Kentteki üreticilerin, esnafın, sanayicinin kısacası ekonominin kalkınmasında en önemli etken kamudur, devlettir. Devletin yol açmadığı yere medeniyet gitmez, devletin desteklemediği üretici, sanayici, esnaf kalkınamaz. Şehir ekonomisi geriler, sosyal hayatta ilerleme olmaz.
Harran Üniversitesi Öğretim Üyelerinden değerli hocamız Tahir Öğüt, “Devlet, tarlayı arsaya çevirerek bir rant yaratır. Arsaya yol ve altyapı getirerek rantın değerini yükseltir, o halde bu ranttan devlet de faydalanmalıdır” derdi. Tahir Hoca’nın bahsettiği, kamu kaynaklarından destek alarak astronomik fiyatlarla pazarlanan gayrimenkuller için geçerliydi. Ve çok doğru bir konuya temas etmişti. Bugün Urfa’da 1 milyon TL’ye daireler satılıyorsa bu evin sadece KDV’si 180 bin TL’dir. Bir bakmak lazım, bu konut satışından 180 bin TL’lik KDV tahakkuk etmiş mi? Bu değer, tapu kayıtlarına yansımış mı? Urfa’da ekonominin bel kemiğini inşaat sektörü oluşturuyarsa, vergi tahsili yönünden en dikkat edilmesi gereken sektör de budur.
Kentin kalkınması kamunun desteği ile olur dedik. Şehirlerde ekonomiye en fazla katkı sunan kurumların başında da belediyeler, hastaneler, eğitim yatırımları gelmektedir.
Dün basına servis edilen bir bültende, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanımız Av. Nihat Çiftçi’nin, Siverek Belediye Başkanı Resul Yılmaz ile birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ağaç ve Peyzaj A.Ş. tarafından düzenlenen “Süs bitkileri ve peyzaj fuarı”na katıldığı bildiriliyordu.
Fuarın baş aktörleri, Anadolu’daki endemik bitkilerini, çiçekleri, gülleri ülkelerine götürüp iflah olmaz hale getirerek dünyaya pazarlayan Hollanda, İtalya, Almanya, Fransa ve Polonya gibi ülkelerden gelen süs bitkileri üreticileri.
Bültende ayrıca bir bitkinin methi de yapılıyor. Meilland Gülü. Bu gül çeşidi Türkiye’de üretilebilen, kolay yayılan, bol çiçek açan, yılın 8 ayı çiçekli kalabilen, kuraklığa, egzoz gazına, toza ve düşük, yüksek ısıya dayanıklı diye belirtilmiş.
Başkan Nihat Çiftçi’ye uzun uzun bu bitkinin özellikleri anlatılmış. Muhtemelen de istenen yüksek bedeli hak ettiğine ikna çalışması yapılmıştır.
Gelin biz işe baştan su katalım.
Avrupalının ismini değiştirip bize pazarlamaya çalıştığı gül, bir zamanlar evlerimizden eksik olmayan yediveren güllerinden başka bir şey değil.
İşin bir başka boyutu da, belediyelerin yerelde üretilip, kullanma imkanı olduğu yüzlerce çeşit süs bitkisini dışarıdan alıp bu işe dünyalarca para aktarması. Asıl üzerinde durulması gereken konu da bu.
Kışın birkaç ayı hariç, bir açıkhava serası iklimine sahip olan Urfa toprağında ne yetişmez ki. Bir bitki alınacaksa Urfa’daki üretici teşvik edilmeli, yönlendirilmeli, üretim yapması için destek verilmelidir. Urfa’da süs bitkisi üretilebilecek toprak, su, güneş ve hava var. Bu işin hastası olan insanlar var. Ancak bugüne kadar belediyelerimiz bu insanların ürettiklerini almak istememiş. Aldıklarında ödemelerini süründürüp bıktırmışlar. Adamlar belediyeye iş yaptıklarına, yapacaklarına pişman olmuş. Çoğu hala üretim yapmaya devam ediyor. Ancak kamu kuruluşlarına, hele de belediyelere bir şey satamıyorlar.
Belediyelerimiz ise ha bire refüjlerdeki çiçeklerin eskisini söküp, yenisini dikmekle meşgul. Yarın Meilland Gülü diye önümüze yediveren güllerini serirlerse de hiç şaşmayız. Bugüne kadar düzen böyle gelmiş.
Ama Şanlıurfa Büyükşehir olduktan sonra çok şey değişti diye umuyoruz.
Hele Celalettin Güvenç’ten sonra gerçek bir Urfa evladının Büyükşehir Belediye Başkanı olması da bu değişim beklentilerini arttırdı.
Urfa’daki üreticiler adına Büyükşehir Belediye Başkanımıza ses verelim: Urfa’ya özgü yüzlerce tür süs bitkisi var. Bu konuda dünyanın en önemli botanik uzmanlarından biri olan Prof. Dr. Hasan Akan Harran Üniversitesi’nde ders veriyor. Gelin Hollanda’nın lalesinden, Polonya’nın gülünden vazgeçin. Özümüze dönelim. Refüjlerimize, parklarımıza Meilland değil, yediverenler, muhammediyeler, abetranlar ekelim. İklimimize adapte olmuş hanımelleri, kadife çiçekleri, zambaklar, ters laleler var. Bunları üretecek hem kendisi kazanacak hem de şehre renk katacak üreticileri destekleyelim.
Urfa’da iş yapmak zordur. Ama zorlukları, prensiplerle aşmak kadar kolayı yoktur.
Bir Büyükşehir Belediye Başkanı Meilland Gülü’nü alıp şehrine diktiği zaman övülecek, övünülecek bir iş yapmış olmaz. Ama yerli bir türü destekleyip, üretimini yaptırıp, kenti baştan başa bu türle donatırsa o zaman övünülecek, övülecek bir icraat yapmış olur.
Ahmet Fakıbaba zamanında yüzbinlerce Hollanda Lalesi refüjlere dikildi. Bir iki ay sonra yitip gitti. “Ne güzel laleler diktirdi, Allah razı olsun” diyeni duymadık. Ama “Milletin parasını laleyle, çiçekle çarçur ediyor” diyen çok oldu.
Ayrıca bir not.
Bu meilland güllerinin üretim ve satışı için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Fransız firması ile 2007 yılında bir anlaşma imzalamış. 10 yıl süreli bu anlaşmaya göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle yetiştirilip pazarlanan bu güllerin her bir fidanı için Fransız firmasına 15 cent (45 kuruş) ödeme yapılıyor. (100 kuruş 1 TL’dir.) Yani adamlar kendileri üretip satsalar neyse dersin de, bitkinin üretim patentini almışlar. Bir üretici bu gülü alıp yetiştirip pazarlasa, her kökü için 15 cent ödeme yapacak. İyi, güzel iş..
Selametle..