Urfa, eski meydanları etrafında şekillenmiş, ancak adına meydan denemeyecek kadar küçük yol kesişmeleri de bedavadan meydan adını almıştı.
Adı eski olsa da yeni açılan meydanlarımız da oldu.
Altı boş olan Topçu Meydanı gibi.
Altı boş olduğu gibi üstü de boş olan bir meydan!
Bir de yeni hükümet konağı önünde bir meydanımız oldu.
Onun da altı boş. Otopark yani.
İki meydanın da yapılışına şahit olduk.
Topçu Meydanı önce yol seviyesinden yukarıda yapıldığı için biraz traşlanarak yola uyduruldu. Tam olarak uymasa da biraz yeşillikle işin üzeri örtüldü. Ardından üstündeki taşlar düzgün döşenmediği için aşağıya şarıl şarıl sular akmaya başladı. Üzerine yapılan yeşil alanlar kaldırılıp su izolasyonu yapılıp yeniden yeşillendirildi. Ama yeşil alanı biraz daha azaltıldı. Zeminine taşlar döşenmişti ki ne taşlar. Almaya kalksan metresini 20-30 liraya alamazsın. Bildiğin granit. Ama taş döşemesi böyle mi yapılır diye kimse sormadı. Beton tabliyenin üzerine taşlar döşenmiş, altına ne harç serilmiş ne de derz boşlukları doldurulmuştu. Kısa sürede hepsi takır tukur yerinden oynamaya, nihayet darmadağın olmaya başladı. Meydanda şimdi gezip tozan Suriyeliler kavga edince yerden aldıkları taşla alanda rahatça terör estirebiliyorlar.
Diğer meydanımız ise yeni hükümet konağı önündekiydi. Burası da Topçu Meydanı ile benzer kaderi paylaştı. Buranın da üstüne oldukça kaliteli granitler döşendi. Döşenen granit taşlar atölyede işlenmiş, parlatılmıştı. Ama her ne hikmetse bu pırıl pırıl taşların üzerine de silim makineleri indirilip haftalarca boş yere silim yapıldı. O güzel taşların ahı gitti vahı kaldı.
Şimdi konuyu gündeme getirdik ya, meydanların taş döşemeleri bozulduğu için değiştirilmesine hükmedilerek birkaç gün sonra yeni bir ihale yapılır, eski taşlar sökülüp atılır yerine yenileri döşenir. Yenisi döşenirken birileri gelip işin başında durur mu durmaz mı bilinmez. Ama yenisi de yapılsa eskisinden berbat olacağı şimdiden söylenebilir.
Bir işi yaparken bir kere yapalım, adam gibi yapalım, sağlam yapalım diye yetkili ve etkili isimler üzerlerine düşen vazifeyi ne zaman yapar?
Hiçbir zaman yapmaz.
Çünkü bu şehrin halkı, ne isteyeceğini bilmez.
Bu şehrin halkı sadece verilenle avunmayı bilir.
Ne verilirse o, ne yapılırsa ona razı olur.
Hani noldu raylı sistem diye kimse sormaz!
Noldu bu Abide-Çevikkuvvet arasındaki yol çalışması diye kimse sormaz.
Eski sanayide toz toprak altında, çamur içinde kalan esnafın durumu ne olacak diye kimse belediye başkanlarının kapısını çalmaz.
Burası Urfa!
Çiğ et yemeye bayılanların memleketi.