişken öğlen namazını cemaatle kılma fırsatımız oldu. Burada görev yapacak imamın işi zor, ancak genç biri idare edebilir diye düşünüyordum ki, gerçekten de genç bir imamın görev yaptığını namaz kılarken gördüm. Elektronik ses sistemi çok az bir seviyede olmasına rağmen, caminin akustiği de oldukça iyiydi. Namazımızı kıldıktan sonra bol bol fotoğraf çektik. Hatta ramazan ayı olması münasebetiyle, Urfa’daki geleneğimizi burada da bir nebze yaşatalım diyerek temsili olarak bir süre uyudum da.
Beştepe, öğrencilik yıllarımızda arkadaşların tuttuğu tek katlı, çatılı harabe gecekonduların biriktiği bir yerdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Millet Camii ile bambaşka bir yer haline gelmiş, çehresi değişmişti.
Devlet isteyince yapar dediğimiz yollar, köprüler, tünellerden sonra Ankara’nın değişen iklimi ve mimarisiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i minnetle anmadan geçmek olmaz.
Ankara’ya yapılanlar, bizim için örnekti. Ankara’da ağaçlandırma için su bulmak ne kadar zor ise, Urfa’da o kadar kolay. Suyumuz yok diye ağaçlandıramıyoruz diye bir bahane üretilemez. Ankara’da inşa edilen bu cami de gerek Urfa’da, gerekse başka yerlerde yapılacaklar için bir örnek. Bir cami yapacağız veya yaptıracağız diyenler Millet Camii’ni görmeden karar vermemeli.
Allah, bu memlekete güzellikler katan herkesten razı olsun.