DUNYA

Erdoğan Birleşmiş Milletler kürsüsünde konuştu

Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tüm dünyaya çağrıda bulundu: Ey insan hakları örgütleri, Gazze'dekiler insan değil mi? Filistinli çocukların sokakta oynama hakkı yok mu? Ey basın kuruluşları, Gazze'nin öldürdüğü gazeteciler sizin meslektaşınız değil mi? Ey BM, bu barbarlığa dur demek için daha neyi bekliyorsunuz? Bu katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 79. BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasına İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü katliama gösterdiği tepki damgasını vurdu. Erdoğan BM Kürsüsü'nden tüm dünyaya Filistin için çağrıda bulunduğu konuşmasında, "Filistin'i tanımayan diğer devletleri, bu kritik dönemde tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin devletini bir an evvel tanımaya davet ediyorum. Son yıllarda Birleşmiş Milletler kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz kalıyor, giderek işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüşüyor. İsrail'in saldırıları sonucunda Gazze, dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığı haline gelmiştir. Çok zor koşullar altında hayatta kalmak zorunda kalan Gazze halkına yardım elini uzatmamız şarttır" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın, "Bazı gerçekleri açık açık konuşmak zorundayım" diyerek başladığı konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle oldu:

"BM MİSYONUNU İFA ETMEKTE YETERSİZ"

Uzun mücadeleler neticesinde kardeş Filistin'in temsilcisini burada görmekten mutluluğumu ifade etmek istiyorum. BM'in kuruluşuyla birlikte küresel iktidara ve adalete dair umutlar yeniden yeşermişti. Ancak üzülerek görüyoruz ki son yıllarda BM kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz. Dünya 5'ten büyüktür şiarının temsil ettiği değerlere bugünlerde daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Gazze'de saldırılarda 41 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti. Gazeteciler sağlık görevlileri öldürüldü. BM personelleri öldürüldü. Savaşta dahi dokunulmaması gereken cami ve kiliseleri vurdular. BM kürsüsünden bir de utanmadan tüm dünyaya buradan bu kürsüden meydan okudular. Dostlarım İsrail'in hapishanelerinden sızan görüntüler zulmü çok net bir şekilde gösteriyor. Gazze dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığı haline geldi. 17 binden fazla çocuk kurşunların hedefi oldu. Dünyamızın geldiği seviyeye rağmen çatısı altında binlerce personel çalıştıran devasa kurumlara rağmen henüz 6 yaşındaki bir kız çocuğunu yaralı bir serçeyi malesef kurtaramadık. Bir yudum su bulamadığı için bugüne kadar yüzlerce Gazzeli çocuk öldü.

"EY BM BU BARBARLIĞA DUR DEMEK İÇİN NEYİ BEKLİYORSUNUZ?"

Sadece çocuklar değil BM sistemi, hakikat ölüyor. Batı'nın savunduğunu iddia ettiği değerler ölüyor. Buradan açık açık soruyorum: Ey insan hakları örgütleri Gazze'dekiler insan değil mi? Filistinli çocukların sokakta oynama hakkı yok mu? Ey basın kuruluşları, Gazze'nin öldürdüğü gazeteciler sizin meslektaşınız değil mi? Ey BM bu barbarlığa dur demek için daha neyi bekliyorsunuz? Bu katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz? Kıymetli dostlarım Gazze'de Ramallah'ta Lübnan'da çocuklar ölürken bebekler küvözde can verirken uluslararası toplum çok kötü bir sınav vermiştir. Bu acı tablo üzerinde düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. Bir gerçeği de açık ve net söylemek istiyorum: İsrail bir halka karşı etnik temizlik, apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını işgal etmektedir. Filistinliler ise son derece haklı bir biçimde bu işgale karşı meşru direniş hakkını kullanmaktadır. Bu direniş asildir, onurludur, kahramancadır. Buradan bir kez daha Filistinli kardeşlerimi yürekten selamlıyorum. İsrail üzerindeki etki sahibi ülkeler bu katliama açıkça ortak oluyor. Sahne önünde güya ateşkes için uğraşanlar arka planla İsrail'e silah ve mühimmat göndermeye devam ediyor.

"GAZZE'DE ACİL VE KALICI ATEŞKES OLMALI"

Mayıs ayından beri gidip gelen bir kağıt var. Hamas ateşkes teklifini kabul ettiğini defalarca söyledi. İsrail muhatabını kalleşçe öldürerek barışı istemeyen bir taraf olduğunu açıkça gösterdi. Gazze'de acil ve kalıcı ateşkes olmalı. Rehine mahkum takası yapılmalı, yardımlar ulaştırılmalı. Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın da kanının yerde kalmaması için her türlü hukuki mücadeleyi veriyoruz. Başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin vücut bulması artık daha fazla ertelenemez.

"HESAP VERİLMEDEN VİCDANLAR RAHATA KAVUŞAMAZ"

İsrail'in son günlerde saldırılarını arttırdığı Lübnan hükümetinin de yanındayız. 41 bin insanı katledenler talimatı verenden tetiğini çekene, bombayı bırakana kadar işledikleri suçların hesabını vermeden vicdanlar rahata kavuşamaz. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya saldırıları da yakından takip ettiğimizi bilmenizi isterim. Tayyip Erdoğan olarak, bu kürsüde hamasetin diliyle konuşmuyorum. Burada tarihimden, ecdadımın vicdanlı, adaletli duruşundan aldığım cesaretle konuşuyorum. Biz tarih boyunca daima mazlumun yanında zulmün karşısında olmuş bir milletiz.

"SONUNA KADAR HAKLININ YANINDA DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Bundan 500 yıl önce Hitler'in toplama kampından kaçan Yahudilere kucak açtık. Bizim İsrail halkına düşmanlığımız yoktur. Müslümanların sırf inançlarından dolayı hedef alınmasına nasıl karşıysak antisemitizme de aynı şekilde karşıyız Sorunumuz İsrail hükümetinin katliam politikalarıyladır. Tıpkı 500 sene önce olduğu gibi zalimledir. Birileri rahatsız olsa da doğruları söylemekten korkmayız. Sonuna kadar haklının yanında durmaya devam edeceğiz.

"DİPLOMASİ ALANI DARALIYOR"

Ukrayna'daki savaş üçüncü yılını bitirirken, barışın tesisinden halen uzaktayız. Silahlanma yarışı hızlandıkça diplomasinin alanı giderek daralıyor. Yine bu süreçte Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni titizlikle uygulamaya devam edeceğiz.

"TECRİT ARTIK SON BULMALI"

Bugün uluslararası toplumu bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum. Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüleri yeniden tescil edilmeli, tecrit artık son bulmalıdır.

"CİNSİYETSİZLEŞTİRME BİR SAVAŞA DÖNÜŞÜYOR"

Toplumun temel direği olan aile kurumuna saldırılar yoğunlaşıyor. Olimpiyat Oyunlarında sergilenen rezalet tehlikenin boyutlarını gözler önüne sermiştir. Yüz milyonlarca insanın izlediği bir spor etkinliği cinsiyetsiz hale getirilmiş, propagandasına alet edilmiştir. Kutsala saygısı olan herkesi yaralamıştır. Cinsiyetsizleştirme meselesi bir tercihten ziyade, artık küresel bir dayatmaya, tam anlamıyla kutsala ve fıtrata karşı bir savaşa dönüşüyor. Bu yıkım projesine ses çıkaran herkes susturulmaktadır. Ne pahasına olursa olsun Türkiye bu kuşatmayı yarmaya kararlıdır. Haberler.com