Bir evi olmamak, oturduğu ev için ev sahibine bedel ödemek her insan için sıkıntılı bir durumdur. Kira bedeli az veya çok olsun, belli bir bütçeye sahip olanlar için kirada geçen her gün kayıp hanesine yazılır.
Urfa’ya atanan memurlar, askerler, öğretmenler, doktorlar kısaca ücretli kesimin ilk yakınması yüksek kira bedelleridir. Anadolunun küçük bir şehrinden kalkıp Urfa gibi Türkiye’nin en büyük illerinden birine gelen vatandaş, doğal olarak kira bedelini yüksek buluyor. Kira bedelleri gerçekten yüksek mi?
Ev sahibine sorarsanız düşük, kiracıya sorarsanız yüksek.
İkisi de haklı.
Ev sahibi 150 bin TL bedeli olan evinin 15 yılda kendini amorti etmesini bekleyerek 750 ile 1000 TL arasında kira istiyor. 2500-3000 lira geliri olan ise maaşının üçte birini kiraya vermeyi ağır buluyor. Dediğimiz gibi, ikisi de haklı fakat kiracının haklılık payı daha yüksek. Çünkü inşaat bedeli 70-80 bin TL olan bir ev, 150-200 bin TL’den satılıyor. Arsa spekülasyonu olmasa ve belediyeler yeni imar alanları açarak altyapı hizmeti görütebildiği takdirde mülkiyet fiyatlarındaki astronomik rakamlar makul seviyelere düşecektir. Ama bu kesinlikle olmayacak birşeydir. En azından kısa vadede böyle bir durum görünmüyor. Speküle edilmemiş bir konut fiyatı 80 bin TL olduğu takdirde 15 yıllık amortismanı 450-500 TL civarında olacak ve kiralar otomatik olarak düşecektir.
Kiraların yüksek olmasına sebep olan bir diğer etken ise yatırımcının iş yapmak, üretmek yerine kira gibi hazır, emeksiz ve risksiz bir geliri daha mantıklı bulmaları. Parası olan işe yatırmak yerine gayrimenkule yatırmaya devam ettiği sürece bu kısırdöngü devam edecek. Parası olan her zaman para kazanmaya, gayrimenkul yatırımı yapmaya devam edecek, parası olmayan ise parası olana çalışmaya katlanacak.
Aslında durum o kadar da içinden çıkılamayacak gibi değil.
Son yıllarda TOKİ’nin Şanlıurfa’da uygulamaya koyduğu konut projeleri ve Şanlıurfa Belediyesi’nin başlattığı toplu konut projeleri sayesinde tam anlamıyla konuta ihtiyacı olanlar yararlanamasa da büyük oranda kira öder gibi ev sahibi olma fırsatını yakalayan binlerce kişi oldu. Bu da gösterdi ki, kamu idaresi istediği takdirde kentte fiyatları dengeleyebilme, rayiç oluşturabilme ve yeni yönelişler belirlemeye muktedirdir.
TOKİ’nin Akabe mevkiinde yaptığı konutlar, Maşuk ve Karaköprü’deki çalışmaları bunun en güzel örneğidir. 2014 yılında özel sektör 12 bin civarında sıfır konut satmış. TOKİ ise 2015-2016 döneminde en az 3000 konut teslim edecek. Özel sektörün dörtte biri oranında konutun piyasaya arzedilmesi, iki üç yıl için kira fiyatlarına dörtte bir oranında etki etmesi beklense de bu da gerçekleşmeyecektir. Hatta kiraların enflasyon oranında artması bile artık düşünülmüyor. Kiralar yıllık yüzde 7 ile 10 arasında artırılmaya devam ediyor.
Bir durum da şu ki, konut fiyatları ucuzladığı takdirde kiraların düşüp düşmeyeceği. Konut fiyatı düşse de kiralar düşmeyecektir. Çünkü kirayı bir gelir kaynağı olarak gören yatırımcı, bu kez kiradan dolayı tatmin olmadığı için yatırımını başka yönlere çevirecek, dolaysıyla konut üretimi gerçekleşmeyecektir.
Bu kısırdöngü devam ettiği için devlet politikaları denge kurucu olmaya devam edecektir. Dolayısıyla TOKİ’ye olan ihtiyaç son derece önemlidir.
Özellikle kente gelen memurların makul kira bedelleriyle yaşayabilecekleri konutların üretilmesi, yatırımcıların da küçük bedellerle buraya yatırım yapması halinde bu büyük sıkıntı nispeten ortadan kalkar.